Yanık Et Kokusu Sardı Sokakları!

Öğleni biraz geçe, güneşli, güzel bir güne uyandı genç kadın.Yorgun, belki birazda akşamdan kalma. Hayatının son yılları gibi, belki de büyürken yeşerttiği hayalleri öldüğünden beri.

Hazırlayan: boyAlikus

Yaşadığı ülkede hayallere yer yoktu, hele ki aykırı bedende doğan renkli çocuklara… Hepiniz gibi sıradan insanların, sıradan hayatların çok görüldüğü, genç bir kadındı. Doğduğu bedene yabancı, bir o kadar da toplum ve hayat ona yabancıydı.

Günlük rutinleriyle başladı güne, hepiniz gibi; kahvaltı, bir kaç kadın arkadaşıyla sohbet ve belki de biraz gıybet. Yasak olmasına rağmen kaçamak hayaller kurdu belki de ara ara. Güneşli güzel gün sebep oluyordu belki de buna. Bitmeyen güneşli günleri arzuladı belki, barış gelen memleket umdu belki de. Sevdiği adamla bir gelecek de arzulamış olabilir, bedenini satmadan, sırf insan olduğu için saygı göreceği bir gelecek. Ya da kim bilir başka nelerin hayali..!

Yavaş yavaş hava kararmaya başladı, hayatı gibi… Hayat ya da adı her neyse on(lar) un için yeni başlayacaktı. Giyinip süslenmesi, güzel görünmesi gerekiyordu; geçmişteki ve gelecekteki tüm gecelerde. O bir bez bebek, hayatsız bir hayat kadınıydı, üstüne de ”dönme, tro, ibne ” denilen cinsinden!

Saati gelince çıktı, podyum denilen caddeye, alımlı bez bebek, yüzde sahte gülücükler ve bolca mutluluk gösterisiyle..! Sabaha doğru herkes döndü evine; hırlısı-hırsızı, namuslusu-dönmesi. Dönebilenler döndü sevdiklerine ya da sadece evine.

Ürkek bir serçenin, tiz çığlıkları yırttı geceyi, kırılan kanadı, tutuşurken saçları. Avaz avaz bir kadın çığlığı yırttı geceyi, gözlerden ırak bir ormanda…

Sesini ben duymadım, elbet sizde!
Etinin kokusunu alamadık, nasıl kokar ki; yanan bir canlının eti, insan eti kolay yanar mı?

Duysaydık çığlığını, alsaydık kokusunu, kaç kişi koşardı yardıma, acep kaçımız yüz çevirirdik, elbette muamma.
Hikayedeki esas kızın adı “Hande Kader”. Hande genç bir trans kadın, arzulanınca koyna alınan, dilenirse diri diri yakılan.

Diri diri, bilerek ve de isteyerek hunharca katledildi. Soykırım demek bile yanlış olmaz; son yıllarda translara dönük saldırılar, vahşice katledilmeleri düşünürsek…

Hande, büyük çoğunluğunun adını duymadığı, duymayacağı trans bir kadın. Yakılarak öldürülen bir canlı, ot v.s. değil… ”İyi aile kızı” olamayan, bu sebeple adı duyulmayan. Her iki mahallenin, ”ahlak bekçileri”, o bir canlıydı! Tıpkı, sevgilisi tarafından öldürülen , genç bir konsomatris kadın gibi. Hande’nin, Hande’lerin adına ne lüzum var ki, bilinmeseler de, öldürülseler de olur, nasılsa onlar ”kötü kadın…”

Toplumun yaftaları vardır, ona göre kabul görür yahut reddedilirsiniz, cenazeleriniz de öyle. Ahlaksız, başı açık-kapalı, iyi aile kızı yahut çırılçıplak sürüklenen bir kadın gerilla, yaftalarınıza göre sahiplenilirsiniz, nereden ve kimden olduğunuza göre… Günümüzde kadın kadının, toplum ötekilerin kurduna dönüştü.

Hepimiz, birer, ikişer hedef tahtasındayız. Tüm kadınlar başta olmak üzre, elbetteki tüm insanlık.
Sessiz kaldıkça öldük, her an öleceğiz. Hepimiz sırasını, yerini ve zamanını bekleyen kurbanlarız, sessiz kaldıkça!
Bakalım Hande’nin katili-katilleri, hangi kadının beyaz atlı prensi. Hangi çocuğu okşadı şevkatle, bir annenin çocuğunu HUNHARCA KATLETTİKDEN SONRA!

Birer zombiyiz, içi boşal(tıl)mış , yaşadığını sanan cenazeleriz.

İki ayı aşkın süredir, ne ulaşılan delil, ne de tutuklama var. Olacağını da sanmam, herkes birbirine sahip çıkmadıkça, Hande Kader’in katili nerede demedikçe…

”Ölenlerin portreleri bilinmeden, yası tutulmadan, acısıyla yüzleşilemez!” Kime ait olduğunu anımsayamadığım bu söz olması gerekeni söylüyor lakin bizim için lüks. Bu coğrafyada ölümler sudan ucuz, üçer beşer, ölümlerin değeri yok ; onar yüzer ölünce duyuyoruz ölümleri.

Trans cinayetleri de, tıpkı diğer nefret cinayetleri gibi politiktir!

Sünni, beyaz ERK’in, görmeden geldiği, yok saydığı!

6. SAYI

HOMOJENOku

İndir