Naringergedan yazdı: Leylekler getirmedi bizi tatlım, inan…

Çocuklarımızı yıllardır kararlı şekilde masallarla uyuttuk. Peki, ya onların yanında uykuya dalan, kendimizi kandırmaktan da bir o kadar mutlu olan bizler? Hikâyenin kaynağına ulaşmak için çok da gerilere gitmeye gerek yok gibi. Herkes kendi yaşına ek olarak 9 ay kadar ötelense yeterli. Neredeyiz şu an? Yatakta. Hayır, beşikte değil. Aşktan menkul ürünler veren, o masum görünümlü yatakta ve o monotonluğa son veren hamle gerçekleşiyor. Yanlış bir hamle sonucu planlar bozuluyor ve hop bir eşcinsel doğuruyorsunuz. Hani ne çıkarsa bahtıma, diyerek kabulleneceğinizi beyan ettiğiniz annelik yemini doğrultusunda.

Eğer bizi gerçekten leylekler getirseydi emin olun o kanat çırpışlardaki özgürlük bir yerlerimize bulaşırdı. Ama ne yazık ki karada durum pek iç açıcı değil. İnsanlar kendinden utanıyor, kendi aşk meyvesini olgunlaşmasına bile izin vermeden çürük ilan ediyor. O meyveye resmen hormonlu muamelesi yapılıyor. Oysa sen içine ne kattıysan onunla şekilleniyor, kendini fabrikayla eşleştirip çıkan ürünü hammaddeyle ilişkili bulmadığın için defolu ilan etmekse kendine ihanet, varlığa ihanet ve yok saymak denen şiddetin en büyüğüyle ödüllendirmek. Hani tek şiddet doğar doğmaz kıçımıza inen şaplaktı. Büyüdükçe uygulanan bu sistematik şiddet kendinden olmayanı asla kabullenmeyen insanoğlu için çok da şaşırtıcı olmasa gerek.

Leyleğin ömrü laklak misali ancak konuşuyoruz, anlamaya, dinlemeye ya da en basitinden sevmeye çalışmıyoruz. Ne hoşgörülü dininiz, ne kutsal anneliğiniz, ne Türk misafirperverliğiniz kâr etmiyor uzlaşmaya. O kadar uyumuşsunuz ki Lut Kavmi masallarıyla bizi bile leylek hikâyesindeki yabancı sanmalarınız sürpriz değil. Oysa incelemeye alındığımızda tablo sizinkinden çok da farklı değil biraz daha kırılmış, unutulmuş ve yabancılaşmış olmamız dışında. Önce pürüzsüz görünen yüzeyine temkinli bir yaklaşım gerektirir. Dıştan gelen bu uyaranı savunmasız ve bir o kadar da hırçın karşılayabilir. Alışık değildir yabancı ellere ve eşcinsel olduğunun fark edilmesine rağmen gösterilen samimiyete. Sert kalkanı kaldırınca altında bitmek bilmeyen sırlarla, kırgınlıklarla, ezilmiş aşklarla, yalnızlıklarla, daha umursamaz ve hızlı yaşamaya çalışırken unutulmuş, üstü örtülmüş duygularla, o hep- sizden biri olarak görmek istediğinizden olacak- duymak istediğiniz yalanlarla karşılaşmanız olası. Aslında sadece fantezilerden oluşan içi boş- boşaltılmış- bir varlıkla karşılaşmayı hedefleyenleri hüsrana uğratan bir otopsi raporu bu. Her gün onlarca gülümseyen ama zehirli bakışlarla öldürülen, ötelenen, seçilmemiş yalnızlıklara itilen eşcinsellerin bir içi kalmıştı dokunulmamış, el değmemiş, dil değmemiş. Yasakların cazibesiyle arayışlardan arayışlara sürüklenen, yeri geldiğinde doymak bilmediği iddia edilen eşcinsellerin içini açtığımızda öldürülen onlarca tutkuyla yüzleşmek hem dış dünyanın hem de unutturulmuş eşcinsellerin de hakkı.

Yazan: naringergedan

1. Sayı

1. Sayı

Okumak için tıkla

İndirmek için tıkla

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 1. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.