Bakire Meryem – Fahişe Kompleksi

Psikoloji literatürüne Sigmund Freud tarafından kazandırılmış olan bu terime göre kadın iki şekilde kategorilendirilir: Meryemler ve fahişeler. İyi kızlar -meryemler- namuslu, masum, saf ve el değmemiş tabiri caizse ‘aseksüel’ bir konumdayken; kötü kızlar – fahişeler- cinsel olarak doyumsuz ve girişken bir tavır sergiler. Bu ikilik yalnızca cinsel ifadeyi kategorilendirmez. İyi-kötü kadın kodları sosyal normlar için de geçerlidir. İyi kızlar boyun eğen, kendi halinde, sessiz tiplerdir. Kötü kızlar ise gürültücü, yaygara koparan ‘sürtükler’dir.

Freud’a göre bu kompleksin kaynağı annedir. Erkeklerin anneye duyduğu sevginin seks partnerlerine de yansıması onları rahatsız eder. Odipal çatışmadan kaynaklanan bu kompleks yüzünden kadınları kafalarında iki kategoriye ayırmışlardır. Ancak bu ikilik Freud’dan önce bile vardı. Orta Çağ edebiyatında ‘kötü kadınlar’ erkeklerin yıkılışını simgelerken ‘iyi kadınlar’ yakışık alır bir hayatın temsilcileriydiler. Başlangıçta bile Adem’i günaha sürükleyen onu baştan çıkaran Havva idi.

Aslında bu kompleks kadın cinselliğinin, cinsiyet rollerinin şeffaf bir hale bürünmesinin ve güç dengesinin bozulmasının korkusundan da kaynaklanır. ‘Aşırı’ çekici olarak düşünülen kadınlar fahişe olmak suçuyla kınanırlar (Fahişeliği kötü göstermek de ayrı bir konu). Cinsellik açısından rahat bir kadını aşağılamak ve onu utandırmaya çalışmanın da bu ikilikten kaynaklandığını söyleyebiliriz ki yıllar önce çantamda müstehcen bir yazı bulunan rozetle dolaştığım için tacize uğramıştım. Bu beni aşağılık bir kadın yapmaya yeterdi, tacizi hak ediyordum.

“Seni o kadar çok seviyorum ki sana dokunamam.” “O kız bilmem kimle yatmış kaşarmış demek.” gibi cümlelerde de bu kompleksin izlerini görebilirsiniz. Sevdiğiniz birine neden dokunmak istemezsiniz ki? Bir kadın biriyle sevişince neden kaşar oluyor? O kadın sevişirse fahişe, sevişmezse kezban, frijit ya da soğuk nevale diye etiketleniyor. Erkeklerin çoğunda bulunan bu kompleks kadınlara da yansıyor ve arada kalmış olan kadınlar da dengesiz tutumlar sergiliyorlar.
Özellikle cinsel tecrübesi hiç olmayan ya da çok az olan erkekler, kadınların cinsel yönünü ele almada zorluk çekerler. Kadınları ‘cinselliksiz’ bir varlık olarak düşünen erkekler, kendilerinden daha tecrübeli bir kadınla karşılaştıklarında kendilerini ilişkideki ‘değersiz’ taraf olarak hissederler ve dehşete düşerler çünkü alışılagelmiş kadın-erkek rolleri ters yüz olmuştur.

Erkeklerin sokakta hanımefendi yatakta fahişe olan bir kadın istemeleri de bu ikilikten kaynaklanır. Kadın cinselliğini sadece erkeğin kendisine saklamalı, erkeğinin dışında bu yönünü başkalarına belli etmemelidir. Aşk, iyi kızlar için hissedilen bir duygudur yani evlenilecek kızlar için. Seks ise erkekleri heyecanlandıran ya da erekte olmasına neden olan kötü kızlarla yaşanan bir olaydır. Partnerleri için cinsel istek duyabilirler ancak bu kısıtlıdır ve onları fantezilerinde bulundurmaları zordur. Seks ‘kirli’ bir şeydir ve cinsel ihtiyaçlarını partneri, karısı ya da her kimse onunla tam olarak karşılayamaz.

İnsanın cinsel davranışlarını heteronormatif olarak inşa eden bu teori kadın cinselliğini utanılması, bastırılması gereken bir durum olarak göstermekle birlikte kadınlar genç, ince ve çekici olmalarıyla da cinsel manada bir prestij kazanarak bu ikiliğin içinde tıkanıp kalırlar. Ancak kadın ve erkek cinsiyetine atanmış kültürel normları sürdüren kadınların sayısı da hiç az değil. Aksine bu kompleksi alaşağı etmede onlara daha çok sorumluluk düşerken kendileri de bu teoriye göre değer yargıları oluşturuyor. Bel altı esprileri bir erkek yaptığı zaman gayet normal karşılanmakta ve kahkahalarla gülünmekte iken ben yaptığımda aynı kadınların beni tasvip etmeyen bakışlarını, düşen surat ifadelerini anında fark etmem; doğumumdan itibaren bana atanmış olan kadın cinsiyetinin toplumsal sınırlarıyla bir kez daha karşılaşmış olmam, maruz kaldığım sayısız muamelelerden küçük bir örnek. Ya da dekolte giyen bir kadına ayıplayıcı bakışlar atan hem cinslerinin olması, onların da kadını iki kategoriye sokan bu kompleksten mustarip olduğunun göstergesi. Ayrıca, Meat Loaf’un 1993 yılında çıkarmış olduğu Good Girls Go to Heaven Bad Girls Go Everywhere (iyi kızlar cennete, kötü kızlar her yere gider)’ den “esinlenilmiş” olan 90ların meşhur şarkısı Çıtır kızlar’ı ben de zamanında az söylemedim (biraz da özeleştiri).

Bu kompleksle başa çıkmanın yolu cinsiyetiniz ne olursa olsun her kadının cinsel varlığını da kabul etmek, kadını bir bütün olarak ele almaktır. Bir kadının cinsellikten zevk alıp aynı zamanda da şefkatli bir anne olabilmesini de düşünebilmek gerekir. Her kadın anne olmak zorunda değildir kesinlikle tabi ama son zamanlarda kadınların sosyal medyada maruz kaldığı çoluğun çocuğun var bu ne biçim poz tarzı yorumlara ithafen belirtmek istedim. İkilemin sancılarını azaltmak kendimizi bu konuda telkin etmekten, ikili cinsiyet sisteminin yansıması olan toplumsal kodların zincirini kırmaktan geçiyor.

Hazırlayan: Unicorn09

HOMOJENOku

İndir

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 13. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.