Ayı Sözlük yazarlarından İtiraflar-7

Ayı sözlük yazarlarının itiraflarına 7. Bölüm ile devam ediyoruz. Tüm itiraflara buradan ulaşabilmek mümkün. Keyifli okumalar dilerim.

Hazırlayan: dark bear


ben onu hiç unutmamıştım. o da beni unutmamış. dün gece tesadüfen karşılaştık. aradan geçen çok uzun yıllara, ikimizin de hayatına girip çıkan o kadar çok insana rağmen, o aşk, o tutku, o heyecan hiç bitmemiş ikimizde de. ilk defa dokunduğum erkeğe tekrar dokundum, ilk öptüğüm erkeği tekrar öptüm yıllar sonra, ilk öpüşmenin heyecanlıyla.

hiç ummazdım tekrar bu kadar heyecanlanacağımı. sebepsiz değilmiş son aylarda tekrar tekrar aklıma gelişi, tekrar yıllanmış fotoğraflara bakıp bakıp içlenmek. ikimiz de birbirimize baka kaldık. zaman, uzam yıkıldı gitti bir anda. evrende sadece ikimiz var gibiydik. öylece bakıştık sadece. hep sevişecekmiş gibi bakardık birbirimize. yine öyle baktık. bir cesaret yanına gidip ‘merhaba. sen h….’sın değil mi?’ dedim sadece. gülümsedi, gözleri yaşardı. ağlamadı da, gülmedi de. sadece sarıldı. boynumdan öptü, kokladı. sanırım hayatımın en güzel ve heyecanlı anını yaşadım tekrar aynı kişiyle. bir daha birbirimizi kaybetmemek için telaşla sarıldık birbirimize.

daha ilk gündeyiz ve ayrı şehirlerdeyiz. ama o başlamış bile planlara. geleceğimizi beraber geçirme planlarına. çok mutlu ve heyecanlıyız sözlük.

bahtabakan


bugün biraz doldum sanırım.. yaklaşık 2 saat bir arkadaşımla eşcinsellik hakkında tartıştık ve gerçekten tükendim. gerçek beni bilmeyen biriyle bu konu hakkında konuşmak o kadar zor ki elimden gelse suratına doğru bağırarak ‘her şeyi bildiğini sanıyorsun ama o işler öyle değil’ demek istiyorum. sonra kendime kızıyorum sonra da çevreye… beni gizlenmek durumunda bırakan cesaretsizliğime ve düzene kızıyorum. ‘ben her görüşe saygılıyım yeaa’ diyen insanların aslında ne kadar basmakalıp düşündüklerini onlara söyleyemediğim için çaresizliğimi içime atıp susuyorum. keşke insanı yalnızca insan olduğu için sevebildiğimiz bir dünyamız olsa. keşke çeşitliliği bir kategori olarak değil de zenginlik olarak görsek. keşke..

professorx


birlikte olduğum adamı çok seviyorum ama her gün ilişkimizi sonlandırmam gerektiğini düşünerek uyanıyorum. kavga ediyoruz ve sonunda harika bir seksle aramızı düzeltiyoruz. asla aynı dilde konuşmuyoruz ve içi doldurulmuş cümleler kuruyoruz birbirimize. ayrıca arkadaşlarından da hiç hoşlanmıyorum. iyi insanlar ama sıkıcı ve boş tipler. bir de çevremle yaptığım gibi sevgilimle de iki kelime entelektüel bir sohbet yaşamayı çok isterdim. bunun yanında birçok renk taşıyorum mesela ama ona sırf bir iki rengimi gösterebiliyorum, kendimi ona ifade edemiyorum yeterince. aynı kanalda değiliz.

bunlar negatif deneyimlerimdi. bunların yanında bir o kadar beni harika hissettiren özellikleri de var işte onlar da beni meşgul tutuyor. ne yapsam bilemiyorum. zamana yaymaktan da sıkıldım. biraz sabırsız biriyim.

ablanax


aşk, biraz kader biraz keder. eyvallah bir kaderdi her şey bir kıvılcımdı da ne oldu da ne yaşadın da beni kedere sürekledin?neden sözler verdin bana, neden bırakmayacağına inandırdın?hele o son söylediğin şey öyle bir yara bıraktı ki içimde. sokakta yürüyorum, seninle konuştuğum yerleri görüyorum,metrodan iniyorum seninle vedalaşmalarım aklıma geliyor, bir şey içiyorum senin çok sevdiğin aklıma geliyor duraksıyorum. etrafımda her gün neyin var soruları anlatamıyorum ki kimseye. ne oldu da bana göz yaşlarımı akıtmayı reva gördün? zaman, her şeyin ilacı zaman bu zaman neden beni her gece daha da dibe çekiyor?

“sence bu sevgimiz yaygara ne dertler bıraktın öf öf hem de sıra sıra”

ruhig


hayatımda hızlı gelişmeler oluyor, hepsi de pozitif gelişiyor allaha şükür, ama hala süper rahatlamış değilim. daha bu süreç devam edecek gibi.

açıldığım 3 kadın arkadaşımın üçüyle de güzel paylaşımlarım oldu. onların yanında daha çok durasım var. üçü de çok destekleyici oldu. birine uzun uzun ilişkimi, kendime açılışımı falan anlattım hatta, güzel oldu. geçen haftasonu da bizim anneler grubunu çocuklarıyla beraber eve davet ettim, pek güzel eğlendik, o da pek pozitif bir deneyim oldu gerek benim için gerek onlar için.

annemle ilişkim hala sıkıntılarda ve nasıl çözebileceğimi bilmiyorum, onun üzerine konuşuyoruz psikiyatristle. kazdıkça aslında annemin de kendi içinde ne kadar sıkıntılı biri olduğu çıkıyor, sorun sadece benimle olan ilişkisinde değil. bu ilişki ne olur bilmiyorum.

geçen haftasonu ayrıca işyerinden arkadaş grubumun yılbaşı partisine katıldım, çok güzel geçti. partinin evsahibi olan kadın arkadaşım, balkonda sigara içerken bana “ayşe de çok tatlı kızmış, düşünmez misin?” diye sordu. ben mıyk mıyk yapınca “senin kızlara ilgin mi yok?” diye sordu. ben gene mıyk mıyk. “peki o zaman ısrar etmiyorum ama konuşmak istersen ben buradayım” dedi.

bu durum benim kafamı kurcaladı. daha önceden açıldığım 3 arkadaşım da bir şekilde lgbt konularında açık olduklarını bir şekilde belirtmiş kişilerdi. şimdi bir başkası daha eklendi ama bu sefer işyerinden. ona da çok açılasım geldi, zaten çok rahat bir kız. ama işyerinden olunca endişelensem mi diyorum. gerçi neye endişelenicem onu da bilmiyorum. işyerinde duyulması beni ne kadar etkiler onu da bilmiyorum, çok da şeyimde olmaz artık bu saatten sonra gibi geliyor.

sanırım ona açılıcam. açıldıkça bu açılma işinde rahatlayacakmışım, öyle diyorlar ama ben fazla rahatlamadım hala. pöf.

antti


yazılarımdan seks düşkünü, sapık, herkese yazan orospu biri gibi görünsem de aslında normal bir panda olarak tembel, üşengeç ve kimseye yazmayan biriyimdir. zaten yazma nedir abi, denk gelir sevişilir, denk gelir bukkake yapılır. rahat ve açık görüşlü olmak lazım çünkü ibnetor olmak bunu gerektirir. kısmet bu işler.

bence aleme verin isterseniz ama sevginin, sizi sevenin, sevgilinin kıymetini bilin. pek denk gelmiyor, gelirse ”oha sevgi buymuş meğer” deniyor. umarım hepinizin başınıza gelir.

sadpanda


mabel matiz’in alaimisema klibinde oynayan bütün abileri mıncırmak istiyorum. çok tatlı geliyor hepsi böyle hem vazifeşinas hem cool. dövücem ha. özellikle o trompet ve darbuka çalan iki varlık gelsin beni bulsun hemen!

infantgramp



eskiden çikolatayı gören arkadaşımızın gözü baktığında, elimizdeki çikolatayı ikiye bölüp arkadaşa veren insanlardık. şimdi karşımızdaki bir tane yesin, biz iki tane yiyelim diye bin takla atıyoruz. bunun adına da modernlik, hayat şartları diyoruz. küçükken oyun yapımcısı olmayı çok istiyordum. ama şimdi baktığımda, o kadar çok abartılacak bir meslek olmadığını düşünüyorum.

sphynxinator


planlarını kurduğum ülkeye yerleşsem her şey ne kadar farklı olacak kestiremiyorum. insanlara olan güvenimle orantılı olarak motivasyonum da kalmadı sözlük. eldekilerle en iyisini yapmaya bakacaz artık.

nanelimon


epeydir uzun bir süredir sözlükten uzaktım, çok şey oldu bu sürede, ve ben yazamayacak kadar üşengeçim. konuya dönersek şuanda ispanyadayım ve geri dönmek istemiyorum sözlük. 5 ay burda yaşadıktan sonra insanlarımızın ömrünün nasıl heba olduğunu çok daha iyi anladım. mutlu olmayı hak eden bir toplumken cehennemin ortasında kalakaldık. kafamda geleceğe dair planlar dönüp duruyor ve ben her durumda kaybediyorum. ihtiyacım olan tek şey, hayata bağlanmak için bir neden.ayudame.

elasticheart


etrafınızda güzel insanlar biriktirdiyseniz, en kötü zamanlarda bile kötü sözün enerjisinden kendinizi sakınıp herkes için iyisini dilediyseniz, yeni bir aşka her yeni insan yeni bir hikayedir diyerek hayatınızda izin verdiyseniz eğer işte o zaman öyle bir his kaplıyor ki içinizi nereye saçılacağını şaşırıyor o kelebekler! hayatı güzel yapan, yaşanır kılan, insanlar, anılar, yeni aşklar, huzurlar iyi ki var! hep de olsunlar!

“ne ayıp biliyor, ne günah biliyor!
esiyor aklına, geliyor apansız!
aşk, bunu hep yapıyor!”

hepberabear


cumartesi akşamı yolların kapalı olması nedeniyle 1 saat sürüyüp ardından taksiye binerek 1 saat de burdan yolculuk yaparak toplamda 2 saatin sonunda bir doğum gününe gittim. iki ayrı yerde kutladık 3 ayrı pasta kestik. etrafımda tanımadığım adamlar birbiriyle sevişen erkekler vardı. baya eğlendim. ancak doğum günü çocuğu aşırı içip sapıtıp finalde tekyönde bana asılınca gecenin sonu pek tatlı bitmedi. hem ikimizi sevgili sandılar kısmetlerim kapandı hem de sevdiğim bir arkadaşlığım boku bokuna bitmiş oldu. bu da böyle bir karlı hava anımdır.

ayrıca tekyöndeki 2 metre uzunluğundaki devasa kardan adamla da o gece bol bol fotoğraf çektirdim. güldük eğlendik falan.

futurelavirs


birkaç ay önce kendimi öldürecektim. zafer ekin karabay (çok iyi şairdir.) gibi. aynı yaşta. gerçi ben şair filan değilim. neyse. kredi borçlarımı, bitmesi gereken ertelenmesi gerekenleri bitirmeyi bekliyordum. çalıştığım hastaneden aşağı atacaktım kendimi. bunu da yaparken largactil alacaktım bir tane. gerçi öyle planlamak ile olmaz ama, zafer planlamıştı, karşıya geçmişti. ta ki bir gün, kızkardeşim de lezbiyen olduğunu açıldıktan sonra kaldım. geceydi. ve “ne bilmiyorum senin gibi o terimleri, ama bir kadın ile beraberim ve mutluyum.” dedi. sabah “zor” kişiliğimden ötürü beni sevmeyen aktivist lezbiyen kadını aradım. geçiştirdi. sanırım devam etmeliydim. ben kardeşime sahip çıkmalıydım. para filan göndermeliydim. ilginç bir tecrübe. kardeşim, bir keresinde beni ruj sürdüm diye şikayet etmişti. onlar için özür diledi ertesi hafta. largactili ölmek için değil bunlar için attım. aktivizme daha bir sarıldım sonra. aile grubuna gittim. oraya takılan, organize eden şişman çocuk ile sohbet etmek istedim. ama gergindik. üstelik ben sosyal hizmet üzerinden ilişkilenmem gerekti.

militarist hastaneme devam kovboy dedim. yattığım adamların beni değersizleştirmesine, inanılmaz çaba sarfettiğim derneğime , lezbiyen aktivist kadının yüzünü ekşitmesine devam kovboy! yatmadan önce benimle sohbet eden çocuk sonra yattıktan sonra siktir eden çocuk burayı önerdi, buraya da devam dedim. yazarsam iyi olur.

dün kuirfest galasına gelmiştim. öğrenci iken çağdaş sanatlarda sadece broşür satmaya gelirdik. aşık olduğum heteroseksüel ile gelirdik. şimdi ise?. aile grubuna destek veren şişman gelmemişti. bütün aktivistler oradaydı. hava keyifliydi. ev arkadaşım gelmemişti. zaten kavgalıydım. her şey ile kavgalıydım. lezbiyen aktivist kadın ile öpüştüm. geçti. şişman çocuk arkadaşları yanındaydım. onlardan birinin arkamdan “değersiz” bir laf ettiğini duydum. tokat atmak istedim. şişman çocuğa ayıp olurdu. üstelik çocuk çok mücadele ediyor . olmazdı tokat. çağdaş sanatların önünde yıllar önce gibi sigara yaktım. biri beni görmemezliğe geldi.

kardeşimi aradım. iyi olduğunu öğrendim. ağladım kapadım telefonu.

birkaç ay sonra kendimi öldürmeye tekrar karar verdim. herhangi bir psikolojik sorundan bağımsız. herhangi bir destek alma talebinden bağımsız, sonra hangi karşıya geçsek, yalnızız derdi zafer. doğruymuş.

durup dururken

11. SAYI

HOMOJENOku

İndir