Röportaj: Palmiyeler

Siz isterseniz New Wave ve  Neo-Psychedelia gibi tarzlardan beslenmiş başarılı bir grup diyebilirsiniz. Ama emin olun onlar bundan çok daha fazlası. Yaptıkları müziği ve fazlasını bu röportajda bulabilirsiniz. En azından bu röportajı okurken herhangi bir palmiyeler şarkısı bırakın arkada dönsün.

Hazırlayan: Uğur Ateşli

 

Palmiyeler nereden çıktı? Genel olarak grubun kuruluş sürecinden bahsedebilir misiniz?

Mertcan: 2013 yılında bizi farklı bir şey yapmaya iten bir süreç başladı ve stüdyo çalışmaları ile Palmiyeler’i kurduk. Kısa süre sonra ortaya çıkan işleri kaydetme ihtiyacı ortaya çıktı ve ilk EP’miz Palmiyeler’i kaydettik.

 

Müzikal kariyerlerinizde sizleri etkileyen ve bu müziği yapmaya yönlendiren neler oldu?

Mertcan: genel olarak İngiliz bağımsız müziği ve Amerikan bağımsız müziğinden etkilenmiş durumdayız. Yerli grupların da Türkçeyi müziğe uyarlama konusundaki etkileri oldu. Bizim yaşamımızın arka planı ve bu etkenler birleşince ortaya Palmiyeler ve müziği çıktı.

 

Önümüzdeki günlerde veya yakın gelecekte Palmiyeler adına bizleri neler bekliyor?

Mertcan: Yeni klibimiz ve ikinci kaydımızın 2. single çalışması Karbeyaz ile geri dönüyoruz.

En son 4 ay önce “Senden haber yok” isimli single çalışmasını yayınlamıştık. Spagetti western tarzı bir klibi var, bu yeni çalışmada da kamera arkasında ve önünde grup olarak yer aldık ve ilkinden farklı tarzda bir iş ortaya çıktı. Kısa zamanda paylaşacağız.

Single’ların yer alacağı albüm de kısa süre sonra internette ve plakçıların raflarında yerini alacak.

 

Son zamanlarda Türkiye’deki alternatif müzik çeşitliliğini nasıl görüyor ve yorumluyorsunuz?

Tarık:  Tarzlarına yeni şeyler ekleyen gruplar var ayrıca sık olmasa da yeni gruplar çıkıyor, herkes heyecanla üretiyor, mutluluk verici. Bu yolu açan eski ustaları da insanlar yeniden keşfetmeye başladı. Bunu önemli buluyorum.

Mertcan: çeşitlilik az geliyor bana. Konserine gitmek isteyebileceğim grup sayısı ile ölçüyorum bunu. Rahat tarzlarda (slacker) müzik yapan insanlar pek yok. Gitarı, davulu ve bass gitarı bir hikâye anlatmak için kullanan, içine hem naif hem de serseri duygular katabilen gruplar dinlemekten hoşlanıyorum. Kirli ve tatlı müziklerini göze ve kulağa hoş gelecek şekilde sergileyen gruplara ihtiyacım var. İki akor biraz reverb, birkaç güzel söz ya da ürpertici duygular uyandıran hızlı ve orta hızlı Rock’n Roll grupları.

Rana: Belki şuan ki alternatif müzik dünyasının içinde olduğumuz için biraz daha yanlı bir görüşüm olabilir ancak alternatif müzik olarak adlandırılan ve içinde aslında geniş dünyaları barındıran bu türün hemen her dalında Türkiye’den müzik çıktığına inanıyorum. Son dönemlerde Türkiye müzik dinleyicilerinin de keşfetmeye daha açık olduğunu, bağımsız müziklerin seyirciler ve bu nedenle de sahneler tarafından daha çok değerlendirildiğini düşünüyorum.

 

Yerli veya yabancı vazgeçmeden dinlediğiniz isimler neler?

Mertcan: Simon and Garfunkel, erkin Koray

Tarık: Velvet Underground, David Bowie, Led Zeppelin, The Strokes

Rana: The Smiths, Joy Division, Chic, Earth Wind & Fire, Herbie Hancock, Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Birsen Tezer daha çok fazla sayabilirim…

 

Türkiye’deki eşcinsel hakları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Rana: Türkiye’de eşcinsel birliktelikler tanınmamakla birlikte homofobi oranı da hepimizin bildiği gibi oldukça yüksek. Televizyonda gay kelimesinin sansürlendiği bir ülkede yaşıyoruz. Böyle bir tabloda haktan bahsetmek ne mümkün…

Tarık: Eşcinsellik Türkiye’de suç sayılmıyor ama insanların yasaları kendilerinin koymaya başladığı bir yer oldu ülkemiz.

Mertcan: Bence kişiler kendilerini özgürce ifade edebilirlerse özgürleşebiliriz. Baskı gören bir toplumda bunlar nasıl olacak hep beraber göreceğiz. Aşk yaşayan gerçek insanları reddetmek sağlıklı bir durum değil.

 

Cinsel yönelim eşitsizliği ülkemiz adına aşılabilecek bir sorun mu?

Mertcan: Tüm cinsler aşkı yaymayı kendine görev edinirse bu sorunları aşabiliriz.

Tarık: Dengeye ulaşabilirsek insanların da daha uzlaşmacı olabileceklerine inanıyorum.

Rana: Ülkemizin insanları, at gözlüklerini çıkarmak için bir adım atmanın tam aksine, karşıt görüşlere de tahammül edemeyen bireylere dönüşüyorlar gün geçtikçe. Gerçekçi olmak gerekirse daha fazla sevmeyi ve birbirimizin özgürlüklerine saygı duymayı beceremediğimiz sürece bu eşitsizliğin kısa vadede aşılabilecek bir sorun olduğunu düşünmüyorum, ancak farkındalık yaratmak için uğraş vermenin her zaman destekçisiyim.

 

Son yıllarda Pride (onur yürüyüşü)  haftasında polis müdahalesi gerçekleşti ve yürüyüş gerçekleşemedi. Yıllardır yapılan bu yürüyüşler hakkındaki fikirleriniz nelerdir?

Tarık: Benim gördüğüm en renkli onur yürüyüşleri İstanbul’dakilerdi. Özledik, yürüyüşe çıkmak istiyorum.

Mertcan: Sanırım iki ya da üç kere ben de katıldım, çok eğlenmiştik ve kendimizi özgür hissetmiştik. Tünelde herkesin toplanıp sohbet ettiği bir finali vardı ve kafamda hala çok taze ve güzel bir anı. Polis müdahalesi her zaman rahatsız edici.

Rana: Bastırılmış bir toplumun parçasıyız hepimiz. Bir LGBTİ bireyinin bu ülkenin şartlarında sağlıklı bir biçimde kendini tanıyıp kabul etmesi çok karşılaşılan bir şey olmuyor. O nedenle bu yürüyüşlerin yalnız olmadığının farkına varıp kendinden büyük bir topluluğun parçası olduğunu hissetmek ve bunu kutlamak için çok güzel bir alan olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki son yıllarda bu yürüyüşler kutlama gibi algılanmaktan çıkıp politik meselelerin kurbanı oldu. Üzücü tabi ki…

 

Grupça inanılmaz bir deneyim olur dediğiniz bir hayaliniz var mı?

Rana: Benim hayalim bir festival veya spesifik bir konser salonundansa herhangi bir yerde şuan hayal edemeyeceğim kadar fazla insana çalmak olurdu. Biz çalarken binlerce kişinin dans ettiğini ve bir ağızdan parçaları söylediğini görsem herhalde hayatta daha büyük bir mutluluk yaşayabileceğimi zannetmiyorum.

Tarık: şehir dışı konserleri tatil gibi geçiyor, güzel yerlere gidip çalmak çok doyurucu bir deneyim.

Mertcan: gökyüzünde kurulan bir sahnede çalmak inanılmaz olur.

 

2016’nın sizce en iyi 3 albümünü sorsak?

Rana: Nonagon Infinity – King Gizzard and the Lizard Wizard, Teens of Denial – Car Seat Headrest, BadBadNotGood – IV

Mertcan: King Gizzard and the Lizard Wizard – Nonagon Infinity albümü konsept olarak müthiş. Goat – Requiem albümünü Goat’u çok sevdiğim için seçebilirim. Son olarak Jakuzi – Fantezi müzik.

Tarık: King Gizzard and the Lizard Wizard – Nonagon Infinity bu yılın en iyisi benim için. Jakuzi – Fantezi müzik. Büyük Ev Ablukada –  Hayaletler single.

 

7. SAYI

HOMOJENOku

İndir