Tolga Akyıldız’la 18. %100 Açık Sahne 17 Ekim’de If Performance Hall Beşiktaş’ta coşkulu bir seyirci ve müziğin her türünden kadın solistlerin oluşturduğu müthiş bir kadroyla gerçekleşti.
Tolga Akyıldız’ın geleneksel hale gelen %100 Açık Sahne festivalinin yeni sezonu, yine İf Beşiktaş Sahnesinde 17 Ekim’de yine İpek Atcan sunumuyla gerçekleşti. Yeni neslin en iyi seslerini sahnenin en kıdemli ustalarıyla bir sahnede buluşturan festivalin 18.’sinde kadın solist ağırlıklı bir kadro vardı. O kadar değişik türde tarzı bir araya getiren bir geceydi ki, kimi solistle Yeşilçam filmlerinin havasını yaşarken, kimiyle Amerikan publarında bir müzik gecesindeymiş hissi yaşadık, kiminin şarkıları adeta bir filmin fonu gibi tınlayarak bizi bir film karesinin içine çekti, kimi eski yeni anılarıyla bizi şarkıların arasında bir stand up gösterisiyle güldürdü ve hepsinde ortak nokta çok iyi seslerden çok coşkulu bir gece paylaştık.
Tolga Akyıldız’la 18. %100 Açık Sahne’nin bu defaki sahnesi maNga, Fatma Turgut, Melek Mosso, Melike Şahin, Ayça Şen, İrem Candar ve Simge Pınar’ı ağırladı. Gecenin ilk konuğu yazar, radyocu, şarkıcı Ayça Şen’di. Ayça Şen’in 5 şarkı seslendirdiği gecede, şarkıların arasına o şarkıya dair anlattığı anılarla kahkaha krizine soktu. Söylediği şarkıların hikayesini de anlattığı performansında Ayça Şen kâh anne-babası ve yaşadığı çocukluk travmasını anlattığı kâh özgürlüğü anlattığı, kâh LGBTİ+ haklarına selam durduğu kendi şarkılarını seslendirirken, sık sık gençlere özgürlük ve özgür olmakla ilgili mesajlarını iletti. Zaman zaman yaş sorunlarına da değinen Ayça Şen izlemek istediğim kadınlardandı ve geceye güzel bir başlangıç yaptı.
Ayça Şen’in arkasından bence gecenin en iyisi olan Simge Pınar sahne aldı. Simge Pınar’ı daha önce Gözde Öney’in bir konserinde konuk olarak izlemiştim ama genel bir fikrim yoktu performansına dair. Geçen sene ‘Biz Hep Aynı’ single’ını çıkaran Simge Pınar seslendirdiği kimi kendine ait kimi cover şarkılarda bize glam rock ruhunu yaşattı. Öyle ki bir an aklımdan Thom Yorke (Radiohead) dişi olsa böyle bir tarzda söylerdi dedim. Adeta Amerikan filmlerinde izlediğim o bar sahnelerindeki tatlı bir soundla gecenin en dikkatimi çeken ismi oldu.
Simge Pınar yerini Melike Şahin’e bıraktığında herkesin sahneye beklediği Melike Şahin bir ters köşe yapıp seyircilerin arasından girdi sahneye. Bu alışılmadık bir şeydi ev o gece böylece herkesin dikkatini çekti. Babazula ile dünya çapında konserlere çıkan Melike Şahin kostümü, mimikleri, şarkıları, duru yorumu ile gecenin en sevdiğim ve “bir yerde çıksa muhakkak izlemek isterim” dediğim isimlerinden oldu. Herkesin bir ağızdan eşlik ettiği Deli Kan, Sevmek Suçsa Suçluyum gibi en bilinen şarkılarını seslendiren, seyircilerle olan iletişimi ve etkileşiminin yanı sıra, bolca tezahürat alarak zaten kendi kitlesini de oluşturduğunu gördüğüm Melike Şahin gecenin en sevdiğim performanslardan birini gerçekleştirirken, kostümüyle, yorumuyla ve tarzıyla adeta bir Yeşilçam ambiyansı yarattı. Melike Şahin’i izlerken kulağımda Dilek Türkan ve İncesaz tınıları kaldı.
Melike Şahin’in arkasından bu defa bir modern zaman filminin fonuna gittik İrem Candar ile. Teoman’la seslendirdiği “Bana Öyle Bakma” şarkısıyla müziğe merhaba diyen İrem Candar sahneye çıktığında salondan çok büyük tezahüratlar yükseldi. Bu sene Gül ile Akide albümünü çıkaran Candar’ın çok sağlam bir kitlesi oluşmuş bile. Gecenin tüm şarkılarına çok yüksek sesle eşlik edilen, hatta “şunu da söyle, bunu da söyle” diye istek üzerine istek alan tek kişisiydi diyebilirim. Hele o en son seslendirdiği Göğe Bakalım şarkısındaki vokaliyle nefes kesti.
Melike Şahin’den sonra Youtube’da yaptığı cover şarkılarla keşfedilip geçen sene albümlü sanatçılar kervanına katılan Melek Mosso sahneye çıktı. Sahnesini merak ettiğim bir isimdi Melek Mosso, şarkı söylemesinin yanı sıra flütüyle de geceye renk katan Mosso’nun Umrumda Değil cover’ı pek beni sarmasa da, bütün salonun ezbere bildiği Kedi şarkısıyla benim de dikkatimi çekti. Coverdan çok kendi şarkılarıyla yola devam etmeli diye düşündüm. Sonra onu üne kavuşturan Vursalar Ölemem coverıyla geceyi bitirdi. Sahnesi çok iyi ve çılgın gibi de destekçisi var. Ben bu kadar tezahürat görmediğim gibi, herkes de a’sından z’sine çoktan hatmemiş Melek Mosso’nun müziğini.
Gecenin tek erkek konuğu olan Manga çıktığında yer yerinden oynadı. Beni Benimle Bırak ve Cevapsız Sorular’da Fatma Turgut’un eşlik ettiği Manga, geceye şahane bir cila çekip bıraktı. Özellikle kalbimden geçen Bir Kadın Çizeceksin ve Cartel cover’ı Evdeki Ses gibi şarkılarıyla ve Ferman’ın seyirciyle şahane etkileşimiyle geceye şahane bir bitiş oldu.
Geceye genel notlara bakarsak, bir iki ufak aksilik dışında, gece az ama öz sanatçıyla, her türe değen konuk seçimiyle bir kez daha bizi farklı sularda yüzdürdü. Bu defa seyircilerin reaksiyonu da çok iyiydi. Hem saygılılardı, hem de ilgililerdi. Daha önceki bazı Açık Sahneler’de olduğu gibi sahnede solistin sesini bastıran konuşmalar ve uğultuların olmaması gecenin güzelliği oldu. Baya tezahüratlarla ve eşliklerle konukların da yüzlerini güldürdüler. Hatta Melike Şahin bir ara “ay o şarkıyı da biliyorsunuz” diye sevincini açıkça gösterdi.
Çok fazla konuk olmadan az ama öz konuklar olması ve gecenin vakitlice başlayıp vakitlice bitmesi, gecenin sonunda kalan seyirci sayısında azalma olmamasını sağladı ve eğlenceyi dinamik tuttu. Gecenin bir güzelliği de solistler arasında geçiş sırasında sahneler kurulurken çalan güzel şarkılardı ki, bunun için gecenin sonunda DJ’ye teşekkür etmeyi ihmal etmedim.
Hazırlayan: Tunca Tutkun
12. SAYI