Röportaj: Buse Kılınçdemir ve Feminizm Hareketi

“Adam Gibi Değil Kadın Gibi İsyandayız”

Geride bıraktığımız 28 Kasım sonrası, Feminizm Hareketi yöneticilerinden Buse Kılınçdemir ile Türkiye’de feminist mücadeleden cinsiyetçiliğe, kadın mücadelesinden hareketin geleceğine, eyleme dökülen çalışmalardan tribünlerde boy göstermeye başlayan cinsiyetçi pankartlara varıncaya kadar Feminizm Hareketi’ni konuştuk.

Hazırlayan: Seda Ceren Sağıroğlu

 

Türkiye’de içerisinde erkekleri de barındıran tek feminist oluşum olan Feminizm Hareketi erkeklerle yan yana mücadele etmenin gerekliliğini belirtiyor. “Erkekler bizim düşmanlarımız değil, savaştığımız sistemde onlar da mağdur” diyen Kılınçdemir, Feminizm Hareketi’nin temelinde eşitlik mücadelesinin yattığının altını çiziyor.

Feminizm Hareketi’nin misyonundan bahseder misiniz?

Feminizm Hareketi, temelde ataerkiye her türlü şiddete, tahakküme, ötekileştirmeye, toplum tarafından dayatılmış cinsiyetçiliğe ve toplumsal cinsiyet normlarına karşı mücadele verir.Temeline eşitlik mücadelesini yerleştirir ve erk sistem tarafından dayatılan, başta kadınlara olmak üzere, erkeklere, LGBTİ bireylerine ve hayvanlara sınırlar çizmiş toplum düzenini devirmeyi amaçlar. Bunların reform düzeyinde değil, devrim düzeyinde bir duruş sergileyerek başarılabileceğini düşünür.

Hareketin kuruluş fikri ve oluşum aşamanızdan bahseder misiniz?

Daha önce sosyal medyada mevcut bir kitlemiz vardı. Bir gün sosyal medya sayfasından artık sokaklara çıkma kararı aldık. Bizi takip eden insanlarında içlerinde bir şeyler yapma potansiyeli vardı, onları açığa çıkarmak istedik. Evet, internet üzerinden birçok insana ulaşabiliyorduk lakin sokaklarda daha çok insan vardı. Daha sonra sokak faaliyetlerinde bulunmak isteyen arkadaşların sayısını belirlemek için paylaşımda bulunduk ve katılmak isteyen insanlarla ayrı bir grup oluşturduk ve bu şekilde geliştik.

Feminizm Hareketi’nin eyleme döktüğü çalışmalarından bahseder misiniz?

Tam bir yıl önce kurulduk bu sebeple henüz yeni sayılırız. Öncelikle sokaklara 25 Kasım ve 8 Mart günleri öncesinde afişler astık daha o günlerin ne olduğunu bilmeyen birçok insan mevcut. Liseli ekiplerimiz okullarda feminizm konusunda bilinçlendirme adına panolar düzenledi. Üniversitelerde, kafelerde ve sokaklarda gerek feminizm, gerek tecavüz hakkındaki yanlışlar gerekse LGBTİ konularında bildiriler dağıttık. Bazı illerimizde film gösterimi, bazı yerlerde ise dayanışma partileri ile insanlarla kaynaşmaya çalıştık. Sosyal medyadan veya arkadaşlarımız aracılığıyla bizlere ulaşan kadınlar ile hukuksal, ekonomik, psikolojik gibi alanlarda dayanışma sağlıyoruz. En geç ayda bir olan toplantılarla fikir alışverişi yapıp kendimizi geliştiriyoruz. Amacımızla uyuşan her türlü eylemlere katılım sağladık.

Türkiye’de erkek cinsiyetli bireyleri içinde barındıran tek feminist hareket sizsiniz. Peki, bu konu hakkında diğer kadın platformlarının söylemleri ne doğrultuda?

Bazen diğer platformlar ile bu konuda sorun yaşıyoruz. Dışlayıcı politikaları da olabiliyor hatta kimisi bizim feminist bir oluşum olmadığımızı da belirtiyor ama bize göre feminizm kadın erkek eşitliğini savunuyorsa erkeklerle yan yana mücadele etmeli. Erkekler bizim düşmanlarımız değil, savaştığımız sistemde onlarda mağdur.

Neredeyse Türkiye’nin her ilinde bir grubunuz mevcut, bunu nasıl başardınız?

Aslında bu sadece bizim başarımız değil. Türkiye’nin her yerinden artık mücadele etmek isteyen insanlar çıkıyor, biz de onlara yol gösteriyoruz, mücadele alanı yaratıyoruz.

Feminizm Hareketi’nin 2017 planları nelerdir?

Öncelikle OHAL süreci bittiğinde bir dernek olmak istiyoruz. Şubat döneminde ise aklımızda 3 gün sürecek bir panel düzenlemek var. Bunun yanında farklı olarak, anlaşabildiğimiz liselerde seminerler vereceğiz. Afişler, bildiriler, eylemler zaten aynı şekilde devam edecektir.

Lgbti ile iç içe bir hareket oluşunuzun sebepleri, olumlu ve olumsuz yanlarından bahseder misiniz?
Toplumsal cinsiyet rollerinde aykırı var oluşları, ötekileştirmeye maruz kalmaları, nefret cinayetlerine ve şiddete uğruyor olmaları, mücadele içinde her yönleri ile var olmaları gibi nedenler sayabiliriz. Şu ana kadar dayanışma içerisinde olduğumuz oluşumlarla hiçbir olumsuz durumla karşılaşmadık. Attığımız her adımda bizimle dayanışma içindeler, biz birlikte daha güçlüyüz.

Özellikle futbol maçlarında açılan pankartlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Çoğu pankart kadını/kadın bedenini aşağılayan cinsten. Ayrıca Feminizm Hareketi bu pankartlar için neler yapacak?

Sporun ve futbolun, cinsiyetçiliğin, homofobinin ve milliyetçiliğin yeniden üretildiği en tepe noktalardan biri olduğunu düşünüyoruz. Özellikle futbolun endüstriyelleşmesi siyasallaşmasını da katmerleştirmiş, ulusal ve uluslararası spor etkinlikleri devlet politikalarından ayrı düşünülemez hale gelmiştir.
Feminizm Hareketi ekibi olarak maçları takip ediyoruz ve açılan pankartlar eğer cinsiyetçi ise o kişilerin ceza alması için elimizden geleni yapıyoruz. Erktolia’nın bu konularda başlattığı imza kampanyalarına destek oluyoruz. Bunun yanında bu söylemlerin, davranışların ne kadar yanlış olduğunu gösteriyoruz.

Türkiye’de kadın mücadelesi hakkında görüşleriniz nelerdir?

Aslında bu konuyu sayfalarca yazsak bile yetmez fakat yakın dönemimizden bahsetmek isterim.
Sanki başka bir yüzyıldan kalma gibi ama daha 90’lı yıllar. Kadının çalışma hakkı, 1990 senesinin son günlerine kadar koca iznine bağlı olduğunu biliyor muydunuz? Ya da anayasamızda 1993’e kadar ‘Evin reisinin erkek olması’, ‘ortak evin seçiminin kocaya ait olması’ gibi maddelerin yazdığını. Dahası 1980-1999 tarihleri arasında ortaokulda kız çocuklarına zorla bekâret testi yapan okulların varlığından haberdar mıydınız? Bazı iş yerlerinin bekâret belgesi istediği, bunlar çok geçmişimizde değildi. Kadını aile içine hapseden ve ‘iffet’ gibi standartlara tabi tutarak denetlemeye niyetlenen kanun ve yönetmelikler, özgürlük ve eşitlik için mücadele eden kadınların gündeminden eksik olmadı. Mor iğneler ile tacizlere karşı hareket başlattılar. Kadınlar şu an elinde bulundurduğu nerdeyse tüm haklarını tırnaklarıyla kazıya kazıya kazanmıştır.

Peki, bu hareketin geleceği?

Kadın hareketi ülkemizde gittikçe büyüyen bir hareket. Gittikçe daha çok haklarımızın bilincinde olup daha fazla sokaklara çıkıyoruz. Artık kimsenin bizlerin hayatına karışmasına müsaade etmiyoruz/etmeyeceğiz.

Türkiye’de kadın mücadelesinin eksiklikleri var mı? Var ise bu eksiklikler nasıl giderilir?

Öncelikle ortada tam bir başarı durumu sağlayamadığımıza göre elbette eksikliklerimiz var demektir bize göre. Bunlardan bir tanesi feminist hareketin neoliberal dalgaya yakalanıp reformist ve kapitalizm ile flörtleşecek bir harekete dönüşmesi. Feminizmin tarihinde devrimci bir miras yatmaktadır. Sosyalist feminizminin kapitalizme galip gelerek ataerkilliği alt etme hedefinde olduğu kadar, radikal feminizmin ezilmişliğe duyduğu öfke ve derin özgürleşme tutkusunda da bulabileceğimiz bu mirasa sahip çıkmak ve tekrar devrimcileşebilmenin olanaklarını yaratmak zorundayız.

Son olarak insanlar size yani Feminizm Hareketi’ne nasıl ulaşabilirler?

Birçok sosyal platformda varız;
feminizmhareketi/Facebook
femhader/İnstagram
feminizmhareketi.com’dan bizlere ulaşabilirler.

 

7. SAYI

HOMOJENOku

İndir

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 7. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.