Ayı Sözlük yazarlarından İtiraflar-4

Ayı sözlük yazarlarının itiraflarına 4. Bölüm ile devam ediyoruz. Tüm itiraflara sözlük üzerinden ulaşabilmek mümkün. Keyifli okumalar dilerim.

Hazırlayan: dark bear


Çok samimi olduğum bir arkadaşımın şimdi eşi olan kişi, onlar çıkarken bana birlikte olmayı teklif etmişti. Evlendikten sonra da zaman zaman bu teklifini tekrar etti. İlk teklif ettiği zaman “gey olduğumu bildikleri için beni deniyorlar mı?” diye düşünmüştüm. Ancak, adamın birkaç gey arkadaşımla birlikte olduğunu ve evliliğinin “vitrin” olduğunu ifade etmesi beni çok kızdırmıştı. İki defa evlerine kadar gittim, arkadaşımla konuşmak için ama yapamadım.

risotto34


Son birkaç gündür sadece birkaç saatin etkisindeyim ve karmakarışık her şey. Çook sevdiğim en yakın arkadaşlarımdan smokebl‘in başını şişirdim resmen sırf bu sebepten. Altı üstü spor salonunda harika bir vücuda sahip biriydi. Kendi çapımda sadece beğeniyorsun ama bir şey yapacağından değil kalacaksın yine bakire halinle diyordum. Davet ettim yarım yamalak türkçesiyle geldi evime biscolata erkeği mülteci. Gidecekmiş kabul olmuş sığınma hakkı. Doğum günüymüş üstüne üstük o gün. Bana ayırmış o gününü. Ailesini bir daha göremeyeceğini, yaşadığı-yaşayacağı şeylerin zorluğunu falan konuştuk. Bilmiyorum kaç mülteciyle muhabbetiniz oldu ama klasik onların yaşadığı şeylerin duygusallığıydı. Öyle sanıyordum. Sonra ağır basan ülkesini reddetmeye zorlayan inancını kırarak tanrı dedi, tanrı beni seviyor artık ve sanırım bağışladı beni dedi. İyi bir hayat umduğuna yordum ama neden diye sordum gayri ihtiyari. Çünkü seni tanıdım sonunda geç de olsa tanıştım seninle ve farklı dillerimiz kültürlerimiz olsa da sen beni anlayabiliyorsun ben de seni dedi şiveli İngilizcesiyle. Şaşkın gözlerle ona baktığımda onun gözlerinde şaşkınlık değil yaş vardı. Beni de seven birilerinin olacağı hevesi sardı beni o an özgüven eksikliğimi tamamlamıştı belki de. İçiyorduk o sırada geç olmuştu gitmek istedi. Kalmasını söyledim, ısrar ettim rahatsız etmeyeceğine inandığında kalmayı kabul etti. Uzandık ve o garip muhabbet devam etti.

Uykumuz gelmişti ve uyuma kararı aldık arkamı döndüm uyumak için derken uzanan kocaman bir kol beni sardı. Onun ben, sarmalayan kocaman vücudunda küçücük kalmıştı bedenim. Kaslarındaki bütün kıvrımı hissediyordum resmen hafiften batan vücut kıllarıyla. Olmasından emin olmamakla beraber ilklerimizi yaşama gel gidindeydik ikimiz de. Karar verilmek üzereydi derken bilmediğim bir dille konuşulan bir telefon geldi ve evine hırsız girdiğini söyleyip çook özür dileyerek gitti. Kaldım bir başıma yine ondan önceki gibi bütün yalnızlığımla. Gerçi kedimi göz ardı edemem beni hiç yalnız bırakmadı o. Ertesi gün aradım mesajlar falan derken yok ulaşamadım. Bir gün sonra gidecekti biliyordum. Gittim ve o gülen gözleriyle orada duruyordu. Kızdığımı söylemeden geçemezdim tabii ki ama çok geçerli sebepleri vardı ikna etti beni. Sarıldık sımsıkı çokça. 20-30 arkadaşı onu beklerken sımsıkı sarılıyordu bana. Muavin İstanbul yolcusu kalmasın demesine rağmen koca vücuduyla sımsıkı sarılıyordu bana boynumdan defalarca öperek. Her neyse bindi gitti ve ben kaldım yine boynu bükük gözü yaşlı teeek baaşıma. Bu defa gerçekten geçerli sebepleri var mı bilmiyorum ama yine yok cevap aramalara, mesajlara. Belki yarın California’ya gideceği için onu unutmamı istiyor, beni unutmak istiyor, belki çok farklı geçerli-geçersiz sebepler.

Sabırla okuyun ve bir şeyler önerin sözlük bu ne bunun adı ne? Doğum gününde bana gelen mülteci beni bu kadar etkiledikten bir gün sonra nasıl gidebilir? Gideceğini bile bile beni nasıl bu kadar etkileyebilir? Kezban’ım tamam da bu da yapılmaz ki. Boşuna ayı dememişiz demek ki şu canavar vücutlu nasır kalplilere ayı işte aaaayııı aaaayııı. yardım et sözlüüük yardım edin gomşulaaar..

nino


 Evli bir adamla ilişkim var. Onu seviyorum ve ‘‘sanırım‘‘ o da beni. Ama hiçbir zaman tam olarak bir birlikteliğimiz olamayacak. Onun başka bir hayatı daha var… Nasıl dayanırım bilmiyorum…

armiss


 Hayat çok garip. Geçen tramvayda esmer yakışıklısı bir adam gördüm. Baktım bir iki ama bakılmayacak gibi değil bariz tatlı bir adam. O oturuyor ben ayakta dikiliyorum. Arada oda bana bakıyor yakalıyorum bakışlarını ama uzun süre bakamıyorum zira “ne bakıyon lan” dayağı yiyebilirim. Hem tramvayda tanışılır mı filan diyorum yani tanışamazsın ki tramvayda en azından ben yapamam. Tamam, adam da arada bakıyor ama bu “tipini s*kiyim tipe bak” bakışı da olabilir. Neyse içim gitti o aralar dedim inmeyeyim bekleyeyim o da inene kadar. Ama adam inecek gidecek arkasına bakmadan ben mal gibi kalacağım ortada biliyorum. İndim bende beklemeden. Arada arkama dönüp dönüp baktım melül melül. İnmedi gelmedi tabi peşimden. Peşinden gelinecek bi tip de değilim ama insan beklemiyor değil. Ben orada saniyelik aşklar yaşarken adamla o adam allah bilir neler düşünüyordu. “ne bakıyor bu değişik?”, “osursam kimse anlar mı acaba?”, “bu gezegen havada nasıl uçuyor?”, “akşama ne yesem?”, “ulan hava çok sıcak be” gibi seçenekler mevcut. Ne garip değil mi? her gün binlerce insanlar görüyoruz sokaklarda. Birbirimizden hiç haberimiz olmadan yaşıyoruz. Ne bileyim belki tanışsak çok iyi böyle dev iyi arkadaş olabileceğimiz insanlarla veya sevgili olabileceğimiz insanla hiç tanışamadan öyle yaşayıp gideceğiz. Neyse sahi bu gezegen nasıl havada uçuyor? O daha da garip. Bizde üstünde yürüyoruz filan.

kirmizibattaniye


 İnsanlarla olan iletişimimde yüksek ses kullanımı, bağırıp çağırma, kavga etme gibi faktörlerin yer almasından hoşlanmıyorum. Sadece konuşarak, gerekirse susarak, diyaloğu azaltarak ya da ortamdan uzaklaşarak sorunları çözme eğilimindeyim. Ama bu ılımlı ve kırılgan tavrın insanların sahte zaferler kazanmak adına daha çok savaşma isteğini tetiklediğinin de farkındayım. Hayat ne yazık ki amaçlar ve onlara ulaşmak için kullanılan meşru olmayan yöntemlerle bezeli.

naringergedan


Dün bir arkadaş ortamında karşılaştığım eski sevgilimle ilişkiler üzerinde muhabbet ederken, neden hala yalnızsın sorum üzerinde kafasına uygun kimseyi bulamadığını söylemesi üzerinde kafamda bir şimşek çaktı ve aklıma geçen haftalarda growrldan tanıştığım ve olgunlardan hoşlandığını söyleyen bir arkadaşım geldi. Resimlerini gösterdim eski sevgilime çok hoşuna gitti sonra diğer arkadaşımı aradım ona da eski sevgilimin resimlerini gönderip teknolojinin nimetleri sayesinde Esra Erol’luk görevimi yaptım. İkisi de birbirlerinden etkilendiler telefonlar alınıp verildi ve bugün akşamüzeri canlı odada bir çay içecekler. İtiraf kısmı mı ne bu entrydeki, normalde eski sevgilim olan insana karşı içimde anlamlandıramadığım hislerim vardı sanırım onlar kaybolmuş ve bir şekilde mutlu olmasını istiyorum gerçekten. Bir sene önceki bv olsa asla bunları yapmazdı ama şimdi… Sanırım olgunlaşmaya başladım.

bv bear


Şöyle ki, benim bir arkadaşım var idi. aynı yaştaydık. Aynı mahallede doğup büyüdük. Karşı komşumdu, tek arkadaşımdı falan böyle. Her gün beraberdik falan… Geç bunları, ortaokulda yollar ayrıldı. Bayramdan bayrama görür oldum… Bunu da geç, 2-3 haftaya yakındır rüyama giriyor çocuk. Ama öyle böyle değil, sevgiliyiz. Aramızda böyle aşk var, arzu var, tutku, şehvet, entrika, intikam… Bazen sevişiyoruz, baya sevişiyoruz, terli terlisinden böyle, bazen ağlıyoruz, niye geyiz diye falan… Anlamlandıramadım, niye şimdi görmeye başlıyorum. Çok sık olmaya başladı. Çocuğu yüz yüze görüşümde tuhaf olacak baya bu yüzden. Korkmalı mıyım?

karpuzsever


Zeki ve açık sözlü olduğum için Kezban olarak damgalanıyorum.

Çeşitli sanal ortamlardan yazışıyorum bir sürü kişiyle. Çoğu saatlerce edebiyat parçalıyor. Ve çok belli oluyor ya ciddi ciddi bunalımda oldukları, ya da karşılarındakini etkilemeye çalıştıkları. Çünkü gerçekten böyle depresif düşünen biri bunları kolay kolay dışa vuramaz. Bunu anlayabilmek zekâyla doğru orantılı mı yoksa herkes mi anlayabiliyor bilmiyorum, tek bildiğim benim çok rahat anladığım. İşte bu noktada açık sözlülüğüm devreye giriyor ve gerçek düşüncelerimi kendime saklamayı beceremiyorum. “sen bunalımda mısın?” diyorum mesela, “öyle işte, bu ülkede biraz farklı konuşsan hemen hasta oluyorsun.” diyorlar. Anlayışsız, kapalı görüşlü hissediyorum. “pardon ama bu söylediklerin çok yapmacık geliyor, bence beni etkilemeye çalışıyorsun.” dediğimde de “sanki herkes seni yatağa atmaya çalışıyor. Ne bu ego, tek düşündüğün bu mu?” oluyor, kezban hissediyorum. İlla bir oyunlar, bir yalanlar… Halbuki dürüst olsalar daha çabuk düşeceğim, peh.

redhead


Uzun zamandır biliyorum seni sözlük… Uzun zamandır. Lakin hep ırak eyledim seni kendimden. Ama bak; şimdi buradayım iste. Ya içindesindir çemberin ya da dışında… Ben ip cambazlığı yapıyordum uzun zamandır, kendi sonsuzluğunda kaybolan bir adamdan öteye gidemedim… Bir yanım ‘Ben’dim diğer yanım ‘ben‘… Ben hangi ben olmam gerektiğini seçemedim… Ama bak; buradayım iste… Değerlerimi de alıp geldim. İnceldiği yerden kopuncaya kadar buradayım… İtiraf ediyorum, ben ‘Ben’i seçtim…

antibiyotik tadi


Hayatımda ilk defa tanımadığım birinin evine gittim sözlük, o kadar salak bir insandı ki. Neden yaptığıma gelince insan bi yerden sonra sıkılıyor her şeyden, cesaretsiz olmaktan, yalnız olmaktan, hiç kendi gibi birini tanımamaktan, kendini kandırmaktan. Ha ne oldu iyi mi oldu? Tabi ki hayır, ama en azından başka biriyle olmak güzeldi.

sodom and gomorrah


Çok fena vicdan azabı çekiyorum. Öyle bir vicdan azabı ki Nietzsche görse teselli ederdi. Hâlbuki neden bu kadar her şeye vicdanımla karar veriyorum bilmiyorum, ‘dinler beni bağlamaz kendi ahlak yasamı bulayım evrensel bir ahlak yasası yoktur‘ derken bulduğum şey g*tümde patladı. Önceden kader, kısmet diyordum şimdi her şeye ben yaptım evrene bu mesajı ben verdim diye bakıyorum. Tüm suçu kendimde bulmaktan sıkıldım ama başka bir şeyde yapamıyorum. Kendimde tutuklu kaldım ve haklı olmak için bir sürü sebebim var, tanrı gerçekten bir sürü şeyi insanlar için yasaklıyor ve acı çekmemizi istiyorsa benle gurur duyuyor olmalı, sahiden o anlamda kulluğun hakkını veriyorum.

muahhhh


12 ay 9 gündür beklediğim insan tam da mesaj atmışken aslında ona değil de hayalimdeki haline aşık olduğumu fark ettim. Tamam, bu anormal bir durum olabilir ama artık karşımda evli, anne olmasına iki ay kalan ve çocukluğu gitmiş kadın duruyordu. Ben ise hayalimdekiyle hala coşuyorum, eğleniyorum.

Mesaj atma nedeni de paha biçilemez “çocuğuma adını verebilir miyim?”

emineokms


Facebook, twitter hesaplarımı kapattım sözlük. Facebooktaki yapmacıklıktan, twitterdaki saçmalamalardan sıkıldım, bıraktım. Biraz kendimi dinlemek istedim, bir başkasının yazdığıyla, koyduğu fotoğraftan bana ne dedim. Bir süre sonra sıkıldım açmak istedim, alışkanlık olmuş. Çevremdeki insanların gereksizliğinin farkına vardım. Şimdi ise buradayım, benim gibi hissedenlerin arasındayım.

patates puresi


Şu aralar terk-i diyar eyleme durumunu fazlasıyla hayata geçirme isteğim var sözlük. Hiçbir şeyi s*klemeden bir an önce ülke sınırlarını terk etme isteği aldı başını gidiyor. Bir yandan Prag çok kafa karıştırıyor ama alanımda master yapabilmek için Prag çok mantıklı bir seçim olmayacak, olmaz gibi. Son sınıf olmanın da verdiği kararsızlıkla, ne yapsam ki acaba mezuniyet sonrası diye, kara kara demek istemiyorum, düşünmeye başladım. Birçok seçenek söz konusu, yurt dışında master ve doktora için birden fazla burslu programa başvurdum falan, hatta birinden kabul de aldım; diğerlerinin sonucunu da sabırsızlıkla beklemekteyim vs. vs. İşin özü, heyecanlıyım çünkü bu aralar hayatımın şekillenmeye başladığını hissediyorum, bir yandan da sabırsızım ne zaman kurtuluyorum diye ülke sınırlarından.

cubboy


Uzun bir içe kapanma dönemi yaşadım. Gezi olayları, ölen çocuklar, hiçbir sonuca varamamış olmak, donuk bir özel hayat, annemin buhranları… Okula gittim, eve geldim, yemek yedim, bilgisayarda oyun oynadım. Ha bir de sizi özledim. Bu akşamki Ankara zirvesiyle insan içine çıkayım diyorum. Hayata dönmenin zamanı geldi.

filizku

8. SAYI

HOMOJENOku

İndir