Cinsiyet nedir? Cinsiyet kadın – erkek midir? Hayır, bu ülkede ve bu dünyada cinsiyet, toplumun kadına ve erkeğe yüklediği sorumluluklar ve yapmalarını beklediği davranışlardır. Bu davranışları neye göre seçiyorlar biliyor musunuz? Vajinanıza ve penisinize göre, yanlış duymadınız her şeyin temelinde bu yatıyor. Bacak aranda ne var? Toplum için sen birey olarak önemli değilsin, bacak aranda ön plana çıkardığınla ya da çıkartamadığınla önemlisin. Sen annenin rahminde ceninken, “Aman canım sağlıklı olsun, cinsiyeti önemli değil.” klişeleri ailenin her bir tarafına hücum etmesine rağmen doğar doğmaz aile, akraba, çevre için önemli olan senin bacak arandır. Eğer bacak aranda bir uzantı varsa, penisse bu uzantı maviler giydirilmeye başlanır, erkek adamın erkek oğlu olur denir. Hatta bunun için kutlama bile yapılabilir. Eğer bacak arandaki vajina ise, neyse sağlık olsun denir, bacak aran kimseye gösterilmez. Yani kimse sana “göster kızım vajinanı amcaya” demez. Senin için vajinan utanç kaynağı olur, penis ise erkek için gurur kaynağı. Erkek penisiyle gurur duyduğu için kendini kadından daha bir üst konumda görüp, penisinin olmasından kaynaklı ailesinin gösterdiği bu ilgiyle gereksiz bir özgüven depolar. Bu özgüveni ile cinsel açlığını daha da acıktırır. Erkek, “göster amcaya pipini evladım” naralarıyla büyür, penisinden dolayı kızkardeşlerine göre daha ayrıcalıklı bir şekilde büyür. Kadında ise durum tamamen tersidir ve kadın cinselliğinin onun utancı olduğunu düşündürülmesiyle büyür. Ergenliğe girişte de durum farksızdır. Erkek için “oo koçum milli oldun mu, horoz öttü mü?, değirmenden su geliyor mu?” gibi kalıplar kullanılarak toplum tarafından bir kez daha pohpohlanmasıyla karşılaşırız. Kadında ise bu dönemin menstrüasyon dönemine tekabül ettiğini düşünürsek kimse “dokunmayın kızıma kan çıkar ya da akacak kan damarda durmaz” gibi laflar edip gülüşmüyordur herhalde. Baba kızının menstrüasyon dönemiyle tanışmasında kızına karşı cephe aldığı için genellikle kız bu durumdayken kadınlığından ve cinselliğinden bir kez daha utanır. Eğer bu kadın erkek karşılaştırmalarını ilerletmek istersek daha da ilerleyebilir. Bunun hepimiz farkındayız. Peki bu ayrımcılık neden? Ne kaynaklı? Sırf erkek pisuarda işeyebiliyor diye bir kadından üstün olamaz değil mi? Bu hiç mantıklı gelmiyor kulağa zira.
Kimin aklına gelirdi ki XX veya XY kromozomlarına sahip olan canlılara farklı tanımlamalar getirmek, buna cesaret etmek? Şimdi bunları bir de tersinden düşünelim.
Cinsellik üremeye sebep olmasın, cinsel organlar vücudumuzdaki organlar gibi olsun, burundan, kulaktan farksız olsun. XX kromozoma sahip olup penisi olanlar XY kromozomuna sahip olup vajinası olanları düşünelim. Modern tıbbın bunları anormal olarak yaftalamadığını düşünelim. Ne kadar da güzel değil mi? Peki bunları düşünürken hayatımıza uygulamayıp çok keskin sınırlarla bırakmak neden?
Biz bu yaşanılanları reddetmek yerine normalleştirip, içselleştiriyoruz. İçimizdeki kontrol mekanizması, her şeyimizi kontrol altına almaya başlıyor. cinsiyetlerimizi, hazlarımızı, uçlarımızı, diplerimizi kontrol altına alıyor. Kiminle, ne şekilde, hangi pozisyonda sevişip sevişmeyeceğimizi söylüyor, emrediyor adeta. Bu bize heteroseksizmin sunduğu bir ayrıcalık (!). Arzularımızın arsız, cinselliğimizin bu kadar kaygan ve akışkan olduğu bu dönemde artık cinsiyetlerimizi sorgulamanın zamanı gelmedi mi? Bu cinsiyet yoğunluklarından kurtulup karşımızdakini bir varlık olarak görmenin özüne erişebilsek, cinsiyetçil iktidarlardan vazgeçersek bedenlerimizi özgürleştireceğiz. Bedenlerimizi daha yakından tanıdıkça, bu utanmalar, mahcubiyetler, kaçık gülüşler yerini özgürlüğe bırakacak. Cinsiyetçil iktidarlardan vazgeçtiğimiz zaman haz alacağız, varlığın özüne ve mutluluğuna erişeceğiz.
Bunun nedeni toplum diyip geçiştirmeyelim bu sefer. Bunun sebebi din, kültür, ataerki. Kadını ikincil plana koyan her şey yani. Din, kültür, ataerki, sosyal çevre, sosyoekonomik durum, bunlarla şekilleniyor cinsiyetim ve bizden yapılması beklenenler. Peki yapabileceğimiz bir şey yok mu? Toplumun dayatmalarını kabul edip bacak aramıza bakıp kadın ya da erkek olmak mı tek yapabileceğimiz.
Peki ya cinsiyeti kaybetsek? Cinsiyeti bulmasak ne olur? Hiçbir şey de olmaz, çok da güzel olur hatta. Kadın erkek kısmını seçmek bile toplumun bizden beklediği bir şey. Kendimize yeni bir şey türetemez miyiz? Türetebiliriz, hatta türetmeyip yok da sayabiliriz. Yani dayatılanları kabul etmeyin, nasıl hissediyorsanız öyle davranın.
Bana kalırsa cinsiyet, kelime oyunlarından başka bir şey değil. Peki ya cinsiyet harflerin yan yana gelmesiyle oluşmuş anlamsız bir kelimeyse. Ya kandırıldıysak, ya delinin teki vakti zamanında böyle saçma sapan bir şey söyleyip kaçıp gittiyse. Biz bunlara inandıysak. O zaman naparız? Aman allah kandırıldık mı yoksa? Ben yaşlı birisiyim bu kadar irdeleyemeyeceğim. Cinsiyeti bakkala ekmek almaya yolladım daha da gelmedi. Ben de boş verdim. Cinsiyeti boşamış da olabilirim, bilemiyorum dedim ya yaşlıyım diye.
Hazırlayan: wunthri
9. SAYI