Tunca’nın Müzik Kutusu: Zuhal Olcay – Başucu Şarkıları 3

Oyunculuğu kadar müzik yönüyle de benim en içime dokunan seslerinden Zuhal Olcay da birkaç yıllık suskunluğunu 2015 yılında “Başucu Şarkıları 3” albümüyle bozdu.

Hazırlayan: tunatuan

Zuhal Olcay benim için en özel kadınlardan biridir. Yıllar önce bir oyununu izlemiştim, kuliste ayaküstü konuştuğumuz o birkaç dakika ise bize –aklımdakinin aksine- son derece sıcak ve samimi yaklaşması ve teşekkür etmesi olmuştu. O zaman bu zamandır Zuhal Olcay benim için farklı bir yerdedir.

Şarkılarında –oyunculuktan da yadigâr olsa gerek- hep bir müzikal tınısı vardır. Normal bir şarkıyı söylerken bile onu sahneden ayrı hayal edemem. Şarkıları söyleyişiyle insanda bir tiyatro performansı izliyormuş hissi yaratır ki, tiyatroyu çok seven benim için çifte mutluluk olur bu durum. Eşine az rastlanır, belki de rastlanmaz bir buğusu vardır Zuhal Olcay’ın sesinde, o seste kırılganlık da vardır, gurur da, neşenin doruk noktası da vardır hatta “İyisin” şarkısında olduğu gibi iğnelemenin en usturuplusu da. Teatraldir sesi. Karakterlidir ve bin tane ses arasından fark edilebilir. Bunlar benim bir sanatçıyı sıkılmadan dinlememi sağlayan unsurlar, her bir şarkıda ayrı duygu yaratabildiği için her şarkısı ayrı bir tiyatro gösterisi gibidir, heyecanla bir sonraki şarkıyı bekletir. Sıkılmanız mümkün olmaz, bilakis heyecan duyarsınız acaba şimdi ne gelecek diye.

Bu albümde Zuhal Olcay yine en sevdiği şarkılar “2001 Başucu Şarkıları” ve “2004 Başucu Şarkıları 2”nin ardından –sıfır şarkılardan oluşan Aşkın Halleri’ni saymazsak- sevdiği şarkıları Zuhalce yorumladığı albümler serisinin üçüncüsü.

Albüm içeriği gibi sade, Kapağında boğazına kadar siyahlar içindeki Zuhal Olcay ifadesiz bir yüzle ellerini arkasına almış ileriye bakarken, kartoneti açtığınızda küçük resmin genişletilmiş versiyonunda yukarıdan beyaz bir atın dört nala inmekte olduğunu görüyorsunuz ve bütün bu manzaraya bir kale fon oluşturuyor. Çok sembolik bir fotoğraf. Kale Zuhal Olcay’ın seçtiği şarkılardaki kadınların (her biri ayrı ayrı 9 tane kadın) ördüğü duvarlar, Zuhal Olcay siyah kıyafet ve ifadesiz yüzle tarafsızca bu kadınların hikâyelerini anlatan şarkıcı, beyaz at ise karanlıklara inat dörtnala heyecanın ve coşkunun ifadesi, belki kadınların içindeki gücü açığa çıkarma sembolü. Ellerin arkada birleştirilmesi ve görünmemesi Zuhal Olcay’ın kapaktaki mesafeli duruşunu tamamlıyor aslında, yani o sadece nötr anlatıcı, elini uzatmıyor ya da herhangi bir hareket yapmıyor, biz bir duyguyu anlatırken ellerimizi kullanırız çoğu kez, ama o ellerini gizleyerek duygusunu saklamak istiyor gibi. Yani daha kapağından teatral bir albümle karşı karşıyayız.

Albümün müzik direktörü ve aranjörü Cem Tuncer, kartonete baktığımızda zengin bir enstrüman listesi görüyoruz ki canlı enstrümanlarla yapılmış albümler hep daha bir lezzetlidir. Gitar, piyano, rhodes, elektrik bas, kontrbas, davul, perküsyon, saksafon, klarinet, kanun, viyolonsel, keman ve viyola ile akustik severleri memnun edecek bir müzikal zenginlikle dolu albüm. Albümün tek fotoğrafı Anthnoy Macri imzalı ve çekerken benim yukarıda yazdıklarımı hissetti mi bilinmez ama albümün duygusunu çok iyi veren bir çalışma yapmış gerçekten. Albüm 90lı yılların sonundan bu yanan her albümde olduğu için Ada Müzik’ten çıkmış.

Teşekkür notu minimal ve sadece Zuhal Olcay’ın 6 kişiye teşekkür ettiği albüm kadar minimalist. Minimalist olması içeriğinden değil, müzikal olarak o kadar zengin bir albüm ki, Zuhal Olcay adeta “bu albüm bir “saf bir müzik albümü” diyor adeta. Sadece müziğini dinleyin, geri kalan her şey detay. Bu yüzden teşekkür notunun olup olmaması bu albümde çok da önemli değil aslında.

Albüm Ezginin Günlüğü grubunun klasiği “Eksik Bir Şey”le başlıyor. O grubun müziğiyle Zuhal Olcay’ın ruhunu çok uyuştururum hep. Bu albümde de, Zuhal Olcay “hayatındaki eksiği keşfeden ve evden terlikleriyle fırlayan, sonunda aşkı bulan bir kadın”ı canlandırıyor. Bu süreçte kadının kendi kendiyle konuşmasının monoloğunu yaşatıyor.

Zuhal Olcay’ın albümünün sürprizi 1993 çıkışlı Oyuncu albümünden Zuhal Olcay’ın da 90ların fenomenlerinden olmasını sağlayan “İyisin” şarkısının caz düzenlemesi oldu. Çok sevdim bu düzenlemeyi. Şarkının bu versiyonunda Zuhal Olcay, gelir düzeyi yüksek, akşamları bir kadeh bir şey içmek için bir otelin roofundaki bara giden, bakımlı, ekonomik gücü olan, güçlü, kendisini beğenmeyen adamı nezaketle iğneleyen ve eğlenen şehirli cool kadını canlandırıyor. Şarkıda hitap edilen adam da gelir düzeyi yüksek, şımartılmış, kadınları çok önemsemeyen bir tip ama karşısındaki kadın da kolay lokma değil ki susup pıssın. Aynı şarkıdan bambaşka iki şarkı çıkmış resmen. Albümün de en iyi düzenlemesi bence. Saksafon dokunuşu enfes olmuş.

Albümün kapanışı bir Marc Aryan şarkısına Fecri Ebcioğlu’nun sözlerini yazdığı bir Ajda Pekkan klasiği ve Türk Pop Müziğinin en kalburüstü klasiklerinden Dünya Dönüyor. Bu şarkıda Zuhal Olcay, sevdiğinin bekleyen sitemkâr ve melankolik orta yaşlı kadını canlandırıyor. Sevdiği çoktan gitmiş, ama kadın ümidini kırmadan bekliyor, atlıkarıncanın döndüğü gibi, dünyanın döndüğü gibi, çiçeklerin güneşe döndüğü, gurbet yolcusunun döndüğü gibi, başının döndüğü gibi, ayrılanların döndüğü gibi onun da dönmesini bekliyor, ama sevdiği dönmüyor. Bu şarkıyla dokuz kadının hikâyesi tamamlanıyor ve siz kadehinizde kalan son şarap yudumunu içerken, boğazınızda tatlı bir mayhoşluk, aklınızda bu dokuz kadının yaşadığı hikâyelerin kendinize yonttuğunuz versiyonları ile geceyi bitiriyorsunuz. Aklınızda gelmiş geçmiş, yaşanmış ve yaşanacaklar ile bir gün daha bitiyor ve albümü kişisel anı defteriniz gibi kalbinizin dolaplarında size özel kilitli bir çekmeceye yerleştiriyorsunuz, sık sık çıkarıp hayatınızı okumak üzere.

3. SAYI
HOMOJENOkumak İçin Tıklayın!
İndirmek İçin Tıklayın!