CBB yazdı: MMORPG’lere mezar taşı seçerken…

2016 yılını da bitirip 2017’ye girerken ‘’Vay beeeh bir sene daha yaşlandık baksana!’’ diyen arkadaşlarınız, akranlarınız, teyzenizin bi’ el ben oynayayımcı oğlu veya level atlamadan PC başından kalkmayan sevgiliniz falan varsa sallayın terliği arkasından burada bir gencin anıları yanıyor! Ve mümkündür ki değişimin bize sundukları bir yasuonun teq’leri kadar yavan.

Hazırlayan: cbb

Uzun yıllar geçti şöyle keyifli ve tutkulu bir mmo oynamayalı. Gerçi uzun yıllarım da geçti tutkulu oynadığım ama bir çizgiden sonra kendimi farklı bir yerde buldum, çizgiyi geçtiğimi anlamamsa uzun yıllar aldı. Şimdi diyeceksiniz ki niye bu kadar dramatize ediyorsun veya bir apaçi ağlıyor gözleri yaşlı… Demeyin, etmeyin; bir kuşağın tutkusu harcandı oyun sektörüne; basit oyunlarla başladık hepimiz 16 mb’lık ramli PC’lerde GTA oynamak derdindi, sonra büyüdün daha büyüklerinin daha da büyük oyunlar oynadığını gördün. Oyunlarda dolanan o karakterlerin gerçek insanlar olduğunu öğrendin, bu oyunu oynayan kuzeninin okuldan gelince cebindeki bir paket kinder çikolatayla nasıl o bilgisayarın başına tutkuyla oturduğunu gördün, bir 10 dakika oynayayım ne olur dedin ve başladın.

Yıl 2002, sabahçı olmayı herkes sever ama ben daha çok severim, sabahçı olanlar daha çok eğlenir, okulda geçirilen vakit nispeten az gibi hissedilir ve okuldan sonra yapılabilecek her şey için yeterli vakit vardır. Okuldan sonra gelmişim şöyle güzel bir kadınbudu köfte gömdükten sonra Knight Online oynamak için tüplü ekranlı ve o zamanlar giydiğim donum kadar beyaz PC’min düğmesine basmışım. Hırıltılı sesler eşliğinde bir açılış, masaüstünün gelmesi için bekliyorum ve çayımı 2-3 kere hüplettikten sonra her şey hazır. Msn Messenger’ım açık, şöyle afilli bir müzik koydum ki neşemiz msn durumumdan da gözüksün, okuldan gelen bilimum arkadaşlar da oturumları açmaya başladılar o arada. Tabi o zamanlar hiçbir sosyal medya olmadığı için amaç çok basitti ve oyuna tıkladım direkt olarak. Serverlar full çekiyordu insafsızlar okuldan geldikten sonra abanıyor diye iç çektim ve çayım bitmek üzereydi bir süre sonra girmeyi başardım. Biraz vakit geçtikten sonra en yakın arkadaşım aradı ‘’Sen mi girdin oyuna?’’ diye, ‘’Evet ben girdim sen de öbürüne gir’’ dedim. ‘’Dur sakın kızma ama bir şey söylicem’’ dedi. Çok geveliyordu ağzında ben de kızıp ‘’Hadi söyleyeceksen söyle yoksa suratına kapatıcam’’ dedim. ‘’Kızma ama dün biri geldi yanıma oyunda, elektrikli silahı vardı bana senin de silahını ateşli yapayım mı dedi, ben de silahı ona verdim sonra kaçtı.’’ dedi. Küçük bir bekleyişin ardından kıyamet koptu tabi yaklaşık 15 okul sonrası günümü harcadığım silahın böyle bir kekoluk yüzünden gitmesi çok acıydı, evi yakın olduğu için koşarak gittim ve biraz boğuştuk. ‘’Ben şimdi senin kafanı ateşli yapıcam’’ diyerekten kafasına kafasına vuruyordum. Tabi 5 dakika sonra minimikslerimizi bakkaldan alıp deniz kenarına gidip ayaklarımızı denize soktuk. Bağlandığım kişilerle, hayatımızı birleştiren her şeyi korumak gibi bir içgüdüm vardı çocukluğumdan beri bu yüzden ‘’+9 silahını çaldı diye bıçakladı’’ veya ‘’Kendini pikaçu sanıp pencereden atladı’’ gibi haberlere hunharca gülen çocuktum. Aramıza hiçbir zaman bir Priest Impact girmesine izin vermedim, en kötü ‘’Amaaan en kötü salarım bizim köpeği üstüne hahaha’’ derdim.

Yıl 2004 anneme okuldan sonra hala en yakın arkadaşım Cevahir’lere gideceğimi söyleyip çıktım, yine kendime göre ballı (o dönemde sık kullandığımız kelimelerden) olduğum senelerden birini yaşıyordum Knight Online’ı bırakıp kendime yeni bir dert arayışı sonucu Silkroad Onlıne’ı bulmuştum. Bu derdi bulmam Cevahir’in bana gelip ‘’Olum süper bi oyun buldum böyle kervan çekiyorsun bi şehirden öbürüne hatta oradan öbürüne falan sonra gelip seni soyabiliyorlar falan atkı takıp VS falan atabiliyorsun başkalarıyla harika bir şey.’’ demesiyle edindim. Biraz oynadıktan sonra ‘’Oha lan güzelmiş bu’’ diyip hayatıma sokmuştum. Ama bilmediğim bir şey vardı bu oyunu hayatına sokmak için bir hayat yeterli değildi, başka bir hayatı da kuma olarak üzerine almalıydın ki yetebilesin. İlk açtığım karakteri hem STR hem INT’e karışık verip ortaya karışık, etliye sütlüye karışmayan aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey tadında bi karakter yaptım. Cevahir’in ise okçu kadın hastalığı vardı. Cevahir işi biliyordu tabi hepsini tek bir klasmana verip güçlü olabilmişti, imreniyordum ona bu yüzden. Emeklerinin boşa gittiğini görmek zira hiç hoş bir şey değildi. Bu yüzden açtığım karaktere devam ettim. Tabi bir süre sonra GeceninYargıcı nickli düşük level bir hırbonun beni kesmesiyle silip tekrar başlamam çok sürmedi. Bu oyuna yatırdığımız her vakit bize aileden gelen azar ve stres olarak yansıyordu. Bir süre sonra anladık ki bu oyunun devamını getirebilmemiz için bize para gerekiyordu o noktada durmuştuk, daha önceden hiçbir oyuna para yatırmamıştık ve yatıranlar için ‘’Bunlar salak mı la hayatta oyuna para vermem ben gider o parayla yeni gelen şu filme giderim lan annem izin vermiyo zaten.’’ derdik.
Yıl 2006-2008-2010-2011 biz hala birlikte devam ettik oynamaya ta ki sınıra gelinceye kadar. Oynamadığımız çok az oyun vardı hepsini tatmıştık çok güzel yeni arkadaşlıklar edinmiştik oyunlarda hatta ve hatta bacak kadar boyumuzla aynı şehirde oturanlarla buluşup birlikte magnum yemeye gitmiştik. Bizim arkadaşlığımızı büyüten bir şey idi benim gözümde Mmo’lar, bu yüzden biz eğer oyun oynamaya ara verirsek arkadaşlığımız da bozulur diye düşünürdüm hep. Zira hiç öyle olmadı arkadaşlığımızı büyüttü ama yok etmedi. Yıl oldu 2012 üniversiteyi kazandım daha farklı konulara yöneldim hala oyun oynuyordum fakat küçük çaplıydı belki büyüdük der bir köşeye atardım kafamdaki soruları. Kafamdaki sorular tilki ben koyun koştur babam koştur.

Yıl 2016, bir apaçi ağlıyor gözleri yaşlı, ‘’Olum sıkıldım ya şöyle gecemizi şenlendirecek bi-iki mal yok mu sende yaa’’ diye mesaj attım Cevahir’e whatsapp’tan. Hayat çok ilginç gerçekten, msn adresi [email protected] olan biri şimdi whatsapp durumuna ‘’Variability upon World’’ yazıyor (öperim alnından lan!). ‘’Çilek mi istersin yoksa mango mu’’ diye cevap verdi. ‘’Sen bilirsin ağzının tadını’’ dedim. ‘’Artık bilmiyorum valla ortalıkta o kadar çok saçma oyun var ki artık vakit de harcayamıyorum aramaya, boşa çaba gibi geliyor o yüzden bir iki tane vakit geçirmelik Moba falan oynuyorum, yapacak bir şey yok.’’ dedi. Haklıydı Moba’lar tarafından ele geçirilmeye başlamıştık.
Mmorpg’ler tahtını Moba’lara kaptırana kadar en iyi oyun tiplerinden biriydi aslında, 2014 yılına kadar her yapımcı kepçe kepçe para kaldırdığı için bu sektörden, çer çöp grafik motorlarıyla rezil oynanabilirlikte oyunlar çıkartıp durdular çılgınlar gibi. Eskiden bu firmalar batmıyordu ama yakın zamanda mmorpg’ler, yapımcılarını 2-3 ayda batırır hale geldiler. Sadece yeni çıkanları bırakalım, 2015’in ikinci çeyreğinde bu oyunların şahı olarak bilinen World Of Warcraft bile 1.5 milyon abone daha kayıp hanesine yazdı. Birçok kaliteli yapımlar da yapılıyor aslında ama neden tutmuyor? Burada ödül yapısının nasıl değiştiğine bakmamız gerekiyor. 2002 yılında bir mmorpg’ye baktığınız zaman ‘’1500 tane karadulun pembe tırnağını topla sana ucu keskin mızrak +7 vereceğim’’ görevlerini hatırlıyorsunuzdur sanırım? Evet, teker teker toplardınız ve kesinlikle her kestiğinizden düşmezdi. Bu görevi yapmak için kaç gününüzü verebilirdiniz eskiden? Ben çok rahat 3-4 gün kesinlikle bu görevi bitirmek için uğraşırdım ve o mızrağı taktığım zamanki heyecan bana yeterli gelirdi. Peki, şimdi ne var? Ödül hissi Moba’larla birlikte aşırı derecede artmış durumda. Oyunlar zaten çok kısa süreli olduğu için hem başarı hissini size kısa vadede veriyor hem de oynadığınız oyundaki takım bazlı rekabet hissi bir sonrakini oynamanız için sizi dürtüklüyor. Mmorpg’lerde ise bu eksiği kapatmak için günlük ödüller, hızlı oynanış, kısa vadeli ödüllerle harekete geçtiler fakat bu sadece çöküşlerini yavaşlatmakla kaldı. Sıkıntı da burada başlıyor aslında, Mmorpg’ler Moba değiller, eğer bir Mmorpg’yi moba ögeleriyle donatıp kısa vadeli ödüller, hızlı bir oynanış eklerseniz o oyun ölür. Rol yapma oyunlarının asıl hissiyatı uzun vadeli yatırımların ileride size güçlü kılacağı ve end-game’e yaklaştıracağını bilmekle oluşur. Eğer her gün alınan ödüller diğer insanların da aldığını hissediyorsanız ve bu ödüllerin oyunun üzerinde mutlak bir etkisi olmadığını fark ediyorsanız o Mmorpg orada öldü demektir. İkinci bir durum yalnızlaşan oyuncular mevzusu. Kim cinler perilerin top oynadığı bir yerde +11 zıkkımın kökü kasmak ister? O zıkkımın kökünün neden kasıldığını herkes biliyor elbet, HAVA ATMAK! Herkes hava atmak ister içinizdeki egoyu susturmayın. Mobalara ve FPS’lere neden çuvallarla para yatırıp ‘’Ekstra pembe çıtkırıldım Junkrat’’ skini aldığınızı herkes biliyor. Ego kötü bir şey değildir hayatınıza renk katar fakat birinin egosunun bittiği yerde başkasınınki başlar unutmayalım. Başka bir unutmamanız gereken şey ise başkasının egosunun başlayacağı yeri bulamazsanız o oyunu oynamayacaksınızdır. Ve son bakmamız nokta ise, artık her oyun bir MMO. Neredeyse artık birçok oyuna online platform sunuluyor. Neden RPG ile sınırlı kalasınız ki? Survival oyunların verdiği çoklu oynanabilme hissiyatı ile RPG’leri aratmayacak derecede keyif alabiliyorsunuz artık. Bu da size karadulun tırnaklarını aramanızdan bi tabi daha çekici gelecektir.

Ve 2016 bitiyor, 2017’ye giriyoruz Black Desert çıktı, oynadım. World of Warcraft’a devam edebilecek bir yol bile göremiyorum, Blade&Soul’un yarattığı hayalkırıklığı ile harmanlandım, Riders of Icarus zordu, denedim gerçekten denedim ama sonra ‘’Ee şimdi?’’ ile kalakaldım, The Elder Scrools Online’ın yavaşlığından 2 yaş yaşlandım, Wildstar da heryer bomboş kaldığında oturup ağladım, tek yüzümü güldüren şu Kader Mühürleri idi sanırım. Tabi ki mecazi anlamda, İstanbul kıyamet vakti’nin yapımcıları Sobee yapıyor diye hadi bi destek vereyim bari demiştim amma, betada mekaniklere baya haykıra haykıra güldüm. (Üzgünüm Türk yapımcı diye pohpohlayacak değilim, eksiklerle dolu felaket bir oyun). 2016 böyle geçti.

2017’de ne bekliyor peki? Kore’de çıkmakta olan birçok oyun mevcut şu günlerde. 2017 için gerçekten umut verenler mevcut listesini bırakıyorum aşağıya, çıktığı zaman veya hâlihazırda çıkmış olanlarda karadul avlayıp avlamamak size kalmış. Umarım hepimizin 2017’si çok güzel geçer, CBB olarak küçük gamerlarımın gözlerinden, büyük gamerlarımın da ellerinden öper, noel babadan mümkünse bir adet Titanfall 2 isterim. Saygılar sevgiler.
1- Revelation Online
2- Dragon’s Dogma Online
3- Moonlight Blade
4- Astellia Online
5- Twilight Spirits
6- Project Genom
7- Bless Online
8- Black Desert

 

7. SAYI

HOMOJENOku

İndir