Ayı Sözlük yazarlarından İtiraflar-1

Sevgili Homojen Dergi okuyucuları. Bu sayı itibariyle dergimizde Ayı Sözlük yazarlarının itiraflarına yer vermeye başlayacağız. Bazen hüzünlendiren, bazen mutlu eden, neşelendiren itiraflarla sizleri baş başa bırakacağız. Şimdiden keyifli okumalar diliyoruz.

Hazırlayan: dark bear


Süpermarketlerde en fazla 5 adet ürüne kadar kabul eden hızlı kasalardan elimde 6 adet ürün varken geçmeyi çok planladım. Bazen birini sonradan banda koymayı bile düşündüm ya da “Aaa 6 tane miymiş, farketmemişim” demeyi planladım. Ama yapamadım, içim elvermedi.

Uzun süredir aklımda olup da aramadığım birinden telefon geldiğinde müsait değilmişim ya da duymamışım gibi davranıp kısa süre içinde kendim arayarak geri dönüyorum. Böylece vicdanımı hafif de olsa rahatlatıyorum.

naringergedan


 

Bu zamana kadar en keyifle ve güzel öpüştüğüm kişi öpüşmeyi bilmeyen biridir. Bu sebepten “öpüşmeyi bilmeyen birisiyle yapamam” demenin pişmanlığını taşırım.

bodurayi


 

16 yaşındayken kız arkadaşımla ilişkiye girdim. İzlediğim porno filmlerdeki fantezilerimin hepsini gerçekleştirdik. Beklentimin üzerinde, müthiş tatmin edici güzel bir ilişkiydi. onunla evlenmeyi düşünüyordum. Ama olmadı ayrılmak zorunda kaldık. Sevmiştim onu, oda beni sevmişti ama sevmek tek başına hiç bir şeye yaramıyor. Beraber yaşamak için çok daha güçlü olmak gerekiyordu. O zamanlar çok küçüktük, daha 16 yaşındaydık. Geçen yıl tekrar karşılaştık, sımsıkı sarıldık birbirimize. Şimdi benim gibi tam bir oruspu olmuş. Hatta benden daha iyi bir orospu olmuş.

hayaterkegi


Sonsuz bir sürgünde hissediyorum kendimi. Yanımda sevdiğim insanlar -ki çok azlar- olsa bile bu sürgün bitmiyor. Düşüyorum. En “mutlu” olduğum anlarda bile düşüyorum. Bu düşme hissi yakamı hiç bırakmıyor. kurduğum bir dünyam var; karanlık ve dipsiz bir kuyu şimdilik. Etrafımda krallarım, kraliçelerim, perilerim ve gölgelerim ve hayaletlerim var. Sonsuz bir düşüş içindeyiz.

Gülmeyi pek sevmiyorum. Sevdiğim anlar oluyor elbette ama yukarıda bahsettiğim o “düşme hissi” yüzünden tat alamıyorum. Tat alma duyumu kaybettiğimi hissediyorum.

Konuşmak yoruyor beni. O yüzden yazmak daha kolay geliyor bazen. Ama ona bile üşeniyorum çoğu zaman. Yorgun ve bitkin bir durumdayım. Üşengeç ve tembel sayılırım. Ama bir oblomov değilim elbette.

Hüzün, kekremsi, acı ve zaman en sevdiğim kelimeler arasında…

Korkuyorum. Kendimle sesli bir şekilde konuştuğumun ayırdına vardım. Düşünsenize; yaşlı bir adam. Sol elinde bir baston var ve hava soğuk. Sağ elini paltosunun cebine sokmuş ve bir yokuşu çıkıyor. Cebindeki bozuk paralar, sigara paketi ve çakmakla oynuyor sağ eli. Çocuklar sokakta top koşturuyor. Çocuksu bir hüzünle yanlarından geçerken izliyor onları. Sonra konuşuyor; “Sigara içsem mi? Ama şimdi elini çıkar cebinden, sigarayı yak. Uzun iş. Hem hava soğuk. Olsun. Sen soğuktan etkilenmezsin. Sen mi? Hayır, sen. Kim demiş? Ben soğuğu severim.” Elini cebinden çıkarıyor ve yakıyor sigarasını…

Yan tarafta bir dükkânda iki adam oturmuş iskemlelerde. Yaşlı adamı izliyorlar ve duyuyorlar konuşmasını kendiyle. Biri, diğerini dürtüklüyor; “Adama bak!” diğeri cevap veriyor; “Haa, o mu?”

Devamını dinlemiyor yaşlı adam. Sigarasından ilk nefesini çekiyor ve burnundan veriyor. Bunu hep yapıyor; ilk nefes hep burundan verilir.  Yoluna tıngır mıngır devam ediyor…

Özlüyorum. Görmediğim yolları ve tatmadığım şehirleri ve dokunmadığım rüzgârları ve tanımadığım insanları özlüyorum. Çok çabuk yoruluyorum. Kelimelerim arada terk ediyor beni. İşte, yine terk edip gittiler…

lost soul


Kaldığım yerdeki fastfoodçuların birinde paket servisi yapan harika bir tane chubby var. Sırf onu görmek için bazen günde 2 kere sipariş veriyorum oradan. Onun yüzünden içimde tost, köfte, hamburger ağacı çıktı çıkacak. Aldığım 2 kilonun sebebisin sexy chubby.

kevbear


İnternet aracılığıyla ilk tanıştığım kişi üniversitede profesördü sözlükçüm. Üstelik adam tüm Türkiye’de isim yapmış birisiydi. Bana karısından boşanmak üzere olduğunu ve benimle yurtdışında evlenip orada yaşamak istediğini söyledi. O sırada çalıştığım işten ve hayatımdan çok memnundum, kabul etmedim. O yine de boşandı ve tek başına yurt dışına gitti. Bence uğruna iş güç feda edilecek adamdı.

marti


Son 3.5 senedir abartısız aşk acısı çekiyorum ve bu nalet durum asla azalmıyor. İşin kötüsü, bunu yenmek için giriştiğim her aktivitede daha da batıyorum. Bu sebeple yıllardır ortak çevrede platonik olarak düşmediğim mallık yok açıkçası. Bilerek alttan almalar, onu mutlu ettirerek mutlu olmak (?) için yapılan saçma sepelek hareketler…

Mantıklı olsana ulan, mantıklı ol! Gencecik yaşında 3.5 sene yerinde saymak ne demek allasen?

rdbear


Uzun süre sevişip koklaştığım bir adam vardı, onunla tanıştıktan kısa bir süre sonra bir tesadüf eseri kendinden önce yiyiştiğim adamın kardeşi olduğunu öğrendim ve bunu hep içimde tuttum. abisi kardeşinden kardeşi abisinden hoştu.

deniz mercan


Geçende gittiğim gece mekanında kimlik kontrolü yapan polis “tanıdık” çıktı ve beni görünce beti benzi attı. Sanki çıkıp bağıracağım bu adam gay diye. Çıkarken de gözlerini kırparak “sağol” dedi. İnsanları bu şekilde ürkekleştirenlere yazıklar olsun diyorum.

hey gidi hey


Başkalarının duygularını anlarken ne kadar iyi olduğumu anlatmaya kelimeler yetmez.  Kendimi de iyi anlarım ve bilirim ama her zaman acımasız hesaplar çıkarırım önüme. Çünkü bende nasıl bir yaratılış söz konusu ise, başkasına acımazsız olamıyorum. Her zaman ders vermeye çalışan despot bir öğretmen edasıyla yaklaşıyorum kendime.  Nedense bu gibi konularda bende alman usulü hesap hiç olmadı gitti.  Maneviyatta olan bitenin ceremesini her zaman kendi üzerime alır ve hesabın tamamını ben ödemeye çalışırım.  Gerek yok böyle bunlara dediğini duyar gibiyim ama maalesef var… Çünkü bu durumum;  her zaman güzel diyene inanacak ve başkasından bir hiç olduğunu duyacak insan olmamdan ileri gelir.  İşte bunlar bir araya geldiğinde benim doğrum budur. Yani hesabın tamamının bana ait olduğu, hiçbir şey olmadığı ve olmayacağıdır. Tek bildiğim karşımdaki ile amacımın her zaman ortak olduğudur. Anlamak zorunda değilsin ama bu duygu, nedense hep karşı tarafı korumayı istemekten ileri gelir. Çünkü zaten kendime göğüs gerdiğimden, başkasının yargılamalarına fazla kulak asmam. Ona da aynı şeyi yaşatamam. Kendi adıma ayrılırken birbirimizi az da olsa tanıyan iki insanız demeyi isterdim ama; var olmanın azımsanmayacağı gibi, tanımanın da azlığı komik oluyor.  İşte bu sebepten benim onu tanımamam ve anlamamam; onun da beni tanımamış olması gerekir ki, hayat sürsün.  Ben her zaman görünürde muhteşem bir lezzet vadeden ama beni yaşayanların kursağında kalanımdır. Bu gibi durumlarda tükürmek ve yola devam etmek yapılacak doğru bir şeydir. İtiraf ediyorum; ben bile başkası olsam, sanırım kendime böyle yapardım. Bu itiraf, bugün eski bir tanıdıkla yapılan dertleşmenin, bende bıraktığı izlerden yola çıkılarak yapılmıştır. Bu entrynin sözlükle bir alakası olmadığını da itiraf ediyorum. ne mal olduğumu öğrenmek, görmek ve bu duyguyu paylaşmak bazı şeyleri sadece olağan karşılamamda bana yardımcı oluyor.

bodurayi


Daha iki dakika önce eski sevgilime bir mail attım -ki kendisiyle 4-5 ay önce ayrıldık ve üç yıl birlikte yaşamıştık-. Şu an ailevi bir mesele için bir aydır İspanya ve Fransa’da. Her gün evini (bizim eski evimizi) gidip kontrol ediyorum. Sonra yatağa uzanıp yastığını kokluyorum. Pijamalarına sarılıp yatakta uyuyup kalıyorum.

Her gün mailleşiyoruz ve bana gönderdiği her mailde “sen benim tek gerçek dostumsun, hayatımın sonuna kadar senden başkasını kalbime almayacağım” diyor. Eylül ayında internette tanıştığı bir gençle birlikte olmak için benden izin istemiş, ben de eşyalarımı toplayıp “al sana izin, sadece o çocukla değil, istersen dünya alemle düzüşebilirsin artık” demiştim. Aslında hala onu seviyorum ve onun da bana olan sevgisini biliyorum. Kalbine benden başkasını almayacağından eminim ama bu, yatağına da başkalarını almayacağı konusunda beni ikna etmiyor. Kafam çok karışık sözlük.

marti


İşyerinde sakal tıraşı olmamış personel varsa, (özellikle olgun ve göbekliler) yüzlerini elimin tersiyle kontrol edip, bir de makas aldıktan sonra, tatlı sert bir tavırla “günlük sakal tıraşımıza özen göstermeliyiz arkadaşlar” demek çok hoşuma gidiyor.

bearinlove


Kalabalıklar içinde yapayalnızım. Hayatta her şeyin ayrı bir yeri var ve bir şeyin yerini başka bir şey dolduramıyor. Çok arkadaşım, çok ailem, çok sevdiğim, çok sevenim var. Lakin sevgilim yok ve boşluğunu zaman zaman çok şiddetli hissediyorum. Sevgiliyle öpüşmek, sevgiliyle sarılmak, sevgiliyle konuşmak, sevgiliyle vakit geçirmek şu an en çok ihtiyacım olan şeylerde para ile yarışır. Evet, bu da ikinci itirafım olsun. Para çok seviyorum. Çok açgözlüyüm bu konuda. Ama merak etmeyin, ne kazanmak için hırs yapıyorum, ne de para için olmadık işler…

max blum


Tam 4 yıldır birine platonik aşığım. Bu süreçte adını bile öğrenmedim. Bu kişiyi 4 yıl boyunca herhangi bir şekilde bir kere bile rahatsız etmedim. Her sabah, belki görürüm umuduyla onun yaşadığı sokaktan geçmek için yaklaşık 1 km yürüyorum. Geçen gün bana merhaba dedi, çok şaşırdım. Elim ayağım tutuldu bir an, ne diyeceğimi bilemedim. Bende merhaba dedim, kendimi o kadar çok kastım ki sanırım muhabbet etmek istemediğimi falan düşündü. Gözlerimin içine baktı. Kafam karıştı. Ama hala kendimden nefret edecek düzeyde korkak bir insanım…

bohg


İtiraf ediyorum ki, ben aslında uzun süredir tuhaf bir duygu içindeyim. Aşk mı, sıcaklık mı, seks mi bilemiyorum ama muhitimde yaşayan bir adama karşı tuhaf bir tutkuyla bağlandım. İşe giderken ve gelirken onun dükkanının önünden geçmek, onunla bakışmak bile günümü keyifli kılıyor. Cesaret edip yaklaşamıyorum da. Sadece bir kez dükkana girip adres sordum. Öyle konuşmuş olduk. Ama bana geçerken bakışları yok mu, onda da var bir şeyler ama…

bondbear


Kendimden tam 20 yaş büyük biri ile takılıyorum ve şu ana kadar sahip olduğum çoğu özellik değişmek üzere, belirsizlik beni öldürüyor. Bu ilişki sırasında yer ayarlamak kadar kıl, aile evini kullanmak kadar rahatsız edici, kısıtlı zamanda optimum iş yapmak kadar kasınç bir olay yok.

Karşımdaki insanı anlamaya çalışırken yıllar içinde çekilen yalnızlık ve acı üzerinden empati kurmak tekrardan güvenli alanıma çekilme isteğine neden oluyor. Birkaç ay sonra sıfırdan, dünyanın en en en öbür ucundaki bir ülkede, yirmilerin başında farklı bir hayat kuracak olmak kadar ürkütücü bir şey yok, üstelik daha öğrenilmesi, uygulanması ve tanımlanması gereken çok şey var iken, hayat hakkında bu kadar tecrübesizken.

Gün içinde enerjimi spora mı yoksa sekse mi ayırmam gerektiğine karar veremiyorum.

Biradan nefret ediyorum, tadı asitli sidik gibi resmen. Samimi arkadaş ortamımda bira sevmediğim bilindiğinden genelde bir kadeh rakı ayrılmış oluyor şahsıma.

Bilinçli olarak ayrı tuttuğum sosyal çevrem ile özel hayatım arasındaki sınırlar kalktıkça, gittikçe daha da dengesiz bir kişiliğe bürünüyorum. Hangi zamanda hangi moda bürünmem gerektiğini karıştırabiliyorum.

rdbear


Kazım‘ın “işte gidiyorum” derken ki, gücüne hepimiz aşka gelip, hayran olmuşuzdur, kimse sıkmasın bu adam güzel yazıyor, hepimiz biraz ölmüşüzdür bu şarkısında…

Bir zamanlar ben para biriktiriyordum, o zamanlar memurum bir de projelerden de para kazanıyorum… İşte hayalimde bir araba var, kendi emeğimle, babamın yardımı olmadan, onu alacağım. Her şeyden sıkıyorum o dönem, kontör bile almıyorum telefonuma, buzdolabım bomboş. Kan kusuyorum kızılcık şerbeti içtim diyorum. Aman yalan dünyanın malları, kendimi o kadar kaptırmışım. Birikimlerimi bilezik yaptırıp anneme veriyorum… Çoğu zaman gelip, aptal saptal birikimlerimi seviyorum acizce…

Neyse rahmetli abimde, almış bir gün onları… Bozdurmuş… Yemiş işte birkaç hafta karıyla kızla, gece alemlerinde … İçkiyi de, kadını da bir severdi anlatamam size… Anam neyse ben duydum benim birikimlerimi bozdurup yediğini, nasıl sinirlendim, ” benim emeğimi çaldı, bu kadar hainlik olmaz, kardeş kardeşe bunu yapar mı?”

Herkese anlattım bir de bunu, ne kadar salakmışım… Şimdi olsa afiyet bal şeker olsun abi derdim… Sen yeter ki ol, gene iç, gene istediğin kadınlarla seviş ama yeter ki gitme abi derdim…

Ben gene kazanırım ne de olsa derdim… Kendimi hayatım boyunca hiç affetmeyeceğim…

pisuvardaki siyah kil 3

5. SAYI
HOMOJENOkumak İçin Tıklayın!
İndirmek İçin Tıklayın!