Tunca’nın Müzik Kutusu: Gülay – Gri Şarkılar

Aşkın Naif Kadını’ndan Erkek Şarkıları…

Hazırlayan: tunatuan

21 yıl önce tereddütlerle bir gün bir çılgınlık edip onu sevdiğini söyleyerek sevdiğinden bir umut bekleyen naif, kırılgan bir gül gibi girdi hayatımıza, öncesi de vardı ama 1995 tarihli Cesaretin Var Mı Aşka adlı sonradan tüm sevdiğine açılamayan aşkların marşı olan bir şarkıyla hayatımıza Gülay adını yazdı. 21 yılda onun sesinden dinlediğimiz şarkılarda, türkülerde, bu kırılgan ama gururlu kadınla birlikte aşklarımızı, yalnızlıklarımızı, umutlarımızı, güzel duygularımızı, cesaretlenmelerimizi, sonra geri çekilmelerimizi yaşadık. Önce kuş olduk uçtuk semaya, sonra vurulduk düştük sevdaya. Bir Sevi Masalı oldu sonra ezgisi ve bu albümde de her albümünde olduğu gibi pop şarkılarla türküleri harmanladı. Albümlerinde kimi şarkıların söz-müziğinde de imzasını bıraktı. İstanbul Kanatlarımın Altında filminin tema müziğinin sözlerini yazıp yorumladığı “Aşk” ise klasik şarkılar arasına girdi. Ama bunların hepsinde Gülay yorumu ile kendi özgün tarzını ve yorumunu oluşturdu. Gülay söyledi, biz hüzünlendik, sevindik, mutlu olduk, efkârlandık. Damlalar serisi ve adını taşıyan televizyon programıyla, daha sonra Dalgalar ile bu toprakların türkülerine can verdi. Sonra Aşkhane ve Adı Yok ile popüler müzik tınılarına geri döndü. Bu sene ise Nisan ayında yayınladığı ve kalbinde büyütüp sesiyle yoğurduğu eski(meyen) şarkıları yorumladığı “Gri Şarkılar” albümüyle yeniden arşivlerimizin ve kulaklarımızın pasını sildi. Bu sayının Müzik Kutusu’nda Gülay ve şap şahane albümü Gri Şarkılar var.

Albüm 5 Nisan’da Pasaj Müzik etiketiyle çıktı. Albümün adıyla tutarlı şekilde gri tonlarda bir kapak ve baktığımda bu kapak bana eski fotoğrafları hatırlattı. Baktıkça içimizde hüzünle karışık güzel duyguları harekete geçiren bir renk kullanıldı. Bir tanıma göre siyah ve beyaz renklerin değişik oranlarda karıştırılması ile elde edilen bir renk olan gri, gözün en rahat algıladığı renklerden biridir. Alçak gönüllülüğü ifade eden, uzlaştırıcı ve denge unsuru olan bir renktir. Ciddiyet ve hareketsizliği çağrıştırır. Diplomatik ve ağır ortamlarda denge unsuru ve uzlaştırıcı olarak kullanılabilir. Bu albüm bu açıdan bakıldığında dinginliği, sakinliği ile bir dinleti albümü oluyor ve gri renkle uyumlu bir albüm meydana getiriyor.

Kapakta Gülay yüzünde hem hasret, hem umut, hem özlem, hem de hüzün yüklü bir bakışla bakıyor o eski zamanları yâd edercesine. Albüm kartonet tasarımından, şarkı seçimlerine, iç yazılardan, düzenlemelere kadar bütünüyle çok sade. Bu yüzden yüksek tempolu müzikleri sevenlerin ilk tercihi olmayabilir ama kulaklarını dinlendirmek isteyen ve eski şarkılara Gülay dokunuşlarının nasıl olacağını merak edenlerin arşivlerinde keyifle yer alabilir.

Albümde düzenlemeler Hüseyin Cebişçi, Gökhan Varol, Cihangir Aslan ve Evren Arkman’a emanet edilmiş.  Fotoğraflar Kerem Yılmaz’a ait. Eskilerden kalmış ama özelikle söylene söylene sündürülmemiş şarkıların seçilmesi albümün en büyük artılarından biri. Zira böyle proje albümlerde genellikle genel kitleye hitap edilsin diye popüler eski şarkılar seçilir. Ama bu albümde genellikle sadece ilgilisinin “vaaay bu şarkı da varmış” diyebileceği şarkılar var ve bu açıdan bu şarkıları çok bilmeyenlere yeni şarkı gibi tınlayabilmesi mümkün.

Albümde Burak Aydos’tan, Tuna Kiremitçi’den, İlhan Şeşen’den, Alpay’dan, Bülent Ortaçgil’den, Serhan Kelleözü’nden, Mehmet Güreli’den, Keremcem’den, Hüsnü Arkan’dan, Özcan Deniz’den ve Cemali’den şarkılar seçilmiş. Albümden ilk olarak Tuna Kiremitçi’nin 2012 yılında çıkardığı Kendi Halinde albümünde yer verdiği ve daha önce Ajda Pekkan’ın 2006 tarihli Cool Kadın albümünde yer alan ama pek dikkat çekmeyen Mucize oldu ve bu şarkı Gülay’la hak ettiği yere kavuştu. Öyle ki Gülay’a mal olan şarkılardan biri oldu. Özellikle sözleri itibariyle bugünleri anlatan şarkıda “Bir mucize gerek bize, hayat bir an gülsün diye, günah değil ayıp ne de, Tanrım bize mucize” sözlerine katılmamak mümkün mü?

İkinci şarkı Burak Aydos’un 1993 yılı çıkışlı Beni Verme Ellere şarkısı oldu ve bu şarkı daha albümü ilk dinlediğimde beni Gülay yorumuyla sardı. Bu şarkıda 21 yıl sonra gene o yazının başında bahsettiğim utangaç ve naif Gülay’ı dinledim. Bu defa biraz daha gür sesle ve cesaretle söylüyor sevdiğini. Bu arada albümün genelinde daha rock bir Gülay yorumu duyuyoruz ve bu vokal ona çok yakışmış.

Albümün kapanış şarkısı Kızıma Mektup, Bülent Ortaçgil’e ait ve Ortaçgil’in çok gün yüzüne çıkmamış şarkılarından. Gülay bu şarkıyı kızı Nilban’a ithaf etmiş. Şarkıda zamanında bir babanın kızına yazdığı ve hayat yolunda bir baba nasihati sayılacak sözler, Gülay’da bir anne nasihati oluyor ve sözleri de gene bugünlerimizi anlatıyor. Mesela “Canım kızım, güzel kızım, adı denizden gelen kızım diyeceğiz sana ‘insan hakları’ o gün sakın açma gazeteleri diyeceğiz sana kardeşlikten barıştan… Dakikada binler ölüyor açlıktan” ta ne zamanlarda yazılmış şarkıların içeriğinin günümüzde de geçerli olması ayrı bir düşünülesi konu ama konumuz bu değil tabi.

Albümün içime en dokunan şarkılarından biri Alpay’ın Yanımda Kal şarkısı. Gülay yorumuyla 40’larında bir kadının isyanı haline geliyor ve içinizi daha da yakıyor. Hayatın ve aşkın içinden geçerek artık demlenen kalbi “hiç gitme terk etme beni, yorgunum çekemem hasretini, istersen al sevinçlerimi, sakın gitme kal gitme” derken, o sesteki ve yürekteki gönül yorgunluğunu iliklere kadar işliyor.

Albümün en sürpriz şarkısı, 90’larda hayatımıza girerek nev-i şahsına münhasır stilleri ve müzikleriyle müziğin en ayrıksı ve orijinal ikilisi Cemali’nin Duymak İstiyorum’unu Gülay’dan dinlemek oldu. Daha önce Emre Aydın’ın yeniden yorumladığı şarkıyı bu defa Gülay yeni bir düzenlemeyle sunuyor. Orijinalinden kuvvet olarak bir tık daha düşük olsa da, bu rock şarkının bir kadın sesinde yorumlanması cesur ve güzel bir deneme olmuş.

Bu şarkılar siyah olamayacak kadar iyimser, saf beyaz olamayacak kadar kötümser duyguları barındırıyor, bu yüzden adı Gri Şarkılar. Tüm şarkılar hayatın iyi ve kötü yanlarını içeriyor adeta ying ve yang gibi. Sevinçlerin içinde hüzünler, hüzünlerin içinde sevinçler, umutların içinde yıkılmalar, yıkılmaların içinde umutlar, hasretlerin içinde kavuşmalar, kavuşmaların içinde hasretler yüklü şarkılar. Bu şarkıların hepsi daha önce erkek yorumcular tarafından seslendirilmiş bu duygulara bir kadın dokunuşu ve duygusu olarak karşımıza çıkıyor. Erkeklerin duygularına kadınca bir bakış atıyor. Gülay’ın albüm yazısında belirttiği gibi:

“Bazılarımız için keskindir hayatın renkleri siyah ya da beyaz gibi…

Kimimizin hayatında griye asla yer yoktur ancak rengini siyah ve beyazdan alır gri ve varlığı öylesine güzeldir birlikteliğin, birleşimin, bir olmanın mükemmelliğini anlatırken…

‘Gri şarkılar’ bu üçlemeye inananları aşka ve sevgiye davet ediyor.”

O halde bir fincan kahve eşliğinde fonda Gülay’la anıları yâd etmek ve insan olduğumuzu yeniden hatırlamak için bu albümü edinin, çünkü bu albüm iyi bir yaren ve eşlikçi…

Favorilerim: Beni Verme Ellere, Mucize, Yanımda Kal

 

7. SAYI

HOMOJENOku

İndir

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 7. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.