Röportaj: Ümit Manay

 

Şair Ümit Manay, kitaplarını ve yeni projelerini Homojen Dergi’ye anlattı…

Röportaj: İlker Bozkurt

-Ümit Manay kimdir? Kendinden bize bahseder misiniz?

-Edirne doğumluyum. Aslen Arnavut göçmeni olan bir ailenin oğluyum. Her şey kim olduğumu anlamakla başladı. Orası çok uzun bir hikâye.  Şimdilik sadece insan kalmaya çalışıyorum diyebilirim.

-Kitaplarınızdan bahseder misiniz?

-2011 yılında ilk kitabım “Gökkuşağı Gece Çıkar” çıktı. O kitap bana uğur getirdi ve Cemal Süreya Başarı ödülünü kazandırdı.  Açıkçası bu beni onore etti. Sevdiğim bir adamla kahve içmek, bira içmek gibiydi, bana çok keyif verdi.

2013 yılındaysa “Yitik Ayetler”i çıkardım ama içime sinmeyen yanları oldu, özellikle kapak konusunda. Ben genelde sevdiğim sanatçıların fotoğraf ya da görsel çalışmalarını kapak olarak tercih ediyorum. Çünkü bazı insanlarla ismini bilmediğim bir iletişim var aramda. İçimdeki şeylere çok yakın şeyler üretiyorlar ve onu görünce “İşte bu!” demekten alamıyorum kendimi.

-Kitaplarınızda vermek istediğiniz özel bir mesajınız var mı?

-Tek derdim insanların biraz daha “insan” gibi davranabilmesini sağlamak belki de. Benden sonra geleceklere birkaç güzel söz, kelime bırakabilmek. Bir şiirimle yatıp kalkanlar, tek cümlesini okuyup ağlayanlar var. Bu yorumlar ve hissedişler benim için çok değerli. Çünkü içimizdeki sevgiden ve duygulardan ötesi bu dünyada gerçek değil, bir de ölüm olgusunu eklersek bütün hayatı özetlemiş oluruz sanırım.

Şu sıralar tek mesajım BARIŞ!

İnsanların sevdiğini, seviştiğini görmek istiyorum. Çünkü gitgide büyük bir örümceğin ağlarına takılıyor, çırpındıkça daha beter batıyoruz. O ağı delip geçecek bir şeyler lazım ve bu şeyin de BARIŞ olduğunu düşünüyorum.

-Gökkuşağı Gece Çıkar ve Yitik Ayetler kitaplarınız düşündüğünüz hedef kitleye ulaştı mı?

-Şiirin bu ülkede okuyucusu belli. Herkes şiir sevemiyor. Kimine vıcık vıcık, kimine fazla ağlamaklı gelse de şiir benim için nefestir, yazamadığım günler kendimi kötü hissediyorum.

-Türkiye’de şair olmak ile ilgili aktaracağınız iyi veya kötü dipnotlarınız var mı?

-Tabi ki var. Başka ülkelere baktığımda şairler baş tacı edilirken bizim ülkemizde yeni kuşaklar çoğu şairi duvar yazılarından ve “Ben seni sevdim, sen de beni sev!” kafalarından öğreniyor. İç dış ettikleri Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in bilinmeyen ne güzel, hoş dizeleri vardır. Ama popülerin kıskacından çıkmadan bunun tadına varmanız mümkün değil.

Mesela ben Cemal’i mutlaka denize bakarak okumak isterim. Onu bulamazsam belki bir nehir! Çünkü Cemal su gibi akar. Umay’ı sonbaharda ya da kasvetli havalarda okurum, böyle tuhaf takıntılarım var. Herkesin yakıştığı bir yer var ruhumda. Şair benim gözümde her zaman edebiyatın aykırı ve üvey çocuğudur. Ama ben üveyi özden çok severim.

-Cinsel yöneliminizi ve cinsiyet kimliğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Aşk konusunda konuşmak zor bir şey. Erkekliğin bu kadar yerlerde ve bayat olduğu bir ülkede ben kendime erkek demekten utanıyorum. Kadın öldüren, işkence yapan ya da tecavüzle anılan bir erkeklik anlayışı istemiyorum. O yüzden kendimi herhangi bir cinsiyete ait hissetmiyorum. İçimde erkek de var kadın da. Bazen kırılganlığımda o kadını görürsünüz ama o intikam için mutlaka geri gelir, eldivenlerini takar ve iki el ateş eder. Kurgularla ve fırtınalarla dolu bir ruhum var kısacası.

-Çıkması beklenen son kitabınız “Bir Trans Erkeğin Ölümü” adını taşıyor değil mi? Okuyucularını ne gibi bir kitap bekliyor?  Çıkacak olan kitabınızdan bahseder misiniz?

-Bu çıkacak yeni kitabımın adı değil, bu benim yeni fotoğraf çalışmam. Kitabın dosyası hazır fakat yayınevi sıkıntısından dolayı şimdilik rafta. Basan bir yer olursa o zaman indireceğim raftan.

Gelelim fotoğraf çalışmama. Bu çalışmayı yapmadan önce bir trans erkek arkadaşımla bu geçiş ameliyatlarına dair bir şeyler konuşuyorduk. Göğüs boşaltma ameliyatının zorluğundan ve acısından bahsediyordu bir de operasyon sonrası kalan izlerden. O neşteri kendi göğsüme doğrulttuğumda acısını anlayacağımı umdum. Ama acıdan daha öte bir şey yaşadım. O, iki göğsümün altından süzülen kanlar belki istenmeyen kadın bedeninin erkek bedenine ritüelleşmesi oldu.  Makyajla ve vücut formumla baktığınızda hem feminen hem de maskülen bir hava vermeye çalıştım ve kendi kanımdan bir tüp çektirip gerçek kan kullandım. Çekimler 3 – 4 saat sürdü o yaz sıcağında bir ara kan kokusundan bayılacağımı düşündüm ama beklenen olmadı.

Bir düşünün bu ülkede ve başka ülkelerde maddi konular yüzünden ameliyat olamayan ve her gününü cehennem gibi yaşayan insanlar var. Bu neşteri onlar için de attım. Bir kez daha transseksüellerin arzuladıkları bedene giden yolda nasıl bedeller ödediklerini anlamış oldum.

-Ümit Manay şiir yazmak dışında ileride neler yapmayı hedefliyor? Hedeflediği farklı projeler var mı?

-Başka projelerim var. Görsel sanatlar üzerine eğildim. Başarılı bir sanatçının yanında staj yapıyorum denebilir. Bu işi daha iyi yapan insanların ışığı bana her zaman yol gösterici oluyor. Zaten hiçbir zaman kendi kuşağımla anlaşamadım. Hep 70 – 80 kuşağından ilham alıyorum denebilir. Müzikle ilgili bir şeyler yapmayı düşünüyorum, özellikle şiirlerimin şarkı olmasını çok isterim. O cümleler ezgiyle, notayla buluştuğunda nasıl olacak bilmiyorum ama bu fikir beni heyecanlandırıyor.

-Size göre eşcinseller bu ülkede özgürleşecek mi? Evlilik, evlat edinme gibi haklar ülkemizde yaşayan eşcinseller için sizce ne kadar yakın?

-Yasallaşır tabi ki neden olmasın? Demokratik bir iktidar ve hasta bir toplum olmadığı sürece ve LGBTİ’ler birbirinin boğazına sarılmayı bıraktığında bütün yasalar geçecektir. Her zaman diyorum LGBTİ diye bir insan ak akçe olmuyor. Tecavüzcüsü de katili de mevcut aramızda. Mühim olan bu kişileri görüp ayıklamayı becermek! Kendi hayatından uzaklaştırabilmek. Çok değerli aktivistler var ve evet, cidden uğraşıyorlar ama diyorum ya kendimizin takozuyuz hep. Bu hasta fikirden vazgeçmek gerek.

-Bu güzel röportaj için çok teşekkür ederiz.

-Homojen Dergi’nin daim olması ve başarılı olması dileğiyle… Herkese tavsiyem,  hiç kimsenin sizi üzmesine izin vermeyin. Sevgiler.

2. SAYI
HOMOJEN
Okumak İçin Tıklayın!
İndirmek İçin Tıklayın!