Röportaj: The Away Days

2012 yılında kuruldukları günden beri gerek ülkemizde gerekse uluslararası arenada mükemmel işlere imza atan The Away Days grubunu yakın plana aldık. Hem yaptıkları müzik ile hem de Türkiye’de eşcinsel olmak nasıl bir şey onlara danıştık. Eşcinsel bir çiftin hikayesini anlatan klipleri Calm Your Eyes’ı asla pas geçmemeliyiz. Bizler sorduk onlar içtenlikle yanıtladı. Evet, çok iyi birer müzisyenler ama bunun yanı sıra sıcakkanlı ve mükemmel insanlar.

Uğur Ateşli

2015’in son günlerini yaşıyoruz. The Away Days için 2015 yılı nasıl geçti, neler yaptı?

Can: “2015 yılı grup için kritik bir sene. Şu ana kadar yaptığımız tüm birikimleri toplayıp albüm kayıtlarına başladığımız ve grup kadrosunun da oturduğu bir sene. Aynı zamanda yurt dışında çok sayıda konser verdik. Bu yüzden bizim için kritik bir sene oldu.”

2015’i geride bırakmaya hazırlandığımız bu günlerde, 2016 da bizi neler bekliyor?

Can: “Albüm kayıtları bitmek üzere. Hedefte 2016 da albümün çıkması var. Tam bir tarih söz konusu değil. Albümün çıkması ile birlikte gerek yurt içinde gerekse yurt dışında çok sayıda konser vermek istiyoruz.”

Yeni albüm de bizleri alıştığımız The Away Days sound’u mu bekliyor, yoksa yenilikler var mı?

Sezer: “Öncelikle daha önce yayımladığımız hiçbir kayıt olmayacak. Sound da değişim olacak gibi gözüküyor.”

Can: “Büyük bir değişim diyemeyiz tabi ki ama eski The Away Days dinleyicisi için şaşırtıcı bir albüm olabilir.”

Albüm kaydetmek için neden bu kadar beklediniz. Şu ana kadar çıkmış başarılı birçok single ve e.p’niz varken?

Can: “Bu tamamen grubu kurduktan sonra ideallerle ilgili. Sadece Türkiye’yi hedefleyen bir grup olsaydık zaten İngilizce müzik yapmazdık. Bizim hedefimiz daha internasyonel anlamda bir şeyler yapmak. Bu da işi beş bin kat daha zorlaştırıyor. Bu süreçle mücadele etmek için zamana ihtiyacınız oluyor. Grubu kurduğumuzdan beri biz de gelişiyoruz ve bu yüzden böyle bir zaman gerekti.”

Calm Your Eyes, eşcinsel bir çiftin hikayesini anlatan klip çekme fikri nerden çıktı?

Can: “Orkun grup elemanlarından, şu an Seattle da yaşıyor. Onunla düşündüğümüz bir şeydi. Böyle bir şey yapmak istiyorduk. Bilhassa Türkiye’de böyle bir klip çekmek istiyorduk. Bu fikir bizim için çok önemli. Grupta herkes heteroseksüel lakin bunun hiç bir önemi yok bizim için. Pride haftasına gelmesi bizim için tesadüf oldu. Bu konuda BBC Türkçe ile röportaj yaptık. Birçok kişiye ulaştığımızı düşünüyorum.”

Sezer: “Vay be, diyenler oldu, çeke çeke bunu mu çektiniz, diyenler oldu. Küfür edenler dahi oldu. İyi güzel çekmişsiniz ama sonunda öldü, denildi. Her türlü düşünceyi kabul ediyoruz. Şuna da parantez açalım Elif Kalkan’ın çok katkısı oldu. Bu fikri senaryolaştıran ve görsel olarak klip haline getiren Elif Kalkan’a teşekkür ederiz.”

Pride haftasında yaşananlar ve yürüyüşe verilen tepkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Can: “Gezi olaylarından sonra ufak topluluklara hiç hoşgörü kalmadı.”

Anıl: “Toplum içerisinde çok uç yerlerdeyiz her birimiz, lgbti bambaşka bir yerde, siyasetçiler bir başka yerde, bizler bir başka yerde. İşin en kötüsü artık şaşırmıyoruz bir şeylere, hissizleşme söz konusu. İnsanlığımıza ve özel hayatımıza saygı beklerken çok zor durumlarla karşılaşıyoruz.”

Türkiye’de ünlü olmak bir yana, Türkiye’de ünlü eşcinsel olmak nasıl bir şey olurdu?

Can: “Güzel soru hiç düşünmedim böyle bir şeyi. Eşcinsel olsaydım saklama gibi bir derdim olmazdı asla ama Türkiye’de müzik yapıyorsunuz, Türkiye’de milyon albüm satmak istiyorsunuz ve Türkiye’nin kaçı eşcinsellere tolerans gösterebilir? Plak şirketleri bunu hesaba katarak yola çıkacakları için senin kimliğini gizlemek zorunda kalman söz konusu olabilir böylece. Bu doğal mı? Bu şöyle doğal, milyon albüm satmak istiyorsan evet .”

Sezer: “Ama bir şeyleri değiştirmek istiyorsan bu çok uzun zaman alacaktır. Biraz da kabul ettirmekle alakalı.”

Can: “Ve devletin bir takım demokratik adım atmasıyla da alakalı.”

Yurt dışında birçok konser verdiniz, seyircilerin ve gittiğiniz yerlerdeki toplulukların tepkileri nasıl oluyor?

Can: “Şu ana kadar çok iyi feedbackler aldık. Bizi herhangi bir kalıba sokmadan çok şaşıran ve beğenenler oldu. Tecrübeli birçok kişiden gelişmemiz adına feedbackler aldık. Seyirci olarak farklı mı emin değilim.”

Sezer: “Farklı tabi ki de. İyi yönleri kötü yönleri, ikisi de var.”

Haktan: “Yurt dışındaki seyirci her zaman daha araştıran daha yenilikçi oluyor. Türkiye’deki seyirci daha hasret bu müziğe ama yurt dışında şaşırtan şekilde tepkiler alıyoruz.”

Can: “Sahneden inince bizim İstanbul’dan olduğumuzu öğrenince daha farklı geliyor insanlara. Daha akılda kalır oluyor.”

Müziğinizi geliştirmek için başka bir ülkeye taşınmayı düşünüyor musunuz?

Can: “Elbette istiyoruz. Adımlarımızı planlayarak gidiyoruz. Bu İngiltere mi olur, Amerika mı olur, Berlin mi olur… Ama gönül ister ki İngiltere olsun.”

Sezer: “Yılda birkaç kez giderek olmuyor. Sürekli olarak orada çalmak ve görsel olarak orada bulunmak çok önemli.”

Anıl: “Birçok parametre var tabi ki orada çalmak, orada uyanmak, oradaki moda akımını görmek müziğinizi çok etkiliyor.”

The Away Days neler dinler? Favori albümleriniz?

Sezer: Foals / Total Life Forever ortak noktamız.
Anıl: The Libertines / Up The Bracket
Haktan: Metronomy / The English Riviera
Sezer: Blonde Redhead / Misery Is A Butterfly

2. SAYI
HOMOJEN
Okumak İçin Tıklayın!
İndirmek İçin Tıklayın!

1 Trackbacks & Pingbacks

  1. 2. SAYI – HOMOJEN

Comments are closed.