Dave Singleton’dan Başarılı gay randevulaşmasının 25 gerçek kuralı

Dave Singleton tarafından oldukça eski denebilecek bir dönemde (2004) yazılmış olan “the MANdates: 25 real rules for successful gay dating” (ERKEK randevuları(*): Başarılı gay randevulaşmasının 25 gerçek kuralı) kitabı yazarın gerçek hayatındaki gözlemleri ve bir grup gay ile yaptığı görüşmelerin derlenmesi sonucunda hayat bulmuş. Her ne kadar 2004 yılından itibaren LGBTİ+ alanında oldukça büyük kazanımlar elde edilmiş olsa da, henüz bu alanda kazanım elde edilmemiş olan ülkemiz ortamına eşit seviyeden bakış sağladığını düşündüğüm için kazanımlar öncesindeki ortamdan beslenen bu kitabı yorumlamak istedim. Kitaptaki kuralları genel-geçer şeyler olarak düşünmekten ziyade, randevulaşırken sağlayabileceği fayda çerçevesinde ele almak gerek çünkü yazarın da bahsettiği gibi gay’lerin hikayelerindeki ortak noktalara odaklanılmış ve hikayeler hep birbirine benziyormuş. Ben de ülkemiz gerçeklerini de göz önünde bulundurarak bazı şeylerden bahsetmek istemedim çünkü kitap daha çok Batılı modern şehir insanı için yazılmış ve verilen örnekler bizim ortamımızda geçerliliğini korumuyor.

Kurallara geçmeden önce kısaca bahsetmek istediğim birkaç nokta var. İlki, gay’lerin heteroseksüel erkeklerde olduğu gibi toplum tarafından evlenmeye yönelik eşit ölçüde baskı görmediğini söylemesi. Yani, “gay’lerin evlenmek için ciddi sebepleri olması gereklidir” denmekte. Randevulaşmanın gay’ler açısından daha zor olduğuna vurgu yapılmış: gay nüfusu az, olumlu gay modeli sayısı az, gençlik ve güzelliğe odaklı bir gay dünyası var, heteroseksüel bir dünya düzeni mevcut, gay çöpçatanlığı az, gay’ler arasında fiziksel ya da psikolojik sorunlar yaygın ve gay dünyasında randevulaşmanın amaçları oldukça geniş.

Kısacası, gay ortamında birliktelikler hem uzun süremiyor hem de aslında kişiler aradıklarını oldukça zor buluyor. Şimdi kurallara geçelim:

1) Ağzınızın söylememesi gereken şeyleri gözleriniz söylesin!

Erkek doğasına vurgu yapılıyor bu kuralda aslında; “hem avcı olun hem de av” denmekte. Bakıştığınız birisiyle etkileşim yavaş yavaş kurulmalı çünkü diğer türlüsünde çaresiz görünürsünüz. Göz teması kurduğunuzda 5 saniye kadar bakışınızı üstünde tutun. Vücut dilinin önemi yadsınamaz, gergin görünmeyin. Konuşacaksanız da klişe laflar etmeyin. Kısacası, “her an masadan kalkabilecek” derecede tutmalısınız ilgi seviyenizi ki, avcı avının peşinde koşsun. Kolay av olursanız da, zor avlar her zaman dışarıdadır, unutmayın. Bin dereden de su getirmeyin, bize de yazık.

2) Her zaman numara alan taraf olun, veren taraf değil!

Her ne kadar bu kuralı kendi hayatımda tamamen uygulamasam da kurala kesinlikle katılıyorum. Numarayı alan ilk taraf siz olursanız, aslında kontrol tamamen sizde oluyor. Gizemli biri gibi görünüyorsunuz ayrıca. Numaranızı verirseniz ve sizi aramazsa da, sanki akşama kadar telefon başında oturmuş onun aramasını bekliyormuşsunuz gibi düşünmesinin önüne geçiyorsunuz. Numara vermenin ve almanın da adabı var tabii.

3) Kendi iyiliğiniz için arkadaşlarınızın ne zaman susması gerektiğini söyleyin!

Arkadaşlarınızla berabersiniz ve biriyle tanıştınız. Muhtemelen başlamak üzere olan şeyi sabotaj edecekler ve hoşlandığınız kişiyi sizden soğutacaklar. Birkaç örnek sıralanmış ama bence en garanti yol: masadaki herkesi tehdit edin, eğer tanışacağınız birisine sizi rezil edecek olurlarsa, her birinin utanacağı bir şeyi söylemekten çekinmeyeceğiniz konusunda gözlerini korkutun. İşe yarar çünkü gay ortamı küçüktür.

4) İşi aceleye getirmeyin!

Av hadisesi çok hızlı gerçekleşmesin deniyor aslında burada. Birisi size olan ilgisini belli ettiğinde “Ama gerçekten de zekamı beğendin değil mi?” diyerek espriyle ortamı yumuşatabilirsiniz veya konuyu değiştirerek gerçekten de neyin peşinde olduğunu anlayabilirsiniz, böylece gerçekten de beyni var mı anlamış olursunuz diyor. İltifatlara abartılı tepkiler vermeyin ve kendinizi de aniden çekmeyin. Bu konuda benden bir tavsiye: sosyal ortamlarda birisiyle yazışırken hemen cevap vermeyin çünkü karşınızdaki sizi çaresiz zannedebilir ya da “bunun işi gücü yok galiba, baksana her dakika hazır yazmaya” der.

5) İlişki seviyesine hemen geçilmez!

Erkekler ve kadınlar “randevu sonrasında aramak için uygun zaman” hadisesini farklı değerlendirir. Yani seviştiğiniz birisiyle hemen sevgili olmanızı beklemeyin. Kadınlar, 2-3 gün içerisinde aranmayı makul görebilirken, erkeklerde bu süre 1-2 haftayı bulabilir. Diyelim ki, sizi aramıyor ve siz ona ulaşmak istiyorsunuz, kısa bir mesaj at ve dönmezse de yoluna devam et.

6) Eve ilk davet ettiğinizde müzik arşivinizi düzenleyin!

Her ne kadar bu başlık müzikten bahsediyorsa da bence daha çok şeyi kapsıyor: kitap, kıyafet, vb. Kural kısaca diyor ki “oldukça ünlü kadın sanatçılardan en fazla 3 tanesinin tüm koleksiyonu olsun” çünkü her bir kadın sanatçı bir kişiliği yansıtır. Haliyle, kendiniz için bir sanatçıyla özdeşleşmiş olan imajı yansıtır ve karşınızdakini sizden soğutabilirsiniz. Bende bu durum genelde okuduğu yazarlar ve kıyafetleri nedeniyle olur.

7) Kişisel bakımınızı minimum seviyede görsün!

Bu benim kesinlikle katıldığım bir kural. Bir erkeğin, eğer ki gerekmiyorsa, kişisel bakımı bir kadınınki kadar fazla olmamalı. Belki bu düşüncemde homofobik olarak algılanabilirim ama eğer ki erkeksi bir imaj çizdiyseniz ve bu imaj sayesinde birini evinize çağırdıysanız, banyoda göz kreminiz o-la-maz. Varsa da ortadan kaldırın. Banyoda 3-5 parça ürün olsun: şampuan, diş macunu, diş fırçası, nemlendirici krem, traş losyonu, vb. gibi her erkeğin kullandığı şeylerden.

8) Kendinizi gizemde tutmaya çalışın!

Gay ortamı küçüktür, haliyle bu ortamda adınızı sıkça duymak istemiyorsanız hep aynı kişilerle takılmayın ve hep aynı mekanları dolaşmayın. Sizi her beğenenle yatmak zorunda değilsiniz, haliyle herkesle buluşmayın, bazılarını sonraya bırakın.

9) Soru sorduğunuzda her zaman ihtiyacınız olandan fazlasını duyarsınız!

Birinin sizin zamanınıza ve odaklanmanıza değeceğini düşünmenin yolu soru sormaktan geçiyor. Örneğin; “single” olan birisi tam olarak öyle olamayabiliyor, o yüzden “gerçekten mi yalnızsın?” dediğinizde belki de tam olarak öyle olmadığını fark etmiş olacaksınız. Arkadaşlar, aile, sosyal hayat, aşk gibi konularda verdiği cevaplar da sizin o kişinin doğru kişi mi olduğu konusundaki endişelerinize yanıt olabilir. Bir nokta var, ondan bahsetmek isterim, “günlerini nasıl geçirirsin?” diye sormayın diyor yazar, onun yerine “geçen haftan nasıl geçti, neler yaptın?” diye sorun diyor. Çünkü hareketler sözlerden daha etkiliymiş ve eğer beraber olursanız sizin nasıl bir hayatınız olacağını anlatırmış hafiften. Ayrıca, bilirsiniz, herkes boş zamanlarında kitap okumayı sever.

10) Duymaya ihtiyacınız olan her şeyi ilk 5 dakikada öğrenirsiniz!

Bu kurala da kesinlikle katılıyorum. Sizden yaşça büyük kişilerle buluştuğunuzda onlar bunu uyguluyorlar bu arada. Hatta sözlükten birisi de yaptı bunu bana. Bir strateji gibi uyguladığı için sinirlendim oldukça ve kendimi farklı anlattım ki sonradan görüşürsek kafası allak bullak olsun diye. Kural şunu diyor kabaca, 5 dakika kadar sessizce dur ve ona bakıp gülümse, karşınızdaki konuşmaya başlayacak ve bir suçlu gibi en derin sırlarını bile dökecektir. Stratejik olarak uygularsanız karşınızdakine çaresizmiş gibi bir damga yapıştırıyorsunuz bence, haliyle bu kural sadece aklınızda bulunsun, eyleme dökmeye gerek yok.

11) Kimseyi sevmeyi zamanla öğrenemezsiniz, yürümeyeceğini hissediyorsanız yolunuza bakın!

“Kağıt üzerinde iyi görünmek” denen bir tabir var; yani, işi düzgün eli yüzü düzgün cebinde parası pulu olan kaliteli giyinen hobileri zevkleri olan kişiyi anlatıyor diyelim. Ama bazen böyle kişilerle ilişki yaşarken bir sorun olduğunu düşünürsünüz. Kısacası ilişkiye zamanınızı ve aklınızı çok vermeyin ve içgüdüleriniz çerçevesinde hareket edin ve yürümeyeceğini hissediyorsanız da ayrılın çünkü olayınız muhtemelen platoniktir.

12) Bay Doğru (Mr. Right) ve Bay Şu An (Mr. Right Now) farklı kişilerdir!

Biriyle tanışırsınız, görüşürsünüz, ateşli bir sevişme yaşarsınız, sonra sizi aramaz, ama bir gün tekrar karşınıza çıkar, konuşur ve yine birlikte olursunuz, vakit güzel geçer ama sizi yine aramaz etmez. Bu kişi Bay Şu An’dır. Ve biriyle tanışırsınız, sanki zaman uçar gider yanında, keyifli vakit geçirirsiniz, kendinizi kasmanız falan gerekmez, sizi arayıp etmesinde de herhangi bir sıkıntı yoktur. İşte bu kişi de Bay Doğru’dur. Öğrenin!

13) İlişkide 6 ay kritik süreçtir, herkese söylemediğiniz şeyleri bu süre içinde ona da söylemeyin!

Bir ilişkiye başladınız ve bazı şeyleri 6 ay sonrasına saklayın, mesela “Seni Seviyorum” gibi şeyleri. Bu sürede birbirinizi tanımaya bakın. Çünkü sırlarınız karşınızdaki kişiyi gereksiz bir stres altına sokar ve kişi sizden soğumaya başlar. Bir bakıma bazı sözlerin erkenden verilmesini istiyorsunuz zannedebilir. Kendi hayatımdan bir örnek verirsem, bazı sözleri sırf karşımdaki incinmesin diye söylediğimi itiraf edebilirim çünkü sevgiliniz sizi çok kısa bir süre içinde hayatının pat diye ortasına atıvermişse, böyle bir ortamda kişi bayağı bir afallıyor ve soğumaya başlıyor.

14) Kendi boyutlarınızda biriyle çıkın!

Çok katıldığım bir kural değil. Yazar sadece, gay’ler kendi boyutlarındaki kişilerle birlikte olmanın avantajlarını kullanamıyor demeye getiriyor. Yani, eğer sizin boy ve kilonuzda birisiyle ilişkiniz olursa, otomatikman gardırobunuzu ikiye katlamış oluyorsunuz gibi. Yine de bu kurala bir yandan katılıyorum, o da, sevişirken daha rahat hareket edebilmeniz çünkü kendinizden büyük biriyle sevişirken pozisyon değiştirmek oldukça yorucu oluyor, bacağını kaldırmak bile oldukça meşakkatli gibisinden.

15) Arkadaşlarıyla buluşmak sizi en kolay birleştirecek olan şeydir!

Akıllı görünüp çok konuşmamanız lazım. Dikkatli olmak da lazım çünkü sevgiliniz arkadaşlarını, gerçek arkadaşları zannediyor olabilir. Ama bazı arkadaşlar katildir ve kendisi yalnızken ve mutsuzken başkalarının da mutlu ilişkisini görmek istemez. Ayrıca, varlığınızla ortamdaki bazı kişiler, tehdit ediliyormuş gibi de hissedebilir. Olumsuz yorumlardan, gerekmedikçe, kaçınmak lazım. Bu konuda en iyi yöntem şudur: her grubun bir lideri olur ve eğer lider sizi severse gruptaki herkes de sever, haliyle lidere oynayın. Eğer buluşmayı siz ayarlayacaksanız, sakin bir mekan seçin, birkaç arkadaş çağırmak yeterli olur ve sohbetin herkesi dahil edebileceği şekilde olmasına özen gösterin.

16) Bir erkekle birlikte olduğunuzu unutmayın!

Bu kuralın anlattığı şey “erkek egosu”. Diyor ki, ilişkiyi sürdürmek bazen zor olabilir çünkü kendinizde istemediğiniz herhangi bir şeyi karşınızdakinde kabul etmeniz ya da tahammül etmeniz gerekecek. Meseleleri çok büyütmemeye çalışın.

17) Tekeşlilik hassas bir konudur!

Tekeşlilik hadisesi zaman içerisinde dile getirilmelidir, çift olarak tekeşli olsanız bile. Benim de katıldığım bir konu şudur ki “tekeşliliği talep eden taraf genellikle ona ihanet eden ilk taraf olur” durumu. Bildiğim kadarıyla evli biriyle birlikte olmadım ama eğer evli biriyle görüşüyorsanız sırf bu nedenden dolayı bile sadakat beklememeniz gerektiğini unutmayın. Kitapta demiş ki “götünüzün ödeyemeyeceği çekleri ağzınızla yazmayın!” Özetle, zamana bırakın, zorla kural koymaya çalışmayın.

18) Evde aniden beliren eşyalar görmeye başladıysanız, artık sevgiliniz var demektir!

Kişilerin bir randevudan beklentileri farklıdır, kimileri tek gecelik ister, kimileri ara sıra görüşmek, kimileri de hep birlikte olmak, vb. Haliyle bu ortamda birinin ne zaman sevgiliniz olduğunu anlamak zor olabilir. Gecelik ilişki isteyen birine sevgilinmiş gibi davranma diyor yazar önce. Sonra da diyor ki eğer evinde aniden beliren şeyler olmaya başladıysa, mesela ekstradan bir diş fırçası, bir-iki parça kıyafet, lens, vb. o zaman artık sevgilim var diyebilirsiniz. Çünkü bu tip şeyler, bağlanmaya başlamanın işaretidir.

19) Ex geçmişte kalmalı, literatürünüzden çıkartın!

İlişkide bir aşama olur ve “eski sevgilinden neden ayrıldın?” diye sorulur, biraz gizem ve biraz da geçmişi kabullenmeyle dengeli bir cevap vermeniz lazım. Çok dramatize ederseniz, ilginizin hala devam ettiğini ya da sizin çok çaresiz birisi olduğunu düşünebilir. Bazen benzer şeyleri yaşayacakmış gibi algıladıkları olur. Şahsen ben bu ex mevzularını hiç sevmem ve sorduklarında da neredeyse hiç konuşmam.

20) Online randevulaşmada beklentilerinizi mümkün olduğunca düşük tutun!

Online randevulaşma sitelerinde beklentilerinizi ve sizi iyi yansıtan bir kullanıcı adı ve profiliniz olmalı. Kullandığınız ya da birine gönderdiğiniz fotoğraf sizin güncel halinizi yansıtan bir fotoğraf olmalı. Beklentilerinizi mümkün olduğunca düşük tutun çünkü sosyal ortamda yazıştığınız kişiyle buluştuğunuzdaki kişinin farklı olduğunu düşünebilirsiniz. Farklılık illaki dış görünüşle alakalı olmayabilir, bazen kişilikler de öyle farklıdır ki elektrik melektrik olmaz ortamda. Ayrıca, yazarın dediği bir şey var: “randevuda duyduklarınızın %50’sine ve öncesinde yazışırken de okuduklarınızın hiçbirine inanmayın!”.

21) Ona alan tanıyın ama başıboş dolanmasına da izin vermeyin!

Gay’ler ve 2 yaşındaki çocuklar birbirine benzermiş. Her iki grup da sizi test edermiş. Çünkü limitleri nedir bilmek isterlermiş. Limitler onlar için sevgi/aşk anlamına gelirmiş ve limiti hangi aşamada aştıklarında “kötü” olarak adlandırılacaklarını bilmek isterlermiş. Haliyle de gözünüzün üzerlerinde olduğunu bilmek isterlermiş. Kendimden örnek vermem gerekirse, aldatma benim için fiziksel aldatmadır, duygusal aldatmayı aldatma kategorisinde değerlendirmem, birkaç kişiyle aynı anda yazışırım ama sadece sevgilimle yatarım, çünkü ben ilgiyi seven ve kendi bağımsızlığına düşkün bir beyim, fakat sevgililerim bu konuda farklı düşünür ve ilişkilerim uzun sürmez.

22) Standartlarınıza karşı dürüst olun!

Bazı gay’lerin hayatında kimse olmamasını yazar ulaşılamaz standartlar belirlenmiş olmasına bağlıyor, yani sizin standartlarınıza uyan kişiyi belki de bulmak çok çok zordur diyor. Haliyle, standartların öncelikle gerçekçi olarak belirlenmesi çok önemlidir diyor. Standart belirlerken de “şunlar şunlar olmalı”dan ziyade “şunlar şunlar asla kabul edilemez” şeklinde ilerlenirse, o zaman daha rahat birileriyle tanışılabilir denmekte.

23) Mükemmel gay çifti oynamaya çabalamayın!

Eşcinsel birliktelikleri sürdürmek oldukça zordur ve olumlu gay çift model sayısının az olması nedeniyle, mükemmel gay çifti oynamaktan ziyade ilişkinizden alabileceğiniz keyfe odaklanın deniyor. İlişki içerisinde de eşit haklar talep edin ve toplumsal cinsiyet kurallarına göre ilişkinizi kurmayın.

24) İlişkideki can sıkıcı durumlarda kendi yargıcınız kendiniz olun!

İlişkilerde kabul edilmemesi gereken şeyler olur. Mesela, yalan söyleme konusunu ele alalım. “Şu ana kadar kaç kişiyle yattın?” diye sorulduğunda “sadece 3, hayatım” derseniz, bu yalandır ama zararsız bir yalandır. Ama sizin bir eşyanızı çalıp satmıştır ve size eşyanız konusunda yalan söylüyordur; işte bu, kabul edilemezdir. Kuralın bahsettiği durum aslında ilişkide görmeniz gereken şeylerde yargılamayı hakkıyla yapın diyor, üstünü örtmeyin ve ertelemeyin.

25) İlişki yaşadığınız birini uzun süre gözlerden uzakta saklamayın!

Hayatınıza aldığınız kişiyi arkadaşlarınızla ya da eğer açıksanız ailenizle tanıştırmakta fazla gecikmeyin. Fakat tanıştırdıktan sonra da onun artık hayatınızın bir uzantısı haline geleceğini unutmayın. Bunun için de ilişkinin yeterince oturmuş olması oldukça önemli.

Dediğim gibi, kitap bazı bakımlardan yetersiz olarak algılanabilir çünkü “randevulaşma” (dating) konusuna ilişkin kitapların birçoğu heteroseksüel dünyaya ilişkin. Bu bakımdan bu kitabın değerli olduğunu düşünmekteyim. Her ne kadar 2004’ten beri LGBTİ+ alanında birçok kazanım elde edilmiş ve toplum artık bu konuda farklı bir yere evirilmiş olsa da, henüz herhangi bir kazanım elde edememiş olan ülkeler için bu konuya aynı seviyeden bakmış oluyoruz. Yani bir toplumun diğerinden herhangi bir üstünlüğü yokmuş gibisinden.
Kitaptaki kurallar elbette tartışmaya açık. Ve herkesin ekleyebileceği başka kurallar da olabilir. Aranızda kurallarla kişileri tanımaya çalışmak bir bakıma saçma diyenler de çıkabilir. Fakat bu konuda yazarın birçok gay ile yaptığı görüşmelerin arkasına sığınıyorum ve bazı kurallar bazı gerçekleri açıklayabilir diye düşünüyorum.
İlişkiler zordur ve cinsel kimlik de bence zaman içerisinde değişkenlik gösterebilir. Şahsen ben de kendi kimliğimi henüz sabitleyebilmiş değilim, bu bakımdan kuir görüş bana daha çok uyuyor. Kitabın sonundaki test ışığında “haz verici şekilde şeytani” (delightfully devilish) bir kişiliğim varmış randevulaşma hadisesinde, yani 5 üzerinden 4 oluyor ama 5’i de 1-2 puanla kaçırıyorum. Kısacası, benle konuşurken akıllı olun çünkü biliyormuşum bu tür işleri.

Sevgiler,

(*) MANdate kelimesini ERKEKrandevuları olarak çevirdim çünkü dil heteroseksüeldir ve yazar da bu kelimedeki “ERKEK” kısmına özellikle vurgu yapıyor. Bu vurguyu, eşcinsel edebiyat açısından önemli gördüğüm için ben de aynen bıraktım. Bununla birlikte; kelimenin kendisi “mandate” olup, “emir, buruk. vb.” anlamını taşımaktadır. Aslında hepimiz bu kelimeyi başka bir yerden biliyoruz: “Manda ve himaye kabul edilemez”. Bu haliyle de eril tahakkümü yansıtan bir yanı olup, eşcinsel edebiyat açısından önemli gördüğüm için ben de bu dipnotu düşüyorum.

Hazırlayan: hazineci

12. SAYI

HOMOJENOku

İndir