“Amerika’daki Melekler” Broadway sahnesini yeniden fethediyor!

Tony Kushner’in kaleme aldığı ve ilk defa 1991 yılında San Francisco’daki Euraka Tiyatrosunda görücüye çıkan toplam 7 saatlik Angels in America’nın ilk bölümü olan “Milenyum Yaklaşıyor” (Millenium Approaches) Pulizter, Drama Desk, Tony ödülleri gibi birçok ödülün de sahibi olmuştur. Eserin ikinci bölümü olan “Perestroika” ise bir yıl sonra seyirciyle buluşur. Eserin tamamı 1993 yılında Broadway Walter Kerr Tiyatrosunda sergilenir.

Eser, 2003 yılında HBO tarafından televizyon dizisi olarak uyarlandığında dünya çapında bir üne kavuşur. Meryl Streep, Al Pacino, Emma Thomson gibi oyuncuların oynadığı bu mini dizinin yönetmen koltuğundan ise Mike Nichols vardır.

Angels in America Nathan Lane, Andrew Garfield (2017 En iyi Erkek oyuncu Oscar adayı), Denise Gough, James Mc Ardle gibi ünlü oyuncuların yer aldığı ve Marianne Elliott’ın muhteşem ve cesur yorumuyla yeniden Broadway sahnesini fethediyor.

Angels in America Reagan döneminin muhafazakâr politikasını gözler önüne serer. Zıtlıklar yelpazesi sunan bu oyunda hastalık ve hayaller, farklı din ve mezhepler, politika ve ihanet, özgürlük ve muhafazakarlık, seks, yalan ve gerçeklerle yüzleşme, adalet ve bağışlama gibi kavramlar tartılır.

Amerika`da ne tanrılara ne hayaletlere ne de meleklere yer var, Amerika`nın ne dinsel tarihi ne de ırksal tarihi var; var olan sadece kaçınılmaz politik mücadelelerde kullanılacak tuzaklar, hileler ve siyasetin kendisi”. (Louis)

Oyun perdesini açtığında kendimizi 1985 yılında New York’ta buluruz. AIDS hastası olan Prior hayatını nevrotik bir Yahudi olan Louis ile paylaşmaktadır. 80’li yıllarda daha yeni patlak veren AIDS hakkında çok fazla şey bilinememesi Louis’i iyice stres sokar. Partnerinin hastalığını bir türlü kaldıramayan Louis sonunda Prior’ı terk eder.

Bu sırada gizli eşcinsel, Mormon ve cumhuriyetçi olan Joe Pitt gene kendi gibi gizli eşcinsel olan akıl hocası Roy Cohn’dan iş teklifi alır. Çok sevdiği New York’u terk etmek istemeyen Joe, valium bağımlısı eşi Harper’ın sağlığından da endişe duyduğundan işi hemen kabul etmek istemez. Harper eşinin gizli eşcinselliğinden dolayı depresyona girmiştir.

Çünkü tecrübelerime bağlı olarak, halüsinasyonların doğduğu akıl başta var olmayan bir şeyi uydurmamalıydı, gerçek yeryüzündeki tecrübelerinden kaynaklanmayan bir şeyi. Hayal gücü yeni şeyler yaratamaz değil mi? Sadece yeryüzündeki ıvır zıvırı yeniden işleyip onları görüntülere dönüştürür. Doğru anlatabiliyor muyum acaba…” (Harper)

Kullandığı ilaçlardan iyice halüsinasyon görmeye başlayan Prior ise kendinin bir elçi olduğunu ilan eden bir Melek tarafından rahatsız edilmektedir.

Prior’dan ayrılan Louis ve Joe arasında bir ilişki başlasa da bu ilişkide ikisi de çelişkilerle başa çıkmaya çalışır. Bir tarafta dinsel inancı ve cinsel yönelimi arasında bocalayan Joe diğer tarafta ise ideoloji ve mutluluğunu tehdit eden çelişkilerle yüzleşmeye çalışan Louis. Prior’ı sevmesine rağmen onun hastalığıyla bir türlü yüzleşemeyen Louis’in Joe’ya olan sevgisi de Roy Cohn’un Joe’nun akıl hocası olduğunu öğrenmesiyle nefrete dönüşecektir.

Karısı Harper ve gizli eşcinselliğiyle başa çıkamayan Joe’nun yardımına Salt Lake’den gelen oldukça tutucu bir Mormon olan annesi Hannah yetişir. Hannah bir gün tesadüfen Prior ile Mormon ziyaretçi merkezinde onun kim olduğunu bilmeden tanışır.

Bu sırada, eşcinseller aleyhine kanunlar çıkaran ve oldukça tutucu bir savcı olan Roy Cohn hastanede AZT tedavisi altına alınır. Roy Cohn herkese karaciğer kanseri olduğunu söyleyerek gerçek hastalığını saklar. Roy’un refakatçileri ise Prior’ın eski erkek arkadaşı hastabakıcı Belize ve Ethel Rosenberg’in hayaletidir.

“Amerika`da hasta olmanın en kötü yanı Ethel, gösteriden defedilmen. Amerikalıların hastalara faydası yok. İşte Reagan`a bak O kadar sağlıklı ama insanlığı kalmamış. Parlak günlerinde yüz yaşında. Göğsünde metaller iki gün sonra, batıda pijamalarıyla midillilere biner. Yani kim yapar bunu. İşte Amerika. Güçsüzlerin ülkesi değil bu.” (Roy Cohn)

Hayaletlerin ve meleklerin yön verdiği bu muazzam oyun hiç kuşkusuz eşcinsel tiyatronun AIDS üzerine ürettiği en iyi oyunlarından da birisidir.

Hazırlayan: Merve Gezen

11. SAYI

HOMOJENOku

İndir