Perdedeki Silüetler

– Nereye gideceksin?
– Bilmem! Herhalde üst sokakta bir ev bulurum. Biliyorsun severim bu mahalleyi. Yıllarım geçti.
– Mahalleden ayrılamıyorsun ama benden ayrılabiliyorsun. İronik. Demek kaldırım taşından daha değersizim gözünde.
– Metafor yapma bence. Olmuyor. Hem ayrılalım diyen sensin.
– Kabul eden de sen. Teklifimi bekliyordun herhalde. Neyse ben daha cesur çıktım.
– Ayrılmayı istediğini söylemek mi cesaret?
– Evet. Dürüst ol hiç istemedin mi sen benden ayrılmayı.
– Tabii ki! Çok kızdığım, bitiricem artık dediğim çok zaman oldu.
– Ee? Niye hiç söylemedin?
– Manasız geldi ayrılmak.
– Korktun yani!
– Evet. Gocunmalı mıyım bundan?

– Yok canım! Benden ayrılmaya korktuğundan mı yalnız kalmaktan korktuğundan mı? Değişir tabii. Bence her ikiside var.. gülümsüyorsun!

– Komik geliyor şu anda bu tavrın.
– Hangi tavrım?
– Sana göre “cesur” sözlerin. Çok beylik konuşuyorsun.
– Bilirsin beni. Lafımın arkasındayımdır ben.
– Bu öyle işyerinde inat ettiğin bir politika oyunu değil ama. Şu anda anlayamazsın da! Neyse!
– Bir rahatlık geldi bile üstüme. Söyle bakalım neymiş cesaret sence?

– Kabul etmektir ayrılığı. Öyle seversin ki bazen ama cesaretin de kalmamıştır; ayrılalım dese bile; ertesi gün gireceği pişmanlığın içerisine bakıp; “onu böyle bi acıya bırakamam” der kabul etmezsin ayrılığı.
İşte ayrılığı kabul edip sevsen de pişmanlığın acısını o hissettikçe içinden kıymıklı bir tahta parçasının çıkarır gibi nefesinin kesileceğini bilsen de kabul edersin ayrılmayı.

– Kırıcı olmaya mı çalışıyorsun? Haddimi bildirmeye mi?
– He he! Egomu kaldırıyorum şu an. Son laflarımla eziyorum. Gururlu terk edilmiş edamı takınıyorum.
– Mahalleye çık egonu indirsinler.
– Sen de izlersin şu köşedeki pencereden.
– Röntçü değilim ben!

– Olacaksın ama! Şimdi sen sıkıldım git diyorsun hani, bensiz daha çok sıkılacaksın. Televizyon karşısında biranı içerken, izlediğin ama anlamadığın zaman anlayacaksın bugünün kıymetini. Telefonun çalıpta açmak istemediğinde. Şimdi ben dedim ya sen beni izleyeceksin diye; “ya görürsem” korkusuyla bakamayacaksın köşedeki pencereden. Arka bahçeden de sıkılacaksın bir müddet sonra. Belki ilk kahvaltın keyifle geçecek sonrasında tost ve sallama çay ile devam edeceksin sessizlik içerisinde. Sigara dolu kül tablasını taşımak bile sıkıntı verecek sana. Gelip gidenler olacak, bazılarıyla sevişeceksin. Çok keyif alsan bile bir daha aramak gelmeyecek içinden. Sonra çarşafları yıkamaya, seksten önce  ve sonra duş almaya üşeneceksin. Bak şu köşedeki cam var ya hep ordan bakmak isteyeceksin perde sımsıkı kapalı olacak o yüzden; köşesinden bir yerden görürüm korkusuyla. Hangi odaya gidersen git aklın hep orda olacak. Yine de gözünün bir ucu hep oraya kayacak; sigara içerken gözüne duman kaçacak kafanı ilk oraya çevireceksin… Manasız değil mi? Bence de manasız ama yapacaksın. Televizyona küfrederken ya da internete söverken bir gün sonunda “ne var ulan! Görürsem göreyim” diyeceksin. Pencereyi açacaksın. Ama beni göremeyeceksin.Hem için rahatlayacak hem rus ruleti gibi beynine yiyeceğin kurşun şiddetiyle her perdeyi araladığında görmekten korkacak ama yine de açaçaksın perdeyi. Perdenin sesi senin boş şarjörün olacak; çıkt.. çıkırt..çıkt… çıkırt.. çıkt.. DAN!

– Defol git!

– Olur. Perdeyi iyi kapa..

……..

– Ne oldu sonra? Görün mü hiç pencereden..

– Bir müddet bakmadım pencereden. Sonra izlemeye başladım. Bir iki kez gördüm. Donup kaldığım da oldu. Kendimi geriye attığım zamanlar da… Sonra da gittim yapı marketten şeffaf buzlu cam  görünümlü d-c-fix aldım. Şimdi silüetleri izleyerek onu tanımaya çalışıyorum.

– Neden ayrıldın peki?

– Sevmiyorum sanmıştım artık. Alışkanlık diyordum.. Alışkanlığımı bırakmam gerekiyordu.

– Ne basit bir düşünce. Sevdiğin kişiye alışman normal ve güzel bir duygudur aslında. Bırakılacak alışkanlıklar listesinde sevdiğin insanlar yer almamalı.

– Ben senin paranı vereyim.

-Gerek yok. Sevişmedik ne de olsa. Hiç böyle bir deneyimim olmamıştı hem.

-Zaten senin tenini değil zamanını kiralamıştım… Al paranı… Kapıyı ardından kapatır mısın? Ha bir de perdedeki aralığı kapatıver. Gözüm yoruldu silüetlerden..

yazan: Ümit Gül

11. SAYI

HOMOJENOku

İndir