Tolga Akyıldız ile %100 Açık Sahne’ler

Tolga Akyıldız’ın organizasyonuyla 13.sü Mart ayının başında gerçekleşen %100 Açık Sahne 5 Mayıs’ta yine Garajİstanbul’da 14. kez bizlerle buluşuyor. Bu yazıyla 13. %100 Açık Sahnede neler olduğunu, hangi grupların çıktığını ve yeni gruplara dair izlenimlerimi yazarken sizi 14. %100 Açık Sahneye hazırlamayı amaçlıyorum.

Hazırlayan: Tunca Tutkun

Sunuculuğunu her zamanki zarafetiyle İpek Atcan’ın yaptığı 13. %100 Açık Sahne’nin ilk konuğu yaşlarının 17 olmasından mütevellit grup adlarını Onyedi olarak belirleyen, Ateş Atilla ve Eren Bardak adlı iki arkadaşın kurduğu Bedük destekli Onyedi grubu oldu. Daha önce yaşları yetmediği için sahne alamayan grup, 18 yaşına basar basmaz rüştleriyle birlikte sahneye nasıl hazır olduklarını da ispat etti. Sözlerde Bedük’ün desteğini alan grup Kalbime Attım Gitti teklileriyle epey hatırı sayılır bir çıkış yapmıştı. Club, elektronik, dans türünde şarkılar yapan grup bir Tarkan’ın Kır Zincirlerini şarkısını coverladı. Şarkı adeta yeni bir şarkı gibi parlıyor Onyedi düzenlemesinde. Başta mikrofonun azizliğine uğrayıp sesleri gelmese de, sorun çözülünce iyi telafi ettiler ve dinamik bir performans sergilediler. Sahne duruşları giderek daha iyi olacak ve buna önce sahneye çıktıklarında kendilerini tanıtarak başlasalardı keşke. Yolları daha açık olacak ve umut vaat ediyorlar.

Gecenin ikinci grubu Teneke Trampet, bir kitle yaratmış ve gerek konserlerle gerek İnternet ortamında kendi kitlesini yaratmış bir grup. Gecede üç şarkı seslendirdiler. Cem Pulathaneli (elektrikli gitar, akustik gitar, vokal), Koray Bulut (bas), Egemen Özaltınkol (davul), Ergin Kandemir (elektrikli gitar, akustik gitar) ve Oğuz Tarihmen’den (akustik gitar, mandolin, flüt, mızıka, melodika, vokal) oluşan ve her bir elemanı ayrı ayrı bir sürü enstrümanın üstadı olan grup 20 yıla yakın bir süre önce kurulmasına rağmen, ilk albümleri İzin Verme’yi 2012 yılında çıkarmış. Soundları da çaldıkları enstrümanlar gibi çeşitlilik gösteriyor, ama daha baskın olan Blues tarzı. Bu gece için yeni albümleri Olmaz’ı ilk kez bu gece çaldılar ve aynı albümden Karacaoğlan’ın sözleri üzerine besteledikleri Elif’i ve Gökkuşağı Köprüsü’nü seslendirdiler… Elif çok sarmadı ama diğer şarkılar, bilhassa Gökkuşağı Köprüsü’nün değişik, hareketli-slov karışık bir armonisi var. Dinletiyorlar. Grup şarkıları tanıttı ama kendilerini tanıtmadı.

Gecenin en genç konuğu olan Naz Öçal, Youtube’a koyduğu videoyla fenomen olan liseli bir genç kız. Geceye Yoksun isimli kendi çalışması ve Ah Bu Ben coverıyla katılan Naz Öçal’ın, çok sade ve tatlı bir tarzı var. Sahne duruşu için biraz çalışması ve biraz daha kendine güvenli olması gerek, mesela mikrofonun arkasına saklandığı için tam olarak göremedim kendisini. Ama sesindeki vibrasyonu, heyecanı ve sahiciliği sevdim. İnşallah aklını kullanır da kurt yapımcıların elinde savrulup gitmez.

Naz Öçal’ın arkasından, deneyimli bir isim sahne aldı. Ex-Foma üyesi Evren Uysal, sahnede olduğu süre boyunca hepimize yer yer saykodelik, yer yer mistik, yer yer melankolik anlar yaşattı. Neşeli zamanlarda dinlenecek bir solist değil ama bu hayata serzeniş zamanlarınızda melankolik hissettiğinizde iyi gelecek. Güzel Şeyler Söyle ve bilhassa 2016 yılında çıkardığı albüme ismini veren 4 İnsan 1 Hayvan Etmiyor şarkısıyla içinde yaşadığımız zamanlara eleştirel bir sanatçı yaklaşımıyla bakıyor.

Gecenin en beklediğim performansı Gözde Öney’den geldi. Gözde çok sevdiğim bir arkadaşım olmasının yanı sıra, geçen sene Sofar’da gerçekleştirdiği performanslar ve hazırladığı albümüyle heyecanıma heyecan katan bir isim. Gecede Kavga, Son Nefes ve Peyk cover’ı Gidin olmak üzere üç şarkı seslendiren Gözde, yeni nesil alternatif akımın en güzel temsilcilerinden. Hem duru vokali, hem şarkı sözleri, hem de hareketli şarkıda bile hayaller kurduran melodileri ile kendine has bir tarzı var. Kendi şarkılarından oluşan albümü için çalışan Gözde’ye sahnede Efe Demiral, Ozan Kısaparmak, Zeynep Oktar, Cem Şahin, Okay Aynur eşlik etti.

Gözde sahneden ayrılırken yerini Açık Sahne’ye ikinci defa katılan Mavi Sakal aldı. Devler performansı izleten Mavi Sakal sahneye adım attığında salondan bir vuuuuu tezahüratı yükseldi. Yıllar Mavi Sakal ismini gitgide daha da parlatmış, seyircilerin coşkulu eşlik ve tezahüratları bunu çok net gösterdi. Kimseye olmadığı kadar eşlik edildi şarkılara, özellikle bir kesim seyirci çok baskındı. Seyircinin coşkusu grubu da coşturdu ve iki üç şarkılık performans birden mini konsere dönüverdi. İki Yol, Naklen, Sen Geldin gibi şarkıları seyirciyle birlikte seslendirdiler.

Mavi Sakal’ın arkasından, geceye yine rock müzik dünyasının, bilhassa gitar tutkunlarının baş tacı ettiği Batu Mutlugil ile oğlu Duman grubunun gitaristi Batuhan Mutlugil’in sahnede yaptığı gitar şov damgasını vurdu. Baba oğulun hard rock şarkıları kendi gitar riffleriyle süsledikleri performansları adeta rock dünyasının aşık atışması gibiydi. Baba Batu ile Oğul Batuhan birlikte çalarken çok eğlendiler, onlar eğlendikçe seyirci coştu, seyirci coştukça onlar enstrümanları daha da bir ağlattılar. Birlikte çalmaktan ne kadar keyif ve haz aldıklarını ve birbirleriyle aynı sahnede olmanın onlar için ne kadar mühim olduğunu her an hissettirdikleri performanslarına Born Under A Bad Sign ve You Don’t Love Me şarkıları ile The world’s gonna know that… gibi sözleri olan adını öğrenemediğim bir şarkıyla sözlü vokal dokunuşlar yaptılar.

Efsaneler geçidi devam ederken sırayı eskimeyen devler Kurtalan Ekspres aldı. Kimi Barış Manço’dan kimi Cem Karaca’dan şarkılarla mini konser verdikleri performanslarının sürprizi Her dönemin Kraliçesi Seyyal Taner oldu. Naciye şarkısıyla, duruşuyla, kostümüyle, sesiyle, bakışıyla, enerjisiyle seyircileri avcunun içine alan Seyyal Taner adeta sahne dersi gibiydi bu akşam sahne alan tüm yeni isimler için. Bir şarkı söyleyerek indi ve gece Kurtalan Ekspres’in mini konsere dönüşen performansıyla devam etti.

Kurtalan Ekspres’in ardından sahneyi Ogün Sanlısoy aldı ve gecenin en büyük tezahüratlarını alan birkaç isimden biri oldu. Çal ve Avunmak Zor şarkılarını seslendirdiği performansında gecenin ilerlemiş saatine rağmen enerjisinden hiçbir şey kaybetmemiş seyircilerle coştu.

Gecenin sonuna yaklaşılırken, birkaç yıldır bilinmelerine rağmen ilk albümleri ‘Yol’u bu sene çıkaran Büyük Birader grubu sahne aldı. Bora Biçer, Ulaş Tercan ve Gerçek Dorman’dan oluşan grup birbirinden yetenekli müzisyenlerden oluşuyor. Hatta biri mızıka sesi yaptı şarkıda. Yol şarkılarını çok sevdim, adeta bir yolculuğu anlatıyor. Ritmik şarkıda, boş bir yolda vitesi beşe takıp gitme, viraja girme, tünelde yavaşlama gibi bir yolculuğun her aşamasını duyumsamak mümkündü. Keyifli, dinamik ve ritmik bir performanstı. İstanbul Sokakları şarkısını da seslendirdiler.

Geceyle ilgili genele bakacak olursak, en çok eleştirebileceğim konu, geçen Açık Sahne’de de olduğu üzere, ışık konusuydu. Işıkla kim ilgileniyorsa acilen bir konuşulması gerekti, zira zaman zaman ışıkların saçmasapan yanmasından dolayı sahnedeki sanatçıyı bile görmek imkansız hale geliyordu. Ses konusunda da birtakım aksaklıklar yaşandıysa da, çabucak halledildi, çok rahatsız edici boyutta değildi, arka arkaya bu kadar performansın yapıldığı bir gecede bu tür ses ayarlama sorunları normal. Yine de her şey tıkır tıkır, gümbür gümbür gitti. Eleştireceğim bir diğer konu, bu Açık Sahne’de diğer Açık Sahne’lere nazaran sayıca daha az isim çıkmasına rağmen, bu Açık Sahne’nin çok daha uzun sürmesi; zira dev üstatların iki bilemedin üç şarkıyla yetinmeyip mini konser vermeye döndürmeleri nefis ancak geceyi yoran bir ayrıntıydı. İpek Atcan zarafeti ve yılların deneyimiyle geceyi başarıyla sunarken Tolga Akyıldız’ın müziğin birleştiriciliğine dair kısa ve öz konuşması çok tatlıydı. Hülasa siz bu satırları okurken belki de Mayıs programı bile bitmiş olacak, ancak şimdiden takipte kalın derim, zira Açık Sahneler gerçekten güzel müzikler keşfetmeniz için mükemmel bir fırsat.

Hülasa gene şahane performanslar, büyük üstatlar ve en yetenekli yeni isimlerle dolu bir festival yaşadık.

8. SAYI

HOMOJENOku

İndir