Eski Zaman Sevdalarının Şarkıları ‘Mahmut Çınar – Bul Beni’

Müzikte sevgililerin birbirinin kaşını gözünü patlattığı şarkılar “trend” şarkı olarak görüledursun, sevdasını, hüznünü, hayallerini, çelişkilerini, coşkularını, heyecanlarını hala insani duygulardan arınmadan ifade edebilen müzisyenler de yok değil. Geçen aylarda röportajıyla Homojen Dergi’yi şenlendiren Mahmut Çınar, son iki yılda dijital ortamda yayınlamış olduğu şarkıları bir albümde topladığı Bul Beni albümüyle eski zaman sevdalarının bugüne yansıyan şarkılarını seslendiriyor.

Şarkılara değinmeden her albümde olduğu gibi incelemeye kartonetle başlayalım. Eski zaman sevdalarındaki ince, nazik ve naif duyguların ipucu ilk olarak kapakta ve kartonette kendini gösteriyor. Siyah beyaz kapakta profilden bir Mahmut Çınar görüyoruz ve başı öne eğik düşünceli, albümün adıyla müsemma bulunmayı bekliyor… Sevgili’ye de olabilir bu çağrı, “eski bir dosta” da ya da eski zamanların özlemiyle bulunmayı bekleyen bütün ruhlara da… Albüm kapağına baktığınızda bu albümde eller havaya cıstaklı şarkı olmadığını anlıyorsunuz. Bu bir dinleti albümü, tempolu şarkılardan yorulan kulaklara bir şifa gibi. Teşekkür notu, aynı zamanda bir akademisyen olan Mahmut Çınar tarafından kişisel geçmişinin bir kronolojisi gibi, kâh şarkıların ilk çıkışlarına değiniyor, kâh son hallerine getiren insanlara selamlarla… Bu samimi teşekkür notuyla benim gibi öncesinden beri takip eden takipçileri kadar, yeni keşfedecek dinleyicinin de ilgisini çekiyor Mahmut Çınar. Kartonetlerdeki teşekkürlerde dinleyiciye de yer veren müzisyenlere ayrı bir saygı duyarım, çünkü albümler yapılırken bir emekle yapılıyorsa, onu alıp arşivlerinin ve kalplerinin bir köşesine taşıyan dinleyicilerin de manevi katkısı oluyor ve sanatçının bu dahiliyetin farkında olması dinleyici için de hoş bir ayrıntı. Sanatçılar bunu yapmak zorunda değil tabi ki, ama kendi adıma söyleyeyim, teşekkür kısmında dinleyiciyi de unutmayan, onu da sürecin bir parçası sayan müzisyen candır.

Nisan ayında Garaj Müzik etiketiyle çıkan albümde Mahmut Çınar’ın 2016 yılından bu yana, yazıp çizip seslendirdiği ve sosyal mecralarda paylaştığı şarkılar yer alıyor. Albüme katkısı olan isimlere baktığımızda, son düzenlemelerde son zamanlarda özellikle Tuna Kiremitçi’ye yaptığı düzenlemelerle adını duyduğum Hüseyin Çebişçi adını görüyorum. Şarkıların ruhunu çok güzel parlatmış Çebişçi. Albüme katkıda bulunan müzisyenler, genellikle birlikte çalan müzisyenler, yani bu albüm de birbirinin ruhundan anlayan müzisyenlerin kolektif çalışması olmuş. Akustik gitarda Caner Güneysu, bas gitarda Efe Demiryoğuran, kemanda Altuğ Öncü, perküsyon ve vurmalılarda Okay Aynur, çelloda Özer Arkun, Güz Geçer’de davulda Sinan Özen, Büyük Aşklar’da elektrik gitarda Cihangir Aslan ve Kördüğüm’de naylon telli gitarda Deniz Bayrak ve geri vokalde Evren Arkman, Bul Beni’de perdesiz gitar ve bağlamada Bahadır Kartal ve balaban’da Gürkan Çakmak isimlerini görüyoruz ki bu isimlerin bir kısmını Tuna Kiremitçi ve Gözde Öney’in albümlerinde de dinlemiş ve ortaya çıkan uyuma bayılmıştım.

Bir şarkı dışındaki tüm şarkıların sözleri ve müziklerinde Mahmut Çınar’ın adını gördüğümüz albümde Kördüğüm şarkısının sözlerinde Mahmut Çınar ile Gözde Öney, müziğinde Deniz Bayrak adını görüyoruz. Albümün konuk sanatçı kontenjanında “Satır Satır” başlayan tanışıklıklarını çok sağlam bir dostluğa dönüştüren ve gene onun da röportajını Homojen Dergi’de okuduğunuz, İki Gölge isimli şahane albümün şahibi Gözde Öney ve yılların üstadı Hüsnü Arkan’ın adlarını görmek, albümün “bir dakka orda duralım” dedirten iki sürprizi.

Albüm uzun yılların yorgunluğu ardından birbirini bulan iki sevgilinin güne uyanmalarıyla başlıyor. Umut dolu, sıcacık, yeni bir başlangıç ve yeni bir heyecanı anlatan şarkıda Mahmut Çınar’a hipnotize edici Gözde Öney eşlik ediyor. İkisinin tanışmasına vesile olan şarkı bu ve ikisini dinlerken o Kayahan-Demet Sağıroğlu uyumunu yakalayan bir sound hissettim. Şarkıdaki adamla kadın yeni bir şeye başlıyor ve kafalarında bir sürü soru, kendiyle yüzleşmeler, korkular, kaçmalar, arayışlar sonunda “aradık da ne oldu, bulduk mu?” sorgulamaları, birbirlerini tanımak istiyorlar ve adam biraz da temkinli “sormasan o anda cevapsız soruyu, bu sonsuz mu?” anın güzelliğini yaşa, bak ardımızda facialar derken insanın aklına geçmişte yaşadıkları kötü ilişkiler geliyor, ama şimdi buradalar ve “bu sonsuz mu” demeden yaşayıp gitsinler istiyor adam, bu şarkı yeni bir ilişkinin tanışma evresi…

Şarkıların dilinden bahsetmeli biraz. Bir kere akademisyen kimliğinin de eseri olsa gerek, şarkı sözleri çok şiirsel ve bütünlüklü. Anlamsız hiçbir tamlama, kafiye olsun diye konmuş hiçbir fazla söz, gereksiz hiçbir cümle yok. Cümleler anlaşılır, akıcı ve yerli yerinde. Öyle ki bir satırı çıkarsan eksik kalır, öyle tamamlıyor birbirini. Türkçe çok güzel kullanılmış ve Mahmut Çınar’ın yorumunda da kelimeler tana tane anlaşılıyor, ki bu zamanın müziklerinde mumla aranan bir özellik bu. Şarkılar hayli uzun sayılır ve normal de A bölümü Nakarat B bölümü tekrarları daha serbest, dolayısıyla acaba bundan sonra ne gelecek diye merak ediyorsunuz, tahmin edemiyorsunuz hikâyenin devamını bu da daha ilgiyle dinlemenizi sağlıyor. Sözlerde sevdayı anlatırken hiç ucuz, vıcık vıcık, sığ, içi boş tanımlamalar ve laf salataları yok. Belli ki Ortaçgil/Kızılok/Kayahan kültürü tesir etmiş şarkı yazımında da.

Ortaçgil demişken, albümün genelinde ve Mahmut Çınar’ın yorumunda müzisyen kimliği üzerinde çok büyük etkileri olan Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü etkileri çok hissediliyor ve şarkılarında da bu tatlı hava hissediliyor. Mahmut Çınar kendi şarkılarını yazmasıyla özgünlüğünü koruyor ve bu isimlerden/gruplardan aldığı mirası bu zamanın müziğine güzelce adapte edebiliyor, böylece şarkılar ne sıkıcı ne de kopya olmuş oluyor. Mahmut Çınar’ın kimi yorumunda, bilhassa çok yakın olduğu Bülent Ortaçgil’le çok zaman geçirmesinin etkisiyle olsa gerek Ortaçgil etkisini duyumsamamak mümkün değil. Ama bunu kendi tarzında yapıyor, Ortaçgil etkisiyle Çınar müziği yaratıyor ve kesinlikle çok yakışıyor bu şarkılara. Ortaçgil büyük gurur duymuş olmalı verdiği ilhamın etkilerini bu albümde görünce.

Hülasa albüm gürültüde yorulan kulaklara şifa olsun diye yapılmış adeta ve bunların bir basılı CD’de toplanıp arşivcilere güzellik yapılması da çok iyi olmuş. Hep derim, dijitalde çıkan şarkılar, sınırlı sayıda da olsa CD’ye basılırsa hem dijital çöplükte kaybolmaz hem de yıllarca elimizin altında dinleyebileceğimiz, yazılarını okuyabileceğimiz albümler olur, ister toptan dijitale geçilsin, ben bunu söylemekten asla vazgeçmeyeceğim. Mahmut Çınar’a da bu şarkıları sadece dijitalde bırakmayıp baskısını yaptırdığı için ayrıca teşekkür ederim… Bu albümü alın dinleyin, keyfinize de efkarınıza da eşlik etsin, inanın çok iyi gelecek ruhunuza…

Hazırlayan: Tunca Tutkun

 

HOMOJENOku

İndir

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 13. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.