Biseksüellik LGBTİ’nin bilinen ama bilinmeyen, anlaşılan ama anlaşılmayan belki de en iyi ihtimalle anlaşılmayan cinsel yönelim ifadelerinden biri. Zaten kimilerine göre koskoca “kısaltma” eşcinsellerden ibaret. Bir şeyi böyle kısaltınca mesafeler de kısalmıyor tabi. Adı olmayan normal insanların yanına LGBTİ kısaltmasıyla eklenen cümlelerin kapsayıcı olduğunun düşünülmesi gibi. Gurur yapacağım; kim kimi kapsıyor arkadaş?
İçerisi-Dışarısı
“Normaller” sandığımız kadar “dışarıda” da değil aslında. İçimizde bir yerlerde hala hüküm sürüyorlar. Ki bazen en derin normallerimiz kendimize zarar veren algılar da olabiliyor. Bunu her LGBTİ+ bilir diye düşünüyorum. Tabi bu normalleştirme yalnız natrans heteroseksüellerden bizim o taraflara gelen bir “norma” sahip değil. Birbirimize karşı önyargılarımız da hala devam ediyor. Yazının konusu olan da bu önyargılardan nasibini alan biseksüellik.
Biseksüellik denince akla ilk gelenler de (doyumsuzluk, geçici bir aşama, yarı hetero yarı eşcinsel olma) pek olumlu sayılmaz. Tanıyarak dışlayanlar biseksüellere olumsuz özellikler atfederken tanımayanlarsa zaten baştan böyle bir varoluşun bulunduğuna “inanmıyor”. Bunu eşcinselliğini kabul edememe olarak düşünüyor. Yarı heteroseksüel yarı eşcinsel algısındaki mantığı ise dünyayı düz bir çizgiyle ortadan ikiye ayırabileceğini zanneden “karışmayan”, “karıştıramayan” ne düşüneceğini bilememe hali olarak görüyorum. Bu karışma mevzusu bence önemi bir mevzu. Neden karışalım? Uzaydan dünyaya gönderilen bir grup insan olmadığımızdan, belli yerlerde yetişen endemik bir bitki türü olmadığımızdan olabilir mi? Kim gündelik hayatını “işte orada natrans ve hetero” diyerek yaşıyor?
Karışmak
“Karışmak” çoğu zaman ayrımcılığın “sınırlarını” da belirler. Birileri arasına keskin sınırlar çekildiğinde oradan bazı birileri galip çıkar ve diğerleri mağlup olur. O yüzden normal olduğu için natrans ve heteroseksüel yerine “normal” insan ve bunun yanında sıkıştırılmış bir menüyü sahiplenir gibi açılımı bile araştırılmazken LGBTİ’ler. Elbetteki bütün LGBTİ’ler cis normatif, heteronormatif, ataerkil bir dünyanın dışladığı insanlar ve bu konuda yanyanalar. Peki yanyanalığımızda sınırlar ne durumda?
Biseksüellik işte bu karışma ile sınır koymanın tam merkezinde yer alıyor gibi hissediyorum. Varlığı hetero-eşcinsel ikiliğine hapsediliyor. Açık bir biseksüel için diğer cinsle ilişki eşcinsellerde topluluğa ihanet, heteroseksüellerde normal yolu seçtiren üstün insanlık olarak görülüyor. Tam tersi ise “zaten eşcinseldin”. Arzuları, varlığı çekiştirilip durulan sürekli ne “tarafa” geçeceği gözetlenen, “hem” erkek “hem” kadından hoşlanan olarak görülen dolayısıyla varlığı iki kutba ayrılan. Kontrol edemeyeceğini düşündüklerine önyargıyla yaklaşan insanların zafer naraları atmayı bekledikleri bir içi boş, kaygan zemin biseksüeller. Oysa ki biseksüellerin arzuları kimsenin hizmetinde değil.
“E hani kadın geçiyor bakmadın.”
Biseksüellik kaygan zemin olduğu kadar da bilinen hatta sizden başka herkesin bilebildiği bir yönelim. Yoldan hemcinsiniz biri geçer, soran kişiye göre gayet güzeldir. Yürürken varlığını bile fark etmediğiniz biri gösterilir: “E hani kadın geçiyor bakmadın.” Bazı arkadaşlarınızsa diğer cinsle olunca durumun düzeleceğine emindir. Normalde ilişki durumunuzu kaale almayanlar önemsemeye başlar. Yöneliminizi bilmelerine ve asla “homofobik” olmamalarına rağmen özellikle diğer cins önerilir; öneri istemeseniz de.
Velhasıl kelam biseksüel olmak zor. Ama varlığına sınırlar koyarak başkasına sınırın ardından bakarak yaşamak daha da zor olsa gerek.
Hazırlayan: zabeldogdu