Röportaj: Rosida Koyuncu – Voltaçark / Hapiste LGBTİ Olmak

2015 Haziran ayında çıkan ve Rosida Koyuncu tarafından derlenen kitap, daha önce hapishaneye girmiş olan veya hâlâ içeride olan LGBTİ bireylerin yaşadıklarını anlatıyor. Hem Türkçe hem de Kürtçe olarak ters düz şekilde, tek cilt basılmış. Kitap, taciz, tecavüz, zorla saç kesme, güvenlik gerekçesiyle tekli hücrelerde tutulma, zorla hastaneye götürülme, şiddet sonrası hastaneye götürülmesi gerekenleri götürmeme, anal ilişki yaşanıp yaşanmadığını öğrenmek amacıyla anüs kontrolleri, psikiyatri bölümünden eşcinsel olunduğuna dair rapor almaya zorlanma, yurtlarda çalışmaya izin verilmemesi, birçok haktan mahrum bırakılmaya kadar birçok hak ihlalini gözler önüne seriyor.

Röportaj: İlker Bozkurt

Kitapta eşcinsel erkekler, eşcinsel kadınlar yer alamamışlar. Mektuplar gönderilmeden önce okunduğu için ve cezaevi ortamında kendilerini gizleyebildikleri için kitaba isteseler de katılamamışlar. Bilinen bir gerçek var ki cezaevlerinde fark edilen tüm LGBTİ bireyler yukarıda belirttiğim benzer zorlamalar, taciz, tecavüz ve hak ihlalleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Kitabı okuduğumda gördüğüm şu ki sadece fiziksel değil, ayrıca psikolojik bozulmaları ve ruh hallerinin kötü yönde değişimini de körükleyen hatalı yaklaşımlar mevcut. Ayrıca kitap, Ceza İnfaz Kurumları’nda çalışan personellerin bilerek veya farkında olmadan yaptıkları bu ayrımcılık ve ihlallerden de LGBTİ konusunda ne kadar bilgisiz ve deneyimsiz olduklarını ortaya koyuyor. Bu durum 2017 yılında inşasının biteceği belirtilen LGBTİ Hapishanesi’ne olan tedirgin bakışı ve karşı olan görüşleri doğrular niteliktedir. Bu kitabın sosyal alan çalışmalarına ve hak ihlalleri raporlamalarına ciddi bir kaynak teşkil ettiği de ortadadır. Diliyorum ki kitap sonrasında STK’ler üzerlerine düşen görevi yerine getirip bu konu üzerine çalışmalar başlatmıştır.

Kitapla ilgili sosyal medyada birçok röportaj ve bilgi yayımlandı. Bu sebeple kitabın yazarı Rosida’ya kitabın yazım evreleri ile ilgili sorular sormaktan çok kitap sonrasını konuşmak istiyorum.

– Rosida Merhaba, kitap 2015 haziranda çıktı. Kitap yerine ulaştı mı? Kafandaki hedefe ulaşmayı başardı mı? Kitap sonrası olumlu ve olumsuz nasıl geri bildirimler aldın?
-Merhabalar. Öncelikle ben kendimi yazar olarak tanımlamıyorum, onu belirteyim. Ben bu kitabın sadece derleyeniyim. Yazar dersem haksızlık olur, diye düşünüyorum. Yazarlık zor iş. Daha önce roman denemelerim oldu, basmadığım için kendimi yazar olarak tanımlamıyorum. Bu ilk derleyeni olduğum bir kitap. Kitap ile istediğim konuya “hapisteki LGBTİ bireylere yapılan ayrımcılıklarla ilgili ilgi ve duyarlılığın olması” beni sevindirdi. Kitap bir kamuoyu ve kitle oluşturmakla birlikte hapisteki hak ihlallerini minimize etmesiydi. Ama yetkili kurumlarda maalesef hâlâ bir değişim yaratmadığını gelen son mektuplardan öğrenebiliyoruz.

Hedefim içerdekilerin sesi olmak ve yaşanan hak ihlallerini duyurmak, bununla beraber bu ayrımcılıkları önlemekti. Bunu tamamen başardığımızı söyleyemem. Kitaba basından ve okuyuculardan büyük bir ilgi ve duyarlılık oldu ama dediğim gibi devlet erkânına bu kitabı yollamama rağmen bir değişim olmadı. Tam tersine kitapla işimden oldum. Kitabı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı, her dört partinin siyasi liderlerine ve grup başkanvekillerine yolladım. Bu kitabın da etkisi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca açıkça HDP’yi desteklemem ve seçim çalışmalarında yer almam sonucunda tıbbi sekreter olarak çalıştığım bir aile sağlığı merkezinin bulunduğu semt konağı Beyoğlu AKP belediyesine bağlıydı. Belediye meclis üyeleri çalıştığım yerdeki doktorlara “Semt ahalisi ondan rahatsız.” Diyerek, yine halkın gücüne sığınarak “Ona birileri bir şey yapabilir, yaparsa biz sorumlu değiliz. Onu işten çıkarın.” dendi. Doktorların işimden memnun olduklarını söylemelerine rağmen beni koruyamayacaklarını belirterek işten çıkmamın mantıklı olduğunu belirttiler ve ben şu an işsizim.

Kitabı okuyan okuyuculardan büyük bir ilgi var. Hatta beklemediğim kesimlerden bile olması benim ön yargılarımın kırılmasına sebep oldu. Açıkça MHP’liyim diyen, başörtülü, mütedeyyin ve Kuran kursuna sürekli giden ve AKP’ye oy veren insanların bu kitabı okuduktan sonra çok etkileyici, demeleri beni şaşırttı. Yine benden Kuran kursuna giden bir genç kızın kitabı röportajlardan duyması ve istemesi, “Sana hitap eden bir kitap değil transseksüelleri ve eşcinselleri anlatıyor.” dediğimde onun “Eşcinseller varsa tanımak lazım.” sözü ön yargılı olduğumu ve ön yargılarımın kırmasına vesile oldu. Bu kitabı okuyan birçok insan bunun roman ve hikâye olduğunu düşünüyor. Bunların yaşanan gerçek olduğunu anlamakta zorlanıyor.

-Kitap neyi değiştirdi? Bu konuda hem Adalet Bakanlığı hem de STK’lar tarafından çalışmalar başladı mı?
-Kitabın devlette ve Adalet Bakanlığı tarafında değiştirdiği büyük bir şey yok. Özel cezaevine ilişkin sadece geçenlerde bu konuda bir kafa karışıklığı olduklarını hissettim. Ben bu kitabı birçok STK, kadın ve LGBTİ örgütlerine, Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir belediyelerine yolladım. 20 üniversite kütüphanesine ve cezaevi kütüphanesine yolladım. Bu alanda özel olarak ceza infaz sisteminde sivil toplum derneği çalışmalar yürütüyor. Kitap öncesi de bazı LGBTİ dernekleri tutsaklarla ilgileniyordu. Kitap sonrası da LGBTİ dernekleri bu alanda çalışmalarını yoğunlaştırdı.

-2017 yılında hizmete girmesi beklenen LGBTİ hapishanesi ile ilgili neler söylemek istersin? Artıları ve eksileri ne olur sana göre?
-2015 yılında inşasına başlanacak, 2017 yılında hizmete açılacak diye bildiğimiz hapishane çalışmasını da bir trans kadının bilgi edinme hakkından sorması üzerine öğreniyoruz. Devletin STK’lere danışmasıyla değil, hapishane özel kavramı ile ayrıcalık olarak lanse ediliyor. Bu ayrıcalık değil ayrımcılığın ispatıdır. Bu hapishane çalışmasını yürütüyorsa bu alanda çalışan STK’lere danışması gerek. Lezbiyen kadınların kadın cezaevinde kalması size ne sorun üretiyor? Bir kadınının LGBTİ hapishanesinde ne işi var? Ya da eşcinsel bir erkeğin ailesine açık değil iken LGBTİ hapishanesine götürülmesi onu ailesine ve çevresine deşifre etmek değil mi? Özel hayatı ve yataktaki ilişkisine göre hapishane yapmak neyin aklı? Cezaevleri erkek aklı ve cinsiyetçi bir zihniyet ile yapılıyor. Sonuç olarak bu hapishane sorun çözen ve hak ihlallerini engelleyen değil, hak ihlali üreten bir sistem geliştirecek. Aslında bu özel cezaevi yapımıyla devletin ve Adalet Bakanlığının cezaevlerinde LGBTİ bireylere ilişkin yapılan hak ihlalleri ve hukuksuzluğun itirafıdır.

-Oldu ki bu LGBTİ hapishanesi hayata geçirildi. Bununla ilgili olarak Adalet Bakanlığına ne gibi önerilerin olabilir?
-Böyle bir hapishane olduysa öncelikle şunu söyleyeyim. Pride’da bize savaş açan bu hükümetin hepimizi oraya götürerek orayı Nazi kamplarına çevireceğini düşünüyorum. Bir hapishane yapıyorsa iktidar partisi orayı da boş bırakmaz. Diyelim ki devlet bir insanı hukuksuz bir şekilde tekli hücrede tutmanın Anayasa’ya, TCK ve hatta AİHM’e aykırı olduğunu biliyor ve bu yaptığı hukuksuzluğu gidermek için böyle bir yönteme gitmiştir.

Eğer Adalet Bakanı cezaevlerinde LGBTİ bireylere ilişkin yaptıkları ayrımcılıkları ve hak ihlallerini gidermek için yapıyorsa Adalet Bakanlığına şöyle bir önerim olacak: Cezaevleri alanında ve LGBTİ derneklerine bu alanda danışması ve içerideki LGBTİ mahpusların beyanını dinlemesidir. Ama AKP insanlara ölümü gösterip sıtmaya razı ediyor, bu tutsaklar mevzusunda da öyle. Tekli hücrede seni tutuyor. Sonra sana özel bir mahpus yaptım hem de pembe panjurlu diyor. İster misin? LGBTİ mahpuslar da bunu beş yıldızlı otel olarak görüyor.

-Kitap kaç kez basıldı. Tekrar basılacak mı? Kitabı halen edinememiş ve edinmek isteyenler nasıl sahip olabilirler?
-Kitap bir sefer Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin desteğiyle Yön Matbaa’da 2 Bin tane basıldı. Onur Haftası’nda panel ve etkinliklerde dağıtıldı. 913 tanesini kargoyla kurumlara yolladım. Kitabı hâlâ mail atıp Konya, Sivas ve Muğla’dan isteyenler var. Elimde 150 kitap kaldı. Onları kasım ayındaki kitap fuarına saklıyorum. 2 bin kitabı ücretsiz dağıtmak ve okutmak işin en zevklisiydi. Kitabın amacı para kazanmak değil, toplumsal farkındalık yaratmak ve bilinç artırma eksenliydi. Şu an Sel Yayınları ile görüşmemiz var. Kitabın ikinci baskısı olursa isteyen herkes kitapçılarda bulabilir. İsteyen çok insan var. Ulaşım sıkıntılı. Elimizde kitap kalmadı. Sel Yayınları’nın dağıtımı güçlü, basılması iyi olur. Geliri Rojavalı çocuklara ve Rojava Dayanışma Derneğine gidecek.

-Bu kitabı derlediğin için ve bilmediğimiz veya tahmin edemediğimiz bir konuda bizi bu kitap sayesinde bilgilendirdiğin için çok teşekkürler. Tekrar görüşmek üzere…
-Ben teşekkür ederim. Hoşça kalın.

2. SAYI
HOMOJEN
Okumak İçin Tıklayın!
İndirmek İçin Tıklayın!