Büşra Köse yazdı: Ne Tuhaf!

İnsanlar yakıp yıkıyorlar. Ne tuhaf…

Yıktın da yakmaya cesaretin oldu mu hiç?
Harfleri?

Tanrım!
Oysa ne çok yakmak istedim yazdıklarımı, ustaca bir kanayışın eşliğinde. Ustaca diyorum; zira kanayacaksa akıtmalı önce tüm cerahati bünyeden, heybetlice olmalı, başı yukarıda ve mağrur olmalı, kanadığına değmeli. Harflerin.

Arınabilir misin sence?

Yazdığın tüm harfleri yok ettin diyelim, yaktın ve kurtuldun onlardan. Peki ya zihnin? Zihnini yakabildin mi? Yazarken deneyimlediğin harfleri yakarken temize çekebildin mi?

Pardon bayım!
Yazmak dedim değil mi az önce? Pardon! Çok loş burası. Dikkatsizim. Yorgunum. Yazmaklarım dağılmış her bir yere. Yerlere. Basmadan yürümek istedim, olmadı. Ben de durdum öylece, sabit. Durmak oldum. Durağanlıkla çok oldum.

Dizlerime kadar cümlelere gömülmüş, orada öylece duruyorum. Sakin. Cümleler çürüyor yavaşça, tiksiniyorum. Önce kokuyu fark ederim ben, önce kokuları… Zihnime sinsice kazınır kokular, ilk olarak orada başlar lanetim. Cümleleri yakarım da zihnimi yakamam bir türlü. Saydamlaşır zihnim. Görünmez olur.

Başım dertte Tanrım, biraz konuşmalıyız.

Cümlelerde aklım fena halde… Durmadan çürüyen cümlelerde…
Ne o, endişeli bir akış mı başlıyor yoksa damarlarımda? Ustaca bir kanamaya mı hazırlanıyor hücrelerim? Kanat çırpmayı unutan kanat kıpırdatıcı bir kuş gibi özgürleşmeyi mi istiyor zihnim, tüm cümlesel deneyimlerinden?

Pardon bayım!

Hazırlayan: Büşra Köse

8. SAYI

HOMOJENOku

İndir