Amerika Kırsalında Bir Aşk Hikayesi… “Dream Boy”

James Bolton’un yönettiği film, Jim Grimsley’nin aynı adlı romanından uyarlanmış. Finalinin romandan farklı olduğu tüyosunu en başından verebilirim, mahsuru olmaz… İki finali de bilmek isteyen hem kitabı okur hem filmi izler…

Hazırlayan: joshua j

 

Gösterime girdiği 2008 yılında, Berlinale seçkisinde gösterilmiş,  Los Angeles Outfest Film Festivalinde uyarlama senaryo dalında ödül almış, Wales Cardiff Film Festivalindeyse Büyük Jüri Ödülü almış olan film, ABD’nin kırsalında, 70’li yılların sonlarında geçiyor. Katolik ve kapalı bir toplum, her pazar ailecek gidilen kilise ziyaretleri, mutsuz insanlar, azgın ergenlerin “beyaz doremi” donlarla nehirde yüzüp ateşlerini düşürmeleri falan… Aynı bizim Anadolu kırsalı… Ve böyle bir kasabaya anne-babasıyla yeni taşınan naif ve hassas başrol geyimiz Nathan… Elbette ki işler çok daha iyiye gitmeyecek, malum… Nathan’gillerin komşularının oğlu, Roy adında, Nathan’dan bir-iki yaş büyük sarışın bir bomba. Aynı zamanda okul servisini de çekiyor bu koç. Nate biraz inek bir çocuk, derslerinde başarılı. Roy’a derslerinde yardımcı oluyor. Ya da yardımcı olmak bahanesiyle eve mi atıyor demek gerek, yorumu artık siz yapın. Bu süreçte iki gencin arasında bir arkadaşlık başlıyor. Pazartesi senin, Cuma benim derken, bir gün evde ders çalıştıkları sırada Nate, Roy’un elini tutuyor. İlk başta elini çeker gibi olan Roy kısa bir tereddütten sonra Nate’in ellerine karşılık veriyor. Aynı günün akşamı bunlar ağaçlık alanda eski bir mezarlık keşfediyorlar ve orada ilk “temas” gerçekleşiyor. Ve arkadaşlık artık kaçınılmaz bir şekilde aşka dönüşüyor… Yalnız bu mezarlıkta sevişme olayı bana oldum olası manasız ve hatta rahatsız edici gelmiştir. Bu arada Roy’un kız arkadaşından bahsetmedim henüz değil mi?

Neyse, bundan sonrasını izleyerek keşfedin, hazırcı olmayın… Ben daha mühim birkaç konuya değineceğim şimdi…

 

Paradoks: Aile içi taciz ve çocuk istismarı her zaman eşcinsellikle mi bağdaştırılmalı?

Filmin bende uyandırdığı en büyük ve en gerçek soru bu oldu. Birçok eşcinsellik temalı filmde, romanda, hatta biyogrofik yazıda bu konu geçer ve ben bundan rahatsızım. Zira durum öyle bir çıkarımsallıkla sunuluyor ki, bu çıkarımlara bakan “eşcinselliğin dışındaki insanlar”, eşcinsellik olgusunun temelinde istismar edilen erkek çocuklarının olduğunu sanır. Bunun üzerinde etraflıca düşünmek ve kafamızı çalışmaya zorlamak gerek ki taşlar doğru yerlerine otursun. Soruyu daha açık bir hale getireyim; siz de kendi özelinizde cevap verin: Eşcinselliğinizin nedeni çocuk yaşta uğradığınız bir taciz mi? Haydi size iyi seyirler…

 

Yönetmen Hakkında: James Bolton Kimdir?

Ödüllü film yönetmeni, yazar ve yapımcı. Üç filmi, Berlinale’in ön gösterimine seçilmiştir. İlk filmi, 2001’de gösterime giren “Eban ve Charley” Chicago Film Festivalinde “En İyi Dramatik Film Jüri Büyük Ödülünü” almış. “Diğer Sesler Film Fonu” adında, bağımsız film yapımcılarını yapım ve dağıtım konularında destekleyen bir vakıf kurmuş ki bağımsız sinemanın önü açılsın… Ikinci filmi “Grafiti Sanatçısı” 2004 yılında Berlin Uluslararası Film Festivali’nin Panorama bölümünde gösterilmiş ve 70’ten fazla uluslararası film festivaline katılarak birçok ödülle buralardan dönmüş. Üçüncü filmiyse yazımıza konu olan Dream Boy / Rüya Çocuk. Şu sıralar “A Secret Life / Gizli Bir Hayat” isimli soğuk savaş döneminde geçen gerçek bir hikayenin anlatıldığı filminin üzerinde çalışan yönetmenimiz Los Angeles ve Paris’te yaşıyor. Havan batsın James.

Sevgiler.

 

7. SAYI

HOMOJENOku

İndir

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 7. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.