Röportaj: Çağla Akalın
Ekranlardan uzak kaldın. Yönelimin sebebiyle yıllarını verdiğin kanaldan ayrılışın döneminde ve sonrasında neler yaşadın? Hukuki bir süreç başlamış mıydı ve eğer başladıysa nasıl sonuçlandı?
İş yerinde mobbing uygulandığı için, biliyorsunuz çok popüler bir terim, şiddet fakat psikolojik şiddet, sistemli olarak yapılan bir şeydi. Zaten Türkiye değişiyor, dünya değişiyor, ama en önemlisi Türkiye değiştiriliyor. Bu değiştirilmeden bende payımı aldım. Ekranlardan bazı yüzler, bazı isimler, bazı popüler kimlikler teker teker temizlendi. Oyuncular, sunucular, şov insanları, köşe yazarları, medyanın içinde olan renkli kişilerin çoğunun işine son verildi. Bunlar küçücük patron aklıyla yapılan şeyler değil, sistemli, planlı, programlı yapıldı. Bende savaşabildiğim kadar savaştım. Savaşamadığım yerde işime son verildi. Bu ayrıştırma, ötekileştirme, mahalle baskısı sonunda beni de vurdu. Ben yine de en güçlülerden biriydim. 14 sene boyunca kimsenin tahmin edemeyeceği kadar zor bir kanalda ve baskı olan bir yerde çalıştım. 14 senenin sonunda emekli olabildim. İşten atıldıktan sonra 7 yıl SSK’mı yatırdım. Bu durum hem Türkiye’de hem dünyada bir ilk. Yani VJ’likten, sunuculuktan değil, VJ’likten emekli olan tek kişiyim. Guinness rekorlar kitabına müraacatta bulundum. En azından bu konuda bir imza bırakmak istiyorum.
Yaşadığın bu ayrımcılıklar sonrasında LGBTİ’ler tarafından destek gördün mü? Kırgınlıkların var mı?
Hayır olmadı. Bir kaç arkadaşım yardım alabilecekleri dernekler olduğunu söylemişti. Sonrasında bir avukat geldi ve “ben size yardımcı olabilirim” dedi. Adını da unuttum açıkçası 10 yıl geçmiş üzerinden, gönüllü bir avukattı, çok iyi bir insandı sağolsun, çok yardımcı oldu. TV’lerden uzaklaştırıldım ama bazı bir kaç programa katıldım, Okan Bayülgen, Seda Sayan gibi kişilerin programlarına çıktım. Çıkmadım değil. Tabi bir çok programa çıkmak büyük bir korkuydu, kraldan çok kralcılar olduğu için bir sürü engel yediğim zamanlar oldu. Hala da engel yiyorum ve yiyoruz bence. Acayip başka bir kafada artık herkes, Türkiye yalakalar cenneti oldu. Heran karşılaşıyoruz bu kılkuyruklarla.
Bir lgbti birey olarak görünürlüğünle yıllarca lgbti’lere desteğin oldu mutlaka. Şuan LGBTİ mücadelesinin neresindesin?
Pek önemsenmedim açıkçası, dolayısıyla bende çok önemsemedim.
Ayı sözlük LGBTİ bireylerin yazarlık yaptığı interaktif bir sözlük platformu. 5 yıldır yayınına devam ediyor. Sözlüğümüzü hiç ziyaret etmiş miydin? Anonim veya isminle kayıt olup ekibe katılmayı, yazarlık yapmayı düşünür müsün?
Sen bahsedene kadar haberim yoktu. Senin sayende duydum. Geçen gün girip göz atabildim. Zamanım olmadığı için yazarlık yapamam ama bundan sonra takipçinizim.
Daha çok izleyicisi olan bir kanalda tekrar yayın yapma gibi bir plan veya teklif var mı? Düşünüyor musun?
Halk TV ve Ulusal Kanal hariç Türkiye’deki bütün kanalların satılık sahipleri sebebiyle, ayrıca homofobik olmalarından kaynaklı böyle bir şey olacağını düşünmüyorum. Bu korku imparatorluğunun içinde kimsenin bana iş vereceğini sanmıyorum. Bu konuda Seyhan Soylu’ya yani sevgili SiSi’ye teşekkür ederim. Bana öyle ya da böylebir kapı açmıştır. Kendi kanalında bana imkan tanımıştır. Şuan kendi kararım, beraber çalışmıyoruz fakat bu konudaki desteği için kendisine teşekkürü borç bilirim.
Sanat camiasına yakın biri olarak ünlü eşcinsellerin iki yüzlülüğü hakkında ne düşünüyorsun? Sence neden dürüstçe açılamıyorlar? Neden saklanıp, gizleniyor ve yalan dolanlarla heteroseksüeli oynuyorlar?
Benim de eleştirdiğim ve zaman zaman kızdığım bir çok insan var ama artık çoğuna kızmıyorum. Kızamıyorum.Çünkü burası Türkiye, kimse çok cesaretli olmak zorunda değil, herkesin bir aile yaşantısı var, güçlüsü var güçsüzü var. Kendini savunabilir silahı olan var, silahı olmayan var. Kendini savunabilecek kocaman bir yüreği olan var, tavşan ürkekliğinde kalbi olanlar var. İnsanlar yaşadıklarını sadece kendileri biliyor.
İnsanlar seni merak ediyor. Neler yapıyorsun? Gündeminde dizi, film, müzik alanında yeni projeler var mı? Sahnelerin devam ediyor mu? Sevenlerin seni nerede izleyebilirler? “Kalbinde Hayat Buldum” albümünden sonra yeni bir albüm yapma düşüncen var mı?
Hiç bir şey yok. Yeni bir albüm hazırladım sadece. Sevgili Yıldız Tilbe yardımcı oldu. Mini bir albüm oldu diyebilirim. 2 şarkıya Yıldız Tilbe hem düet yaptı, hem vokal yaptı sağolsun. Sözlerini de o yazdı. Şuanki mutluluğum bu albüm. Yeni albümü ilk burada söylemiş oluyorum. “Bütün paranı bana harca istiyorum” çok enteresan bir isme sahip. Şu sıralar Bulgaristan ile ilgili bazı sıkıntılar var, o sıkıntıları çözünce çıkaracağım. Teklif geldiğinde sunuculuk ve sahne yapıyorum nadiren. Radyo FD’de çalışıyorum haftanın 1 günü. Başka da bir şey yapmıyorum. Çünkü yapılacak bir ortam yok TV’ler, radyolar, kurumlar kendi g.tlerinden korktukları için. Herkes bu korku imparatorluğunda üşütmüş resmen. Ruh hastası ve paranoya olmuşlar. Allahtan kimseye ihtiyacım yok, hayatımı döndürebiliyorum. Ama ya evim barkım olmasaydı, o zaman benimle ilgilenmeyen basından herkes kapıma dizlirdi. 3. Sayfa haber yapmak için koştururlardı. Bir köprü altına düşseydim, kötü bir şey başıma gelseydi, altın vuruş falan yapsaydım ortalık yıkılırdı. Sayfa sayfa haberlerimi yaparlardı. Burası Türkiye, köpek adamı ısırınca haber olmuyor, adam köpeği ısırınca haber oluyor.
Eskiden VJ’lik yaptığın dönem ile şimdiki dönem arasında uçurumlar var. Niçin böyle oldu sence müzik piyasası?
Yine Türkiye’nin gündemi ve tabi siyasi. Planlı olarak müzik sektörü bitirildi. Planlı olarak gece hayatı bitirildi. Planlı olarak sahne bitirildi. Planlı olarak canlı müzik bitirildi. Bunlar bitince içki bitti, içki bitince sigara bitti. Bu durumda insanlar içki ve sigara içemedikleri ortamlara gitmemeye başladılar. Bu durum tüm gece kulüplerinin ve mekanların gelirlerini etkiledi. Bir çok mekan kapandı. Şimdi artık gece boyunca 100 tl veya 100 dolar verilen Dj’ler geceden sabaha kadar müzik çalıyorlar. Gece 11’den sabah 6’ya kadar aynı çocukçağız çalıyor. Bu popüler oldu artık, müzik piyasası bu şekilde bitirildi.
Bundan 10-15 yıl öncesine gitseydik, yine de bu işlere atılır mıydın?
Valla ne olursa olsun, ben hayatımdan memnunum. Çok eğlenceli ve renkli bir hayat yaşadım. Hala da yaşıyorum. Mutsuz falan da değilim. Sadece bu ülkenin dönüşümünden mutsuzum. Hepimiz payımızı alıyoruz. Bütün sektörlerde olan şeyler bunlar. Yine ben Zerrin Özer’in evine gidiyorum, yine geceleri nutella yiyoruz. Yine Hande Yener ile buluşuyorum. Onlara giderken önceden taksi ile giderdim, şimdi metroyla, dolmuşla gidiyorum. Amalar değişti, farklılıklar değişti. Şuan müzik duymaya tahammülüm yok, Bırak kulüp gezmeyi. Fazlasıyla doymuş durumdayım. Belki yoruldum, belki doydum. Bunun adına ne denir bilmiyorum. Yine merdivenleri hızlı çıkıyorum ama eskisi gibi değil. Eskisi gibi yemek yiyemiyorum mesela, eskisi gibi seks yapamıyorum. Eskisi gibi sık sık kahkaha atamıyorum, kahkahalarımda bile azalma oldu. Artık çok keyifli fakat çok nadir oluyor kahkahalarım. Bunu ben bilinçli yapmıyorum. Bunlar benim yaşımla alakalı şeyler de değil, etrafımızda o kadar çok mutsuz insan var ki, öyle olunca ben de öyle oluyorum. Büyük bir değişim var ülkede. Umarım bu değişim herkesin hayrınadır.
Aşk konusunda neler söylemek istersin?
Benim için aşk bir insana değil, kadınmış, erkekmiş. Bir objeye de olabilir. Benim için hayalini kurduğum ve almak için para biriktirdiğim pahalı bir ayakkabı da olabilir. Benim için aşk böyle bir şey. Uzun süredir niyetlenip giemediğim bir tiyatro oyunu da olabilir. Tiyatro ve sinema benim hayatımda seyirci olarak hep var. Çok keyif aldığım ve beslendiğim bir şey. Bana çok iyi bir terapi gibi gelir. Konservatuar mezunuyum pek kimse bilmez Vj olarak tanındığım için. Ben ne zaman mutsuzsam tiyatroya giderim. Orada ağlar, orada gülerim. Çok iyi gelir bana.
Nerelisin? İstanbul’a nereden gelmiştin?
Trakya’dan geldim. Biz balkan göçmeniyiz. Oradan geldim İstanbul’a, konservatuara başladım. Sonrasında dizilerde oynamaya başladım.
İlk dizin, rolün hangisiydi?
Bizimkiler dizisi vardı ya, TRT’de yayınlanan, o benim ilk oynadığım dizidir. 26 bölümde küçük rollerde oynamıştım. Sonra Avrupa yakası, Ruhsar, Eyvah kızım büyüdü, Anlat İstanbul, Ayrılsak da beraberiz, bir çok yerde oldum aslında. Ayrılsak da beraberiz’de 501 bölüm oynamıştım. Bütün işlerim bitse, ben yine sinemaya, tiyatroya geri dönerim. Altın bileziğim o. İyiki de konservatuar okumuşum, tiyatro okumuşum. Televizyon sayesinde bir çok değerli kişiyle tanıştım. Bunların arasından en en en sevdiğin kim desen, Hande Yener’i çok severim. En çok Zerrin Özer ve Yıldız Tilbe arasında gidip geliyorum. Bu ikisi benim için her şeye değerler. Onların dostlukları beni çok iyi etti. Bana açıkları kapılar da ayrı bir değerdir benim için.
Çok teşekkür ederim Bülent, bu güzel röportaj için.
Ben teşekkür ederim.