La Cage aux Folles (Çılgınlar Kulübü)
Hazırlayan: Merve Gezen
Cabaret, Çılgınlar Kulübü (La Cage aux Folles), Hedwig and The Angry Inch, Falsettos, Çöller Kraliçesi Priscilla (Priscilla The Quenn of The Desert), Örümcek Kadının Öpücüğü (The Kiss Of The Spiderwoman)… Aklıma ilk gelen eşcinsel temalı müzikaller.
Yıllardır eşcinsel temalı müzikallerden beslenen Broadway’in sahnelerinde hemen hemen her sene yukarıda saydığım müzikallerden biri yeniden hayat bularak izleyenlere unutulmaz anlar yaşatıyor.
“Gay Broadway” yazı dizisinde Broadway’de şarkıları “Hit” olmuş bu “kült” müzikallerden bazılarını sizlere tanıtacağım.
Şüphesiz ki “La Cage aux Folles” ya da “Çılgınlar Kulübü” eşcinsel temalı müzikallerin kilometre taşıdır.
Konusunu Fransız yazar Jean Poiret’nin aynı adlı tiyatro kitabından alan müzikalin söz ve müzikleri Jerry Herman’a ait. Kelime kelime çevirdiğimizde “çılgın kadınların kafesi” manasına gelen bu eğlenceli müzikal Broadway’de ilk olarak 21 Ağustos 1983 yılında hayat bulurken tam 1761 kere aralıksız sergilenmiştir.
Broadway’de son olarak 2010 yılında “Fraser Fraser” dizisinden de tanıdığımız ünlü Tony Ödüllü oyuncu Kelsey Grammer ve İngiltere’nin en meşhur Harold Pinter oyuncularından Douglas Hodge tarafından sergilenen müzikal tam 11 dalda yarıştığı Tony ödüllerinden “en iyi tekrar müzikali”, “en iyi erkek oyuncu”, “en iyi yönetmen” gibi ödüllerin sahibi oldu.
“I am what I am” ( Ben neysem oyum)
Broadway’in ünlü yönetmenlerinden Arthur Laurents, 1970 yılların ortasında AIDS’in ve homofobinin kol gezdiği bu yıllarda hiç te eşcinsel temalı bir müzikal yönetmeye hevesli değildi. Eşcinsel aktivist, yazar ve yönetmen Harvey Fierstein ve müzisyen Jerry Herman ile bir araya gelen Laurents’ın ellerinde Herman’ın yazdığı ve ileride müzikalin en hit parçası olacak “I am what I am” (Ben neysem oyum) adlı şarkısından başka hiçbir şey yoktu. Bu “beş kelimenin” büyüsüne kapılan Laurents’ın ve Broadway’in “La Cage” macerası da başlamış olur.
Sinemada ilk defa Fransızca olarak, Michel Serrault’un muhteşem yorumuyla tanıdığımız, daha sonra “Birdcage” (kuş kafesi) adıyla Hollywood’a uyarlanan filmin müzikal versiyonunun da konusu aynı.
Saint-Tropez’de, Zaza sahne adıyla bir Dragqueen kulübünde şarkı söyleyen Albin, kulübün sahibi Georges ile uzun yıllardır mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Ne zaman ki Georges’un ilk eşinden olan oğlu Jean-Michel, babasına Anne adlı bir kızla evlenmek istediğini söyleyince işler karışır. Zira Anne, Fransa’nın en tutucu partilerinde biri olan Gelenek, Aile ve Etik Partisi’nin başkan yardımcısının kızından başkası değildir. Müzikalin bütün komedisi de işte bundan sonra başlar; zira Jean-Michel, Anne’ın ailesiyle birlikte Saint-Tropez’ye geleceğini bildirir.
Jean-Michel, babasından oldukça efemine tavırları olan Albin’in bu görüşmede olmamasını rica eder. Ancak yıllardır Jean-Michel’i büyüten ve ona annelik eden Albin’den bunu istemek oldukça zordur. Georges, Albin’den erkek gibi davranmasını, erkek gibi oturup kalkmasını, elini kolunu kaba bir kovboy gibi hareket ettirmesini istese de yıllardır bir kabarede kadın kılığında şarkı söyleyen Albin için bu neredeyse imkansızdır.
Georges ve Jean-Michel bu “geleneksel aile” tanışmasında Jean-Michel’in annesinin katılmasını uygun görürler. İstedikleri gibi bir “Erkek” olmayı bir türlü beceremeyen Albin, yıllardır bakıp büyüttüğü Jean-Michel’in kendisini istememesine oldukça içerler ve sahnede müzikalin en hit parçası olan “I am what I am”i (Ben neysem oyum) söyler. Albin, bu şarkıda büyük bir “gururla” parçası olduğu bu eşcinsel topluluğunda saklanmak zorunda olmadığını, hayata “ben neysem oyum” diye haykırmadığınız sürece onun yaşamaya değer olmadığını dile getirir.
Dindon ailesinin kesinlikle tolere edemeyeceği bu yaşam tarzının izleri Georges ve Albin’in paylaştığı evde de mevcuttur. Oldukça “gey” bir tarzda dekore edilmiş olan evleri bu buluşma için yeniden düzenlenir ve buna çiftin yanında çalışan hizmetkar Jacob’un kıyafetleri de dahildir.
Sonunda Anne ve ailesi Saint-Tropez’ye varırlar. Aile, adeta bir manastırı andıran bu evden oldukça etkilenir. Georges’un eski kültürel bir ataşe olması da aile için ekstra bir sevinç kaynağı yaratır. Ne var ki görüşmeye gelemeyen “anne” rolünü oynamak yine Albin’e düşer. Giydiği kadın kıyafetleriyle anne rolünü oynayan Albin, gerçek oğlu gibi sevdiği Jean-Michel’in mutluluğu için her şeyi yapmaya hazırdır. Ancak Albin’in “The best of time is now” (en iyi zaman şu an içinde yaşadığımız zaman) adlı parçayı Anne ve Jean-Michel’e adarken şarkının sonunda kendine engel olamayıp sahnede yaptığı gibi peruğunu çıkarmasıyla gerçek kimliği ortaya çıkar. Jean-Michel, Albin’in arkasında durarak onu büyütüp, baktığı için onun gerçek annesi olduğunu dile getirir. Kızlarının eşcinsel bir çiftin oğluyla beraber olduğunu anlayan aile, olası bir skandalı önlemek için derhal Saint-Tropez’yi terk etmek isteseler de Georges ve Albin’in evlerinin kapısının önü haber peşinde koşan aç fotoğrafçılar tarafından bloke edilmiştir. Kızları Anne ise ailesine karşı çıkarak Jean-Michel ile kalmak istediğini dile getirir. Büyük bir skandalla karşı karşıya kalan Dindon ailesinin imdadına yine Albin yetişir. Albin, aileye kızlarının Jean-Michel ile evlenmesini onaylaması durumunda onları kimse fark etmeden evden dışarı çıkartabileceğini söyler. Büyük bir skandalın çıkmasından korkan Dindon Ailesi Albin’in bu teklifini gönülsüzce kabul eder. Albin, aile fertlerini Kabarede devam eden dragqueen show’unun bir parçası olarak onlara uygun kostümler giydirerek onları kimse fark etmeden dışarı çıkarmayı başarır. Herkesin gitmesiyle yalnız kalan Georges ve Albin birbirlerine olan sevgilerini bir kez daha dile getirerek öpüşürler.
8. SAYI