Yaklaşık 3 yıl devam eden, adına çözüm süreci(!) denen; temelde silahsızlanma ekseninde geçen, barış ve çözümü ise sadece Kürt halkının biat etmesi olarak algılanan süreç, kör topal 7 Hazirana kadar taşındı.
7 Haziranda hezimete uğrayan saray ve hükümet nedense ”Çözüm Süreci”ni buzdolabına kaldırdılar, büyük başarıları bozulmasın diye! Sürecin başlangıcı öncesinde ”baldıran zehiri” içenler; içtikleri zehri, 20 Temmuz Suruç Katliamı’yla başlayan ve de hız kesmeden devam eden, oy endeksli kirli savaş politikalarıyla halka da içirmeye karar verdiler. “Cumhurun başı” aşırı hukuksal girişimleriyle, siyasal ve kamusal alanı kilitleyerek iç savaş çıkarma pahasına; ezilen halkların çocuklarına, birbirlerini gençliklerinden ve hayallerinden vurdurma politikası güttü. Günlerce süren sokağa çıkma yasakları, ambargolar ve ta ki sonunda, devletçe ”bir grup öfkeli çocuklar” şeklinde adlandırılan IŞİD; Ankara’nın kalbinde, sadece BARIŞ isteyen 100’den fazla sivil canı katletti. Patlayan canlı bomba cesetleri, “ADALETİN ÖNÜNDE” hesap verdiler denerek algılarımızla ve duygularımızla oynandı.
20 Temmuz Suruç Katliamı sonrasında gelişen kirli savaşa duyarsız kalmamız yahut etkilenmememiz beklenemezdi. Savaş sadece cepheler arasında yaşanmaz, savaş ortamında sokaklar da savaş alanıdır; kadına-çocuğa, transa ve tüm ötekilere uygulanan faşizan baskılar da savaşa dairdir. Biz LGBTİ’ler bu süreçte erk’eklerin kirli savaşına dur demek ve konuşmanın ancak silahlar sustuğunda mümkün olacağını düşünen insanlar olarak CHP-HDP’den LGBTİ dernekleri başta olmak üzere, çeşitli LGBTİ dernekleri, LGBTİ öğrenci dernekleri ve benim gibi birçok bağımsız dostumla birlikte “BARIŞ’IN SESİNİ YÜKSELTMEK” adına, LGBTİ Barış Girişimi’ni kurmaya karar verdik 24 Ağustos’ta.
LGBTİ Barış Girişimi olarak iki farklı örgütlenme modeli geliştirdik; koordinasyon ve meclis halinde çalışmaktayız. Benim de içinde bulunduğum koordinasyon her hafta toplanmakta; çalışma raporları, gündem önerileri ve aktivitelerin oluşumunu ve organizasyonunu sağlamakta. Bununla beraber meclisimiz ise ayda bir toplanmakta. Meclis’e dileyen herkesin katılımı mümkündür, ayrıca bizimle çalışmak isteyen, proje üreten, fikirleri olan yahut faaliyetlerimizi merak eden tüm BARIŞ GÖNÜLLÜLERİ’ne kapımız sonuna kadar açık. Sizleri her türlü aramızda görmekten onur duyarız. Bu arada LGBTİ Barış Girişimi aynı zamanda Barış Bloğu’nun da bileşenlerindendir.
Girişim olarak başlar başlamaz, ”Barış’ın öznesi olmak” adına başta değerli CHP Milletvekili adayı Melda Onur, HDP İstanbul Milletvekili Sezai Temelli (Ki o dönem vekil iken yine adaydı, buradan yeniden vekilliğini kutlayalım.), öğretim üyesi, feminist ve kadın politikalar uzmanı Nil Mutluer ve girişimimiz adına da Yeşim Tuba Başar’ın katılımıyla gerçekleşen bir panel düzenledik Cezayir Toplantı Salonu’nda. Panelin kayıtlarını Youtube kanalına yükledik, katılamayanlar veya merak edenler göz atabilirler. Hızlı başlayan etkinliklerimizde birisi Mis Sokak girişinde, diğeri ise Kadıköy’de olmak üzere, 2 stant çalışması yaptık ”Savaşa hayır, barış hemen şimdi.” demek için, halkın içinde halkın sesine de kulak vererek BARIŞ çığlıklarımızı ve umutlarımızı dillendirdik.
Özgür Radyo’da “Gökkuşağı’nın Altında” programında dostlarımız Esmeray ve Ada’nın da konuğu olarak ben ve sevgili Zelal’le barışı, girişimimizi ve barışa dair söylemlerimizi konuştuk canlı yayında ve yine bu programa da Özgür Radyo’nun sayfasından ulaşılabilir.
Biz “Barış Girişimi” olarak, 1 Kasım süreci sonrasında kendimizi toplumsal barışa evriltmeyi düşünürken yine sadece silahların susması için çabalamak zorunda kalacak olmamızın acısıyla yolumuza devam etmenin sorumluluğu altında kaldık. Buradan 7 Hazirandan beri devam eden süreçte, başta siviller olmak üzere tüm katledilenleri saygıyla anıyorum!
Yolumuz BARIŞ OLSUN, kirli savaşlar dursun, silahlar ve de erk’eklerin sesi sussun; şimdi sadece BARIŞ KONUŞSUN!!!
