Buzul Çağı Yeniden Geliyor

Buzul Çağı Yeniden Geliyor

Güneş ve doğanın yenilenmesi, Küresel ısınmanın sonucu olan problemler ve dünyanın geleceği,

Merhaba sayın okurlar, herkes merak ediyor olmalı bundan sonra ne olabilir diye, dünyamız ısınıyor, küresel ısınma son yıllarda fazlası ile kendini hissettirmekte. Özellikle iklimlerdeki değişimler göz önüne alındığında, daha da merak ediyoruz. Bunları açıklamak gereğini hissetmekteyim.

Son yıllarda özellikle ülkemizde birçok doğa olayına şahit oluyoruz, yaz aylarında yaşanan hortumlar, seller, dolu yağışları ve fırtınalar hatta kasırga derecesinde olan doğa olayları, bunlar artık hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Küresel ısınmanın bir sonucu olarak, sadece Türkiye’de olmayan ve tüm dünyada gerçekleşen doğa olayları ile karşı karşıyayız.

Dünyada sıcaklık önceye göre ortalama 1,5 derece artmış durumda, bu artış yılları baz aldığımızda, uzun bir döneme denk gelmektedir. Ancak burada sıcaklıktaki artış az gibi gelebilir herkes için ama tam olarak ifade etmek gerekirse, 1 derecelik artış bile dünya için kritik bir seviyedir.

Örneğin, buzulların erimesi, yıllardır küresel ısınmanın etkisinde kalan bir olaydır. Kutuplarda yaşamsal değerler de değişmekte. Kutuplarda olan erimeler kimine göre pozitif değerlenir, kimine göre negatif. Kutuplarda yaşayanlar açısından güneşi hissetmek bile iyi gelebilir çoğu zaman. Ancak dünyanın birçok yerinde durum çok daha başka.

Küresel ısınma dünyanın birçok bölgesinde etkisini hissettirmekte, özellikle ülkemizde son yıllarda yaşanan dolu felaketleri ve hortum hadiseleri bunun en somut örneği. Küresel ısınma, sadece iklim olarak zarar vermiyor, iklim olarak zarar verdiği noktalar, doğal felaketler, hortum, dolu yağışları, sel ve benzeri. İklim dışında verdiği hasar ise insan üzerindeki etkiler;

Son yıllarda ozon tabakasının daha da fazla hasar görmesi nedeni ile bu etkiler daha da kritik seviyeye ulaşmış durumda. Ozon güneşin zararlı ışınlarını filtreleme görevi yaparken, zayıflaması durumunda, güneşin ultraviyole ışınlarının geçmesine engel olamamaktadır veya daha az engel olabilmektedir. Bu durumda güneşten yararlanma çabasında olan insanların, habersizce cilt kanserine yakalanması olası. Böyle bir dönemde dünya daha fazla ısınmakta, doğal felaketler her gün daha fazla etkisini göstermektedir.

Gelelim güneşin ve doğanın kendini yenilemesine, bu ne anlama geliyor olabilir. Açıklamak gerekirse, güneşten örnek vererek açıklamak isterim, Güneş her 11 yılda bir aktivite sağlar, buna solar aktivite denir. Yani güneş 11 yıllık döngüsünde maksimum seviyede aktivite yaparak daha fazla salınım yapar ve güneşteki patlamalar bu aktivitenin sonucudur. En son güçlü aktivitelerin olduğu tarihler 2000’li yılların başlarındaydı, 2002’de o kadar güçlü patlamalar olmuştu ki, bilim insanlarının söylemleri “güneşten büyük ölçekte bir parça koptu” şeklinde olmuştu. Hatta güneşin dörtte biri kadar büyük bir parça koptuğu şeklinde makaleler yazılmış, büyük yankı uyandırmıştı. Güneş 11 yıllık döngüsünü iki yıllık sapma ile tekrar yeniliyordu o yıllarda, 2000 ve 2002 yıllarında güneşte bir değişim vardı.

Şu ana kadar anlatılanlarda, güneşin ve doğanın yenilenmesi ile olan ilgiyi kuramamış olmanız olası, haklısınız. Bundan dolayı bu ilişkiyi açıklamak isterim, güneşin 11 yıllık aktivitelerden bahsetmiştim, işte tam burada odaklanması gereken konu ortaya çıkmakta. Güneş aktiviteleri uzun bir süredir azalmaya başladı, hatta o kadar ki, artık yok denecek kadar az. Bunun sebebi güneş üzerindeki lekelerle ilgili. Evet bu da yeni bir konu aslında. Güneş üzerindeki lekeler güneş aktiviteleri ile yani solar aktivite ile direk olarak bağlantılı. Güneş üzerindeki lekelerin dünya üzerindeki etkisi o kadar büyük ki, araştırmalar her geçen gün devam etmekte. Şöyle ki, zaman zaman güneş üzerindeki lekeler azalır veya artar, bunun bir otomatik hesaplaması olmamakla birlikte, tarihsel süreçte güneşin davranışı incelenmiştir.

Güneş lekelerinin azaldığı hatta kaybolduğu dönemlerde, dünya soğuma dönemine girmiş ve mini buzul çağları yaşanmıştır. En yakın tarih 1645 ile 1715 yılları arasında gerçekleşmiş bir mini buzul çağ olayıdır. O yıllarda da güneşteki lekeler azalmış, yok denecek kadar az olması bu yüzden. İşte bilim insanlarının ortak vurgusu, önümüzdeki dönemde yaşanacak muhtemel olan bir mini buzul çağı, bunun da en temel sebebi, güneşteki lekelerin azalması hatta kaybolması, böylece solar aktivitenin de azalması hatta sona ermesi olarak söylenebilir.

Yazımızın başında küresel ısınmadan bahsetmiştim, peki böylesine bir küresel ısınma problemine karşın bir mini buzul çağı olabilir mi? İşte asıl burada bu makalenin gerçek anlamda cevaplanması gereken, bilimsel gerçekliğin tam kendisidir.

Bilim insanlarının birçok görüşü var, bunlardan en çok konuşulan ve üzerinde durulan üç düşünceyi anlatamaya çalışacağım,

Birincisi, küresel ısınma etkeni ile dünya daha da ısınarak, gün geçtikçe bu etkiler artacak, yazımın başında belirttiğim olaylar, hortum, kasırga hadiseleri daha da etkisini göstererek, dünya daha yaşanmaz bir hale gelecek,

İkincisi, yukarıda bahsedilen mini buzul çağı hadisesi gerçekleşirse, mini buzul çağı biraz olsun küresel ısınmayı yavaşlatabilir, hatta normale dönülebilir bir duruma gelebilir.

Üçüncüsü ise, her iki hadise de aynı anda gerçekleşmesi ihtimali üzerinde duruluyor.

Fakat bilim insanları, yukarıdaki maddelerden ikincisi üzerinde daha çok kuvvetli ihtimal olduğu savında, yani mini buzul çağı yaşanacak ve doğa kendini yenileyerek, bir nebze küresel ısınma bastırılmış olacak.

Mini buzul çağı gelirse eğer ne olacak, herkesin en çok merak ettiği konular arasında. Şunu belirtmek isterim ki, mini buzul çağı ile buzul çağını karıştırmamak gerekir. Buzul çağı küresel ölçekte olan bir şey fakat mini buzul çağı daha çok bölgesel ve zaman olarak da daha kısa süren bir olaydır. Her ne kadar kısa bir zamanda gerçekleşse de insan oğlu yaşam süresine göre yine de epey uzun sayılır. Yani yaklaşık 30 ile 50 yıl arası olabilir.

Peki bundan nasıl etkileneceğiz, bölgesel olduğu için her yerde aynı şekilde bunun gerçekleşmesini bekleyemeyiz. Fakat önümüzdeki günlerde kış ayları daha da ağır geçecek, kar yağışı daha fazla ve daha uzun sürecek, özetle kış aylarını daha fazla hissedeceğiz. Yaz aylarında da dolu yağışlarını daha fazla göreceğiz.

Bilim insanlarına göre bu iyimser senaryo, nasıl yani diyebilirsiniz, şöyle ki, eğer mini buzul çağı senaryosu gerçekleşmez ise, çok yakın zamanda küresel ısınmadan dolayı olan felaketler daha da yıkıcı olacak, hatta çoğu coğrafyada değişimlerin, yani ölümlerin ve coğrafyaların değişmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeği ile yüz yüze kalabiliriz.

Özetle yaşanacak olan mini buzul çağı aslında, doğanın kendini yenilemesi, hatta insan neslinin devamı olarak da yorumlanabilir. Bu yazımda elimden geldiği kadar güneşin ve doğanın kendini yenilemesi olayını anlatmaya ve aktarmaya çalıştım. Yazı gerçekten faydalı ve ilgi çekici olduysa ne mutlu bana. Sevgiler.

Hazırlayan: panda

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 14. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.